Bizim Derviş fena halde bozulmuş “Akil İnsanlar” listesine alınmadığı için. Nerde bir dinleyici bulsa bu sitemini de yüksek sesle ortaya koyuyor.
Peki, nedir bu Akil İnsanlar ve itirazlar ne için?
Bi kere baştan söylemek gerekiyor “Akil İnsanlar” Komisyonunun kurulma niyeti bile bu ülke için çok büyük bir demokratik adım.
Çünkü bu ülke, seçilmiş milletvekilini sokak ortasında vurdurdu…
Apé Musa gibi bir aydını karanlıkta, karanlık insanlar eliyle katletti…
Ceylan önkol, Uğur Kaymaz gibi Kürt çocuklarını hedef tahtasına aldı…
Anneleri polise dövdürttü…
Ve sayısız erişkin kürdü sürgünde, cezaevinde ölüme terk etti ve hala devam ediyor.
En son Diyarbakır da Murat İzol’un cenazesi ailesine teslim edildi.
Onun için bu ülke, demokratik adımı, sessizlik, tepkisizlik diye algılamamalı. Bir insan can veriyor ve bu konuda neredeyse tek bir tepki verilmiyor.
Oysa demokratik yönetimlerde bir insanın ölümüne sebep olan devlet “istifa” başta olmak üzere birçok pişmanlık sergiler ve yanı sıra özür diler.
Bütün faali meçhuller, köy boşaltmaları, sokak infazları, linçler bu gün mahallelerde hala sürüyor ve tehdit unsuru olmaya başlamışsa bunun bir nedeni de, “Akil İnsanlar” Komisyonundan söz ediliyor olmasından kaynaklıdır.
Silahtan, bombadan, katliamdan, komplolardan, entrikalardan bolca nasiplenmiş bir sistem ve o sistemde kendine yer etmiş unsurların Akil İnsanları hazm etmesi oldukça zor olacaktır.
Toplumun vicdanı niteliğindeki “Akil İnsanlar” ile yola koyulmuş bir iktidarın işi zor olacaktır çünkü aynı zamanda kendi iktidarlarını da değiştirecek-dönüştürecek bir hamledir “Akil İnsanlar.”
Sistemin bağırsaklarını temizlerken; kendi iktidarının tehlikede olduğunu his eden yönetim aynı zamanda geleceğini de kurgulamasını aklından geçirecektir.
Ama görünen o ki “Akil İnsanlar” diyerek birçok riski göze aldıklarıdır.
Aldıkları bu risk ise esasen Kürt muhalefetinin zorlamasıyladır.
İşte bu noktada şunu demek gerekiyor; alınan bu risk taraflar için bir yeni anayasayı gerekli kılıyor.
Halkların demokratik yaşama koşullarını yaratmak ise gaye mutlaka yeni ve halkları esas alan bir demokratik anayasa tarafları rahatlatacak ve sağlıklı karar almalarına vesile olacaktır.
Garip olan ise, “Akil İnsanlar” dedikleri şu süreçte “Akil İnsanlar” a hitaben “terörle mücadele” edilecek gibi konuşulması ve ya nasihat edilmesidir.
En azından bu üslup ile “Akil İnsanlar” heyeti ile konuşmak doğru değil zira bu üslup barışın rotasını yanlış okutur.
Anlıyoruz ki; yılların yaratmış olduğu tahribatı ve alışkanlıkları bir çırpıda düzeltmek oldukça zahmetli olacaktır.
Hal böyle iken, yakın bir zaman içinde toplumun arzularının karşılanması mümkün değildir.
Toplumun talepleri doğrultusunda bir organizasyonun faaliyetleri yürütülürken, önüne geleni dövmek, sorgulamak, ezmekten uzak durmanın faydalı olacağını hatırlatmakta fayda var.
Katiyen şiddet olmamalı hele ölüm derecesin de saldırı ve yönelimlerden kaçınılmalı.
Savaş aygıtlarının kullanımı kesilmeli.
O zaman son yüz yıla sığdırılan inkar ve asimilasyondan arınıp demokratik bir birlikteliğin adımı atılır. Niyet edilen “Akil İnsanlar” hamlesi o zaman anlam kazanır.