Kum döken Ergenekon yapılanması çocuk gibi görünüyordu ancak anladık ki son operasyonla ergenleşti
On yıllardır devlet kurumunun içinde devlet üstü bir güç gibi hareket eden ancak her ne hikmetse kabul gören bu yapılanmanın bölük pörçükte olsa yargı önüne çıkarılmış olması Türkiye demokrasisi için artı puandır.
Son operasyonda emekli yargı mensubunun basına yaptığı açıklamayı dinlerken dikkatimi çeken bir detayı sizinle paylaşmak isterim. yargı işini yapacaktır eğer siyaset kurumu ondan elini çekerse
İster istemez bu söylemin arkasındaki gizli enerjiyi arıyor insan. Demek ki bu kadar yüksek bir yargı mensubu görevi vaktinde siyasi baskıların ve dayatmaların tesirine girmiştir. Mesela Kürt legal siyasetinin ikide bir kapanması için üstün bir performansla çalışmaları gibi.
Devletin bölünmez bütünlüğü adıyla yapılan bu yargısız infazların arkasında gizli Kürt karşıtlığının kokusu çıkıyor hemen ortaya.
Bu organizasyon aylardır kurulan mahkemece sayfalar dolusu savunmalar ve dökümaterle yoklanıyor. Basın kamp kurdu desem de öyle derli çaplı bir kamuoyu hizmetinin verildiğini de sanmıyorum. Ancak her şeye rağmen devletin bekası için duranların bu kadar yoğunca gözaltına alınmış olmaları ve tutuklanmaları bir Kürt köylüsünün yakalanması kadar ilgilendirmedi onları.
Böyle bakılınca Türkiye"de bağımsız yargının ve tarafsız basının fotoğrafı görülebiliyor.
Meşakkatli demokrasi yürüyüşünün ne yaman çelişkiler ve ne görünmez güçler tarafından sabote edildiğini böylece idrak ediyoruz.
Demokratik sosyal hukuk devletinin laiklik ilkesinden ve demokratik kavramından yoksunluğu açığa çıkıyor.
Aynı emekli yargı mensubu; Türkiye hiçbir diktanın etkisi altında kalmayacaktır. der.
Buradan anlıyoruz ki AKP ve doğal olarak başbakanı din diktatöryası olarak lanse edilmektedir.
Fazla söze hacet bulunmamaktadır.
AKP iktidarını Kürtlerin ayarını yapsın diye getiren de bu (ergen) yapı değilmiş gibi davranmakta doğru bir tutum değil.
Hukuk ve hukuk adamı siyası kurgulu yaşamdan kendini arındırdığı sürece bağımsızdır ve tarafsızdır. Ne zaman ki bana dokunursan o zaman avaz avaz bağırırım ama ötemde bir yerlerde ne yaparsan yap sessiz kalacağım demekte ne hukukçuya ne de aydın kişiliğe sığmayacak bir tutumdur.
Şu günlerde İsrail mezalimini yapan uçak pilotlarının nerede eğitildiği ve nereleri bombaladığı herkesçe bilinmektedir. Bu görüldüğü halde hukukçu, medya ve aydın aktörler sessizdi. Geldiğimiz noktada ses vermenin anlamını bilmemek doğru olmaz o halde.
Şimdi meseleye dönersek göreceğiz ki; devlet kendini korumak için sağlam adım atarken açık kapılar bırakmıştır. Bu açık kapılardan girenler hem kendi yaşamlarını oturtacaklar hem de kendi yaşamlarına müdahale edecek olan yapılanmaları da ortadan kaldırmaya çalışacaklardır.
Ama bir şeye sevinebilirler mesele Kürtler olunca uzlaşmak kolay oluyor.
Ergenekonun ergenleri gözaltında şimdi Kapağı hızla açmıyorlar yavaş yavaş
Sanki sıraya göre olacak bu iş
Hani demokrasi için en masum sloganı atan masum insanlara yağdırılan gaz bombaları ve atılan dayakları hatırlayın ve o slogana bir kulak verin.
Susma sustukça sıra sana gelecek!
İnceden düşündüğümüzde Kürtlerin Türkiye mozaiğindeki parıltısını söndürmenin kimseye fayda sağlamadığını görmek olanaklı olacaktır.
Doğal olarak yazı metni bağımsız yargıyı arzular. Objektif basını pek tabi ki; bununla birlikte cumhuriyetin demokratikleşmesi siyasal legal alanının devrimini yasal bir dayanağa dayandırmasını da. O zaman cumhuriyet unsurlarının aydınlanma ve kardeşleşme süreci anlamlaşmış olur.
Kim bilir belki yetişkin Ergenekon"a ulaşıldığında bu iş daha da kolay olur.