Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Mersin’de düzenlediği mitingde gündeme dair değerlendirmeler yaptı.
İktidarı istifaya çağıran ve seçim talebini yineleyen Sancar’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Bu iktidar istifa etmelidir. Hemen şimdi istifa etmelidir. Erken seçim ya da derhal seçim kararı almalıdır. Eğer kendine güveniyorsa ekonominin kitabını yazdığı iddiasında samimiyse politikalarına inanıyorsa getirsin sandığı koysun buraya bakalım halktan ne cevap olacak.
Buyursunlar getirsinler sandığı halktan alsınlar cevabı. Bizim seçim hazırlığımız gördüğünüz gibi her an vardır. Mücadelenin her yeriniz, mahallelerde, evlerde, sokaklarda, meydanlarda mücadeleyi, büyütüyoruz, baskıları, zulümleri, davaları, polis baskınları, bizi yıldırmıyor yıldıramıyor yıldıramayacak.
"Ekmeğimiz çalınıyor"
Biz değiştireceğiz bu bozuk düzeni. Bu otoriter, sömürücü, bu zulüm süren düzenini ancak biz değiştirebiliriz arkadaşlar. Buna inanın, mücadeleniz de kararlıyız. Mücadelemizde inatçıyız, ısrarcıyız. Büyük bir irade ve sabrımız var.
Ülkeyi getirdikleri yere bakın sevgili kardeşlerim. Son birkaç haftada hepimizin sofrası daha da küçüldüğü. Ekmeğimiz çalınıyor, ekmeğimiz gasp ediliyor. Bugün Adana’da bir ekmek üretim tesisini ziyaret ettik. Pek çok şey anlattılar. Rakamlarla konuşmayı istemiyorum. Rakamlara gerek de yok zaten.
"Açlığı bizzat yaşıyorsunuz"
Hepiniz her gün her an bu yoksullaşmayı açlığı bizzat yaşıyorsunuz. Verdiği örnek gerçekten yürek burkuyor. Evet, caddelerde halk ekmek büfelerinin önünde uzun kuyruklar gördük. Birkaç kuruş daha ucuza ekmek almak için insanlar saatlerce kuyrukta bekliyor.
Ve bu ekmek üretim tesisindeki arkadaşlarımızın anlattığı başka bir şey var. Sabahın erken saatinde onlarca, yüzlerce insan bayat ekmeği ucuza almak için gelip sıraya giriyorlar, kuru ekmeğe muhtaç ettiler bu ülkeyi.
Bu ülkenin onurlu insanları mı kuru ekmeğe bulamayacak hale getirdiler. Nereye gidiyor bu ülkenin kaynakları? Bu ülkede kaynak var. Ülkenin emekçi hakları, ürettikleri değerler de bu ülkede refahı da kuracak göçtedir. Bu kaynaklar saraya, israfa, ranta, savaşa gidiyor. Bildikleri tek bir tek şey var. Her yerde düşmanlık politikası ve hastaları birbirine kırdırma.
"Ekonomi barış meselesidir"
Bölgeye de askeri politikalarını ihraç ediyorlar. Kürt sorununda yıllardır izlediklerini, güvenlikçi militarist politikalarla bu ülkenin kaynaklarını savaşta heba ediyorlar. İşte biz diyoruz ki ekonomi sadece ekonomi değildir. Ekonomi aynı zamanda barış meselesi, aynı zamanda demokrasi meselesidir. Aynı zamanda özgürlük meselesidir.
Eğer bir ülkede hukuk ayaklar altına almışsa, artık hukuk bir şey kalmamışsa. Eğer bir ülkede demokrasi yok edilmiş, eğer bir ülkede toplumsal barış tamamen tahrip edilmişse o ülkede adalet olmaz. Adalet hiçbir alanda olmaz, ekonomide de olmaz elbette. Savaş baronlarına aktarılan kaynaklar ve iktidarını devam ettirmek için savaş politikasından umulan faydalar, bu ülkeyi her gün daha fazla yoksullaştırıyor.
"Sorunları çözecek irademiz var"
Bizim çözüm önerilerimiz var. Bizim önerilerimizi hayata geçirecek birikimimiz var. Bizim bu sorunları çözecek irademiz var. Çünkü biz bu ülkeye barışı getirmeye kararlıyız, savaşları bitireceğiz. Kürt sorununda demokratik çözümü getireceğiz. Kürt sorununda çözüm aynı zamanda toplumsal barış demektir.
İşte barışı, demokratik çözümü getirdiğimiz de bu talan düzeninin temelini yok edeceğiz. Bu sömürü ve talan seni savaş politikaları üzerine kurulmuştur. Bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz, biz getireceğiz. Bizsiz bu ülkede barış olmaz, demokrasi olmaz, ekonomide adalet olmaz, halk için refah olmaz. İşte kanıtı sizlerin coşkusu, sesi ve nefesidir.
"Hedefimiz yüzde 15'ten yukarı"
Barajlar koydular önümüze. Güya barajlarla bizi engelleyeceklerdi. Şimdi biz kendimize baraj koyduk. Diyoruz ki önümüzdeki seçimlerde yüzde 15'in altında oy alırsak, kendimizi başarısız sayacağız. Hedefimiz yüzde 15'ten yukarıdır.
Bu ülkenin halklarının ortak iradesinin bu ülkenin çözüm gücü haline getirmektir. Burada meydanlarda ortak mücadeleyle sağlayacağız. Sadece masa başı görüşmelerle ortak mücadele ve sağlam demokrasi ittifakı kurulamaz.
Önce meydanlarda, sokaklarda, mahallelerde, halkın, emekçilerin, yoksulların yaşadığı her yerde tarlada, fabrikada mücadele ortaklığını kurmak zorundayız. Bu düzene, bu sömürü bu talan, savaş ve yalan düzenine karşı ortak mücadele çağrısını bakmadan usanmadan yapıyoruz.
Bu birlikteliği burada sizlere bulunduğu her yerde, meydanlarda, sokaklarda gerçekleştireceğiz. Buna inancımız var. Bunun için sabrımız, kararlılığımız ve inancımız var. İşte bunu sağladığımızda artık seçim ittifaklarını uzun uzun konuşmaya gerek kalmayacak.
"Tarımda gerileme yaşanıyor"
Mersin Türkiye tarımsal üretiminin en önemli merkezlerinden biridir. Türkiye’de üçüncü sıradadır. Fakat her geçen gün tarımsal üretimde gerileme yaşanmaktadır. Çifti mağdur olmaktadır. Tarım için kullanılan topraklar gün be gün azalıyor. Tarım alanları nereye gidiyor?
10 milyon hektar tarım arazisi ekilebilir olmaktan çıkarıldı. İnşaatçılara tahsis edildi. Yandaş şirketlerinin rantlarını büyütmek için tarımsal arazileri inşaata imara açıyorlar. Sonra, bütün bu uyguladıkları politikalarla tarımsal girdi fiyatları yükseliyor.
Şimdi narenciyede bakliyatta en önemli üretim merkezi olan Mersin çiftçisi artık bu işi sürdüremez hale geldi. Hele bu son döviz kuru artışlarıyla birlikte maliyetten katlanarak arttı ve sürekli zararla karşı karşıya kalan bir çiftçi kitlesi ortaya çıktı. Limona bakın mesela, tarlada 30 ila 50 kuruş arasında. Burada hala gidince en fazla kilosu 2-3 lira ama marketlere gidince 10 liradan aşağı bulamazsınız dedim.
"AKP'yi göndereceğiz"
Çiftçi 50 kuruşa satarak nasıl geçimini sağlayacağım? Ya bu meslekten vazgeçecek ya da siz zarar etmeyi göze alacak. Peki, bunun yerine ne geliyor? Bunun yerine ithalat geliyor. Buğdayda olduğu gibi. Türkiye'nin buğday üretimi ihtiyacı 18 milyon yılda.
Gerçekleşen rekolte 12 milyon ton. 6 milyon ton ithalat yapılması gerekiyor. Bu döviz kurları karşısında bu ithalatın ne kadar büyük maliyet yaratacağını da biliyoruz. Yani sevgili kardeşlerim artık ekmek meselesi sadece bir simge olmaktan çıktı. Önümüzdeki yıl gıda krizi kıtlık bekliyor bizi.
Eğer bu iktidar göndermek için hemen şimdi erken seçimi kabul ettirmezsek, sandığı getirmezsek, gelecek sene bugün yaşadıklarımızı arayacağımız felaketlerle dolu olacaktır. Bunu unutmayın. Göndereceğiz, AKP’yi göndereceğiz. Ortağı MHP ile göndereceğiz.
"İktidarı göndereceğiz"
Bu iktidarı, soyguncu, ırkçı, savaşçı, talancı, yalanıcı iktidarı göndereceğiz. Bunu sizlerle halkların ortak iradesiyle yapacağız. Buna inanın. Buna inanın asla umudunuzu. Asla inancınızı kaybetmeyin. Biz meydanlara çıktığımız da sokağa çıktığımız da umudumuz kat kat yükseliyor, inancımız daha da artıyor. Çünkü sizlerin gözündeki ışık bizim vicdani sorumluluklarımızı arttırıyor.
HDP halkın partisidir halk için vardır, halkçı yönetimi kurmak hedefindedir. Bir avuç sermaye değil, halka kaynak aktaracağız. Savaşa yandaşa savaşa giden o büyük meblağları halkın hizmeti için kullanacağız. Dediğim gibi buna hazırlığımız var. Buna irademiz var. Bunu gücümüz de var. Gücümüz sizsiniz. Bu ülkenin barışı, ortak eşit geleceği ve demokrasisi sizlerin iradesi olmadan kurulamaz."