İnsanlar karakter rezervlerini tüketip adeta aşağılara doğru bir seyir içine girmişse, yaptıkları ile insanlığın ve karakterin yüzünü kızartıyorlarsa, ortada kocaman bir kayıp vardır.
Kaybolan onurdur ve onur kaybolmuşsa gün içinde gelişenler “normal” okunur.
Bu halde gidişata itirazı yükseltmek gerekiyor.
Yoksa çöplerden beslenme ihtiyacı gibi insan değerlerine sahip çıkmada anlamsızlaşır.
Anlamını yitiren “onur” onursuzlukta vücut bulur.
İnsanlık ufukta görünene kadar alçalır ve alçaldıkça görüneceğini sanır. Ve gidişatın dibi olmaz, dibin dibi daha da dibi gelir.
Kayyum atamaları, gerçek anlamıyla gasp bu minvalde değerlendirilmelidir.
Halkın büyük desteği ile göreve gelen belediye seçilmişleri kanunların tersine bir yaptırım, zorlama ile görevden alınıp yerlerine kayyum atanınca tabi ki kanunlar saf dışı bırakılmıştı. Ancak kanunların dışında halkın iradesi de hiçe sayılmıştı.
Zamanla bu uygulama, devletin kurumlarına ve üniversitelere varan bir keyfiyete uzandı.
Dünyadaki gelişmeler, ekonomik çöküntü, salgın, krizler, suni gündemler bu uygulamayı belli bir süre manipüle etmeye yetse de, kanunsuz bu uygulama gündem kaybına uğramadı.
Fakat kimi çevreler için fırsata dönüştü.
“Ben olmazsam başkası olurdu” şeklinde bir zavallı savunma biçimine büründü. Hatta bir adım ötesine geçip, kayyum olmak için şekilden şekile girip ve hatta araya torpil sokulmaya başlandı.
Kentlerin yıllarca birikmiş sorunları bir kenara bırakılmış üstüne yeni sorunlar aktarılmış oluyordu böylece.
Biraz daha fazla maaş almak uğruna kayyum olma yarışı tarihin gözleri önünde sürmeye devam ediyor anlayacağınız.
Ve anlaşılacağı üzere bu yeni “normal” kaybolan insanın yeni tipidir. Bu tip üzerine sosyolojik saha araştırmaları yapılacaktır. Bu konuda son sözü yine halk söyleyecektir şüphesiz.
Ancak kayyumluk tek başına hak ihlali sayılsa da iktidarın genel ihlalleri ile birlikte hukuk önünde hesap vereceğini de öngörmeliyiz.
Kanun tanım olarak, bir şeyin umumi kaideleri ve genel prensipleridir. Hukuk kuralıdır.
Hukuk kuralları her kes için işler.
Hal böyle olunca, kanunun dışına çıkış er ya da geç yine kanun duvarına toslayacaktır. Böylesi bir sonuç halinde, kayyumluk ve kayyum “devlet görev verdi” savunması ile geçiştirilemez kadar ağır bedelleri gerektirecektir.
Ama bundan harici, kamu vicdanında da bir bedeli olacaktır. Kaybolan insanı kamu vicdanı arayıp bulacaktır. Esas olanda budur.
Dediğimiz gibi itirazı yükseltmek, geleceği demokratik bir yaşama evirmek için önemlidir. Bu önem kaybolmakta olan onuru bulmaya yarayacaktır.
Yoksa hep başkalarının omuzlarına basarak yükselmenin, kendi onurunu kaybetmenin önüne geçilemez. Ezip ezip yükselirken ezilecekler arasında kendinize de sıra geleceğini unutmamak lazım.