Ek-mek ağacı

İrfan Sarı

Kadın, mahallelinin adet günlerinin düzensizliğinden tutun da çocuklarının gazının giderilmesine kadar her şeyde okuyan ve üfleyeni olmuştu. Her ne kadar biz göremezsekte onun cinleri kapısının önünde her daim nöbet tutuyorlardı.

 

Hatta geçen akşam karanlıkta dışarıyı dinlerken cinlerin ayak sesleri geliyordu, kendi aralarında farklı bir dil konuştuklarına bile şahit olmuştu Nurseza…

 

Esasen kadın bu işi Allah rızası için yapıyordu,  o seyitti, maazallah onun hakkında tek yanlış bir ifade insanı ebediyen cehennem ateşinde yakacaktı. Böyle bir nefesi oldu olası görmemişti ahali. Hangi bebeğe üflese anında çığlıkları kesilir olmuştu. Geçen gün seyittin ayakkabısının altı Kamile"nin oğlunun ağzına sürüldü o gün bu gündür tek damla akmıyor bebeğin ağzı.

 

Kudret-i alanın hatırı için bu seyit düştü sokağımıza.

 

Hele şu Akif"in karısına söyledikleri harfiyen çıktı ya ona nasıl şaşırırım. Sen şu kadın halinle çarşıya çıkmadan, mektep okumadan, eline ömrünce süpürgeden başka bişey almayacaksın ve her dediğin çıkacak, maşallah. Adamın elinde yakalamış polis malı avukatlar bile çıkmaz demiş ama kadın “müjdeli, birazda üzüleceğin bir haber alacaksın” dedi karısına, adam yirmi dört yıl hapis yedi.

 

Ne olduysa aslında o gece oldu. Bayram gecesi evde otururken çıkageldi seyit oğlu ve küçük bebeği ile Allah rızası için şurup varsa kızımın ateşi yükseldi biraz içireyim. Çocuğuna okuyor okumasına da “kendi çocuğu ya!” tutmuyor. Neyse ki evde ateş düşürücü var çocuğa içiriyorlar. Ama ne fayda çocuk sonbahar soğuğunu ısıtacak kadar ateşlerden bir türlü düşmüyor.

 

O arada çay içiyorlar birlikte ve konu dönüp dolaşıyor şeyhe geliyor. Şeyh efendi hazretlerini ziyarete gitmişlerdi geçenlerde Türkiye"nin her yerinden akın akın insan seli varmış. Şeyh efendi hazretlerinin bahçelerinin etrafı insan seli ama her kes huzur içinde o küçücük evin bahçesine onca insan ancak onun yüzü suyu hürmetine yerleşiyormuş. Aklı duruyor insanın. O soğukta insanlar bir tek battaniyeyle sabaha kadar hiç üşümeden “huzura çekiliyormuş” görmeliydiniz; o çorba tenceresi onca insanın içmesine rağmen hiç boşalmadı. Onlar kâseleri doldurdukça tencere doluyordu. Şeyh efendileri onun huzuruna gelen insanlara karşı mahcubiyette düşmesin diye ilahi kudret ekmek ağacı dikmiş. Bir parça ekmek insanın içine sonsuz bir doyum getiriyordu.

 

Bunca insanı umutsuz yollamayan bu dergâha, gelip gidenler paralarını hiç düşünmeden, gönül rahatlığı ile veriyorlar. Hâşâ şeyh efendi hazretlerine böyle bir teklifte bulunulmaz, ama onca insanın ihtiyacı nasıl karşılanıyor insanın aklı almıyor. Kendini insan huzuru ve mutluluğu için adayan bu yüce zata ne verse insan hakkıdır.

 

Oraya ne deliler gelip sapasağlam döndü. Kaç çocuğu olmayana Allah tarafından kudret bakş edildi. Kaç evli çift ayrılmak üzereyken kavuştular sonsuz saadete. Kaç tiryak keş ve arak içen o dergâhtan tertemiz döndü. İnanmayacaksınız ama bizim gittiğimiz gün elini makinenin çarkına kaptıran biri vardı, sadece biraz derisi kalmıştı: oradan elini kolunu sallayarak döndü. Yüzünün suretini kimseye göstermemek lazım. Diyorlar ki o Mukaddes yüz tıpkı güneş gibidir. Kimse uzun bir süre bakamaz.

 

O bunları anlatırken zavallı çocuğunun ateşler içindeki hali aklına gelmiş ki gelmezse doktorun dediğine göre havale geçirebilirmiş bir an önce hastaneye yetiştirilmemiş olsa. Bereket arabayla gitmişler. Zavallı çocuk ateşler içindeyken bile seyit olan annenin okuması etki yapmamıştı. Aynı o gece de kocası kumarda kazandıklarını kaybetmişti. Sabaha karşı eve gelmiş ve uyuyamamıştı.

 

Dün sabah anlattı, kocasına şeyh efendi hazretlerinin ağacında yetişen ekmekten yedirmişti. Ve Allah inandırsın ki o saatten beridir elini kumara değdirmemişti. Bir de hastanede çocuğunun başında beklerken rüyasına gelmiş şeyh hazretleri. Demiş ki ona; artık çocukların sünnetini de yapabilirmiş.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (18)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.