Keskin bir bıçak yarığıyla orta yerinden ikiye bölünmüş koca elmanın sol yarısı sayın isterseniz adına Suriçi dediğimiz kadim şehrin sicili binler yıl evveline dayalı bazalt mahallelerini…
1700 yıl evvel Nusaybin’den kopup gelen hayli kalabalık kadim Süryani halkını kentin siciline kayıt etmek adına genişletilen sağ yakadaki mahallelerle birlikte büyüyen şehrin caddesi haline dönüşmüş eski sur temelleri üzerinde yürünen bir caddedir orası…
Şimdilerde adı-sanı artık Şeyh Said Meydanı olarak kentin kayıt defterine dercedilmiş Dağkapı ya da Harput kapı’dan şöyle bir kendinizi salıverdiniz mi, sur temelleri üzerine yapılmış eski adı Bağdat Caddesi olan şimdiki Gazi Caddesinden!
Hiçbir yere sapmadan dosdoğru iki kilometreden az yürüdünüz mü? Yol sizi bir başka kapıya güneye açılan kadim bir kapı, Mardinkapı’ya ulaştırır.
Bütün zamanların “Alternatif Muhalif Metropol” şehri, nerdeyse sekiz aydır şimdiki adıyla müsemma “Suriçi” hayli yaralı. Sonuncusu (altıncı kez demeliydim belki de!) 2 Aralık 2015’den bu yana gün var yıla benzer misali aylardır sokağa çıkma “yasaklı hâl”den darbe’der…
Mart 2016’nın ilk haftasından itibaren Sokağa Çıkma Yasaklı Hâl, yasak ilan edilen sol yakadaki altı mahallede kaldırıldı diye ilan edildi. Üzerinden bir ay geçiyor olmasına rağmen fiili yasak hâla sürüyor. Dörtyol’dan başlayarak Mardinkapı’ya kadar yürüdüğünüzde; yol boyu sol yakadaki 12 sokak başı sadece caddeden gözüktüğü kadarıyla 20-30 metre kadarki bir bölüm açık, sonrası yine sakinlere ve herkese kapalı. Hayli bir süre daha “kapalı” kalacağı söylentisi hâkim.
Yasaklı mahallelerde bir yandan yıkımlar sürüyor, bir yandan önceki ve süregelen yıkımların hafriyatı kente yabancı plakalı kamyonlarla Dicle kıyısına dökülüyor.
Bütün bunlar yaşanırken şehirde alabildiğine bir dinginlik ve sükûnet hâkim. Sanki bir ay evveline kadarki bomba, kurşun sesleri, gazlı, çatışmalı felaket günleri bu kentte yaşanmamış gibi!
Suriçi’nin Gazi caddesine girip de yol boyu yürüyenlerin neredeyse büyük çoğunluğu sol taraf’ı “unutmuşlar” adeta “defterden silmişler” gibi. Sanki o bölgedeki altı mahallede geçmişte hiç yaşanmadı gibi (mi)!
Şöyle bir sokağın başında durup sokağın sağa ya da sola kıvrılan bir başka sokakla kesişme noktasındaki polis bariyerine bakıp “daha açılmamış” diyerek yollarına devam ediyorlar. Öte tarafta ne olup bitiyor muamma!
Sur, Suriçi dediğimiz kentin sahici hikâyelerini barındıran yaşam alanının bir yanı iç kanamalı hasta. Ez cümle sol yanım’ız çürüyor, haberiniz var mı?
Sol yanımız hızla çürüyüp yiterken sağ yanımız diri kalabilir mi?