Aşk ve ağu

İrfan Sarı

Yeni bir gün yine Gever’de.

Kepenk kapamalı, buzlu, kirli havalı, gri, rölantili, bol zırhlı araçlı…

Derme çatma Gever terminalinde Vana Vana Vanaaaa! Bağırışları. Bir başka kente gideceklere servis edilen araçlar… Hizmetler…

Ve günlerden aşk… Yani 14 Şubat sevgililer günü.

15 Şubat uluslar arası komplo gününü yarın protesto edecek Kürtler. Yani daha bir gün var.

Halbuki daha bir iki gün önce ulu orta bir tüccarımızın işyerinin önünden müşterisine götüreceği televizyon çalınmış ve görüntüleri Yüksekova Haber tarafından ifşa edilmişti. Çakı gibi iki delikanlı var görüntülerde, onları izleyen işyeri kamerasından habersiz keşif yapıyorlar ve az önce müşteriye götürülmek üzere servis aracına yüklenen televizyonu usta bir manevrayla aşırıp sıvışıyorlar…

Yine bir mahallede kayıt dışı ürün satan ve yapı ruhsatı olmayan dükkan üçüncü kez soyuluyordu birkaç gün önce…

Soyguncuya mı yanmalı, haksız kazanç elde eden ve kendini esnaf sanan kişiye mi ya da emeği açık beyan çalınan tüccara mı?

Almış başını giden bu hırsızlığa çaresiz kalan yerel siyasete mi yanmalı?

Hırsızlığı önleyemeyen polise mi?

Yoksa ayakkabı kutularıyla yolsuzluk yapan dindar siyasetçilerin politikalarına mı yanmalı?

Böğüre böğüre yol alan ve sirenleri ile ortalığı kasıp kavuran polisin zırhlı araçlarının tasladığı egemenlikte var bu havalarda.

Sevgilisine hediye alamayacak âşıklarda…

Bahçeler yok, saksılarda açmamış çiçekler ve gerçekten sevdiğine bir gül alamayacak sevgililer de var.

Sülo’nun dükkanı da kapalı.

Gün sonu çekini ödeyemeyecek ve borcunu tahsil edemeyecek Tüccarları saymıyorum hiç.

Dışarıdan şehre gelmiş misafirlerden tanıdıkları olanlar yaşadı ya kimi kimsesi olmayan yolcular ne yer ne içer?

Bu gün sevgililer günü yani 14 Şubat…

Yıl iki bin on dört.

Özgürlüğe susamış Kürt halkının yaşadığı gever ilçesinden kalp manzaraları sunamıyor tarih.

Dişiyle tırnağıyla kavgaya durmuş halkın ana yurdunda sevmelerin adı yok.

Daha dün sayılacak kadar yakın ölümler var heybemizde.

Yüksekova çarşısında…

Roboski’de…

Ve baba sırtında şehre yolculuk yapan Muharrem…

Ölüm namussuzu düşmedi yakamızdan.

Aşkın gölgeye bakan yüzü dönmedi.

Havada yoğun karbon monoksit gazı, bazı evlerde damacana su geri kalanlar çeşmeden gelecek tıslamaya dikmiş kulağını, yardım kömürleri, en revaçta olan yemek makarna, teneke sobalar, kestane kebap acele cevap…

Uğruna ölünmüş, uğurlu günlerde olacak elbette…

Ama aşk yasta. Aşk hasta.

Kızların ve oğlanların aşklarına anneler babalar karar veriyor.

Kimse de yaşını sormuyor.

Sahi kuşlarda yok bu havalar da… Yolunmuş hayaller kurarız durmadan, bir Pembe panjurlu ev, dere şırıltısı, kuş cıvıltısı…

Acı acı gülümsemeler…

Halbuki bu gün sevgililer günü,

Yarın ise Sayın Öcalan’ın esaret altına alınmışlığının 15. yıldönümü yani 15 Şubat…

14 puntlularla yazılmış aşka ve kavgaya selam olsun ne diyelim…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.