Mart’ın çok sert kapıdan baktığı, dünya siyasetinde Ortadoğu denkleminde, kırk milyon nüfüsü bulununan ve dört devlet arasında 4 parçaya ve 4 başlıca lehçeyle konuşan aryen kökenli Kürtler, bugünlerde, bu dörtleriye ‘dört dürtlük’ olan Kürterin Kuzey yakasında, Mezopotamyanın yukarısındaki en kadim ve en eski uygarlık şehri olan, 36 medeniyete beşiklik yapmış ve Kürtler arasında “yüreklerin başkenti” olarak adlandırılan Amed’inde “Kürt Ulusal Dil Konfesansı” heyecanını yaşadık.
2 Mart Cuma günü “Ey Reqib’in” “in”, “İstaklal Marşı’nın “out” olduğu bu konferans, DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün konuşmasıyla başladı.
Birinci gün, genelde standart Kürtçe tartışmalarının Yukarı ve Aşağı Kurmancler (Sorani ve Kurmanci Lehçesi” arasındaki “Eğer bir gün standart bir Kürtçe olacaksa bu benim lehçem olmalı” tarzındaki tartışmalarla geçti.
İkinci günde bu kez Zazalar baş gösterip, Soran ve Kurmançların kendilerine karşı uyguladıkları “kaderine bırakma tutumuna eleştirel” bir çıkış baş gösterdi.
Bütün bu renkli ve zevkli, bazen duygular, bazen de oldukça gergin geçen oturumlar neticesinde, Avrupa, Irak, Îran, Xorasan ve Kürdistan’ın dört bir yanından gelen dilbilinci, Kürtçe aktivist ve gönüllüleri ve yazarlar, “Kürt Ulusunu Oluşturan Tüm Öğe ve Katmanların” sesini işittiği, Kürtler arasındaki diyalog ve birbirini dinleme ve anlama hissiyatının pekiştiği, en azından kendisine Kürtçe’nin her hangi bir Lehçesiyle yazıyorum diyenlerin, biraz da gönül birliği ettiği ve bu bağlamla kendi özelinde herkesin sunumunu gerçekleştirdiği bir ortak platform oluştu diye bir kanaat bende hasıl oldu.
Ben sonuç bildirgesi üzerinde bir şeyler yazmak niyetinde değilim, zaten onu medyadan okudunuz. Ama hafızamın bir köşesinde ve belki de Kürtler o yazılmamış, daha yeni yeni yazılmaya başlanan tarihinin bir köşesinde, yani ortak toplumsal hafızamızın bir köşesinde zinde kalacak olan bu konferansın, en önemli kazanımı, “Kürtler arasındaki iletişim bağının artık kopma, ayrı iki dile bölüşme arefesindeki bir sirkilme ve kendine gelme, belki de gelecekte oluşacak ‘kürt ulusunun’ inşa aşamasının en özemli eşiği” oldu deme cesaretini kendimde buluyorum ama bu sözlediklerime “inanmak” istiyorum.
Konferansın izdüşümü
Ahmet Türk (KCD Eşbaşkanı): Serkeftin bi tifaqê çêdibe (Başarı birlikle gelir)
Kakemen Botanî (Kürdistan Bölgesi Erbil Yazarlar Birliği Başkanı) “Ême debin du ziman” Biz iki dili bir ulus haline geliyoruz.
Prof. Dr İzzetin Mustafa Resul (Kürt Aydını 84 eseri var): “Tu ji kîjan ve behsa Ehmedê Xanî bikî ew pêşeng e, rêber e, rêzan e, wekî ew dibêje, dermanê hemû derdên me tifaq e.” (Ehmedê Xaniye atıfta bulunarak onun birlikle ilgili sözünü referans olarak Kürtlere gösterdi.)
Mehmet Malmîsanij (Kürt Aydını ve Yazar): “Soranî ber dilê soranan çend şirin be, kurmancî ber dilê kurmancan çi be, Zazakî jî bo Zazayan heman tişt e. Gêncên Zaza heke bo vê şoreşê xwîna xwe dabin, ew ji ber vê yekê ye ku xwe Kurd dibînin û dixwazin zimanê wan hebe û pê bijîn.” (Tüm Kürt Lehçelerinin aynı düzeyde olduğunu ve bu noktadaki duyarsızlığı eleştirdi.)
Zana Farqînî (Dil bilimci): Sê tiştên girîng hebûn ji vê konfersansê; Zimanê konfersansên kurdan dibe kurdî, yekkirina elfabeyê û ya dîtir divê Kurdî ji nav malê dakeve nav bazarê û bibe zimanê jiyanê.” (Bunu çevirmiyeyim, artık anyalan anladı anlamayanda lütfensin anlayandan öğrensin:)
Reşo Zîlan: (Dilbilimci): Ez dibêjim “baş”, lê nabêjim ‘e’; İronik bir dille konrefansın istediği düzeyde olmadığını dile getirdi.
…
Bir Kürt Konferansı daha “bu kez EyReqib” finaliyle 13 karara imza atarak sona erdi. Birkaç gün içinde ülke ve evlerine dönecek olan misafirler “AMED”î hep zihinlerinin bir köşesinde, canlı tutarak, twitter ve facebook üzerinde tüm sınırları ortadan kaldıran “gerçek dünyalarına”, “zihinlerinde meftum olan” aslında, “internet” denilen sosyal paylaşım sitelerinde dalga dalga bayrağı dalgalanan “hür ve özgür” düş dünyalarına çekilecekler.
Bende tepki olarak Kürtçe’nin tam tamıyla “hakim olduğu” konferansı “Türkçe” yazıyor ve sizlerle paylaşıyorum.
Bence dostlarım beni anlayacaklar, çünkü birazdan aynı konuyu Kürtçe’de kaleme almayı düşünüyorum. Yazmayabilirim de…
Bence, toplantı, konferans ve yaşam dilimiz ANA dilimiz olsun, bunu ‘BABA-Devlet’ diliyle de aktarabiliriz; Mexsed Qıcixlık olsın ha :)