Deprem, hatıralar ve unutması güç öyküler bıraktı geride. İnsanlar; hayatlarını, dostlarını, mallarını ve en önemlisi anılarını kaybetti depremde. Kimileri ise hayat boyunca tutundukları ve bir ömür geçirdikleri eşlerini kaybetti. 71 yaşındaki Murtaza Döner dedenin hikayesi de bunlardan sadece biri. Elbistan’da yaşanan ikinci depremde Aydın Sitesi’nin yıkılmasıyla Murtaza ve eşi Fatma enkaz altında kaldı. Murtaza dede 9 saat sonra enkazdan iki gencin yardımıyla yaralı bir şekilde çıkarılırken, eşi Fatma ise günlerce bulunmayan kepçe ve yapılmayan arama kurtarma sonucu 5 gün sonra enkazdan hayatını kaybetmiş halde çıkarıldı. Hastaneden kısa bir süre önce taburcu edilen Murtaza dede, eşiyle geçtiği sokakları, yolları, oturduğu bankları geziyor ve yitip giden anılarını arıyor… Murtaza dede, eşiyle birlikte geçirdiği 50 yılın sonunda ilk kez kendisini bu kadar yalnız hissettiğini söylüyor. Murtaza dedenin ağzından dökülen iki sözden biri ise sürekli “Ah Fatma, sen gitmeseydin de ben kalsaydım orada. Ben şimdi ne yapacağım” oluyor.
‘FATMA’YI 5 GÜN SONRA ÇIKARDILAR’
Deprem günü ve sonrasına anlatıyor Murtaza dede: “Öğlen yaşanan depremde Aydın Siteleri yerle bir oldu. Ben, sadece onu gördüm. İki kişi geldi beni çıkardılar ve kurtardılar. Sonra beni hastaneye atmışlar. Benim eşimle birlikte 15 kişi o apartmanda hayatını kaybetti. Beni 9 saat sonra enkazdan çıkardılar. Eşim, evim gitti ve hiçbir şeyim kalmadı. Ben, elin kapısına kime gideyim. Ne yapacağımı bilmiyorum. Eşimi, benden 5 gün sonra çıkarmışlar; çünkü kepçe yokmuş. Daha sonra eşimin cenazesini alınıp Nergele’de defnedilmiş. Onun cenaze törenine bile katılamadım. Depremden önce biraz sallandı ben Fatma’ya ‘kaçalım’ dedim ama hava soğuk olduğu için evden çıkmadık. Kahvaltımızı yaptık. O arka odaya geçti, ben de kalp ilaçlarımı almaya diğer odaya gittim. Ben, odadayken deprem oldu ve her taraf yıkıldı. Ben evin ön tarafında, o arka kısmındaydı. O yanımda olsaydı onu da kurtarırlardı belki. Beş gün boyunca yardım geç geliyor, kepçe yok ve eşim hayatını kaybediyor.”
‘KEPÇE GELMEDİ…’
Enkaz altında olduğu sırada sürekli Fatma’ya seslendiğini ancak cevap alamadığını anlatıyor Murtaza dede ve devam ediyor: “Ben enkaz altındayken Fatma’ya seslendim, hatta çok seslendim. Sadece sol elimi çalıştırabiliyordum. Ağzımı sildim, önümdeki toprağı deştim, vücudumun her yerinden kan akıyordu. ‘Beni kurtarın’ diye bağırdım ama kimse gelmedi. Biraz daha toprağa kazınca bir aydınlık gördüm. Sonra çok bağırdım ve bir genç geldi, beni oradan çıkardı. Ben onlara ‘eşimi çıkarın aman aman onu kurtarın’ dedim. Sonra beni hastaneye götürdüler. Akrabalarım günlerce uğraşıyorlar ama kepçe olmadığı için Fatma’yı çıkaramıyorlar. Telefonum yoktu, kimin telefonunu bulduysam kardeşimi aradım Fatma’yı sordum. Hep bana ‘Kepçe gelmedi’ dediler, aradım ‘Kepçe gelmedi’ dediler. Çaresiz hastanede bekledim.”
‘AH FATMA; KEŞKE BEN KALSAYDIM O ENKAZIN ALTINDA’
“Fatma, her zaman aklımda ve gözlerimin önünde. Yediğim yemek boğazıma düğümleniyor” diye devam ediyor Murtaza dede. Bundan sonraki süreçte nasıl dayanacağını anlatırken gözleri dolan Murtaza dede, şöyle devam ediyor: “Eşim yok ve ben perişan durumdayım. Onu kaybettim. Ölene değil kalana ağlayın. Ben nasıl yaşayacağım, bana ağlayın; kimin kapısına, nereye gideyim? Kalp hastasıyım ve durumum iyi değil. Her şeyimi kaybettim. Ben o enkazda en çok eşimin durumunu merak ettim. Bundan sonra en çok Fatma’nın olmaması beni etkileyecek. Fatma olsa bir çadır bulur içerisinde yaşardık. Tek başıma ben çok sıkılıyorum ve acı çekiyorum. Ağlıyorum sürekli. Eş ne demek, eşi kaybetmek ne demek, kolay mı? Hele tek kalmak kolay mı? Eşin olmadıktan sonra dünyanın malını ne edeyim? Fatma, her zaman aklımda ve gözlerimin önünde. Başına gelen ancak bunu bilir. İkimiz de yaşlıydık ve birbirimize tutunuyorduk. Keşke Fatma gitmeseydi de ben kalsaydım o enkazın altında. Fatma’nın olmadığı yerde ben ne edeyim.”
YIKINTILAR ARASINDA ANILARINI ARIYOR
Murtaza dede, şimdi yalnız başına o geçtiği sokakların yıkıntıları arasında anılarını arıyor. Canı sıkılıyor, üzülüyor. Gidip gelip cemevi önünde aynı acıları yaşayan insanlarla sohbet ediyor. Murtaza dede, “Cemevi önüne geldiğimde insanlarla sohbet ediyorum ve an bile yaşadıklarımı hatırlamamaya çalışıyorum. Nereye kadar bilmiyorum…” diyor.
MA / Adnan Bilen - Yüsra Batıhan