Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Ekonomideki gelişmeler başta olmak üzere pek çok konuyu değerlendiren Beştaş, enflasyonla ilgili olarak “Yüksek enflasyonun nedeni, AKP ve MHP iktidarının kendisidir, yürüttükleri politikalardır. Sermayeden, ranttan ve savaştan yana bir iktidar enflasyonda düşüşü yakalayamaz. Daha düne kadar ‘enflasyon sebep, faiz sonuçtur’ diyen ve faizi artırmayacağını söyleyenler bugün 180 derecelik dönüşle bu politikaları nerelere kadar vardığını göstermiş oldu” yorumunda bulundu.
Beştaş’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Gıdada herkesin hepimizin marketlere, manavlara ya da pazarlara gittiğinde gördüğü yüksek fiyatlarla hala şaşırmaya devam ettiğini biliyoruz. Ben de gidiyorum marketlere pazarlara. Daha önce 5-10 liraya aldığımız bir sebze, domates salatalık biber şuan 30-40 lira. Geçen markete gittim, meyvelere yaklaşılmıyor bile, kilosu 50-60 liradan başlıyor. Yoksul yurttaşlar ki Türkiye toplumunun yüzde 70’inden fazlasından söz ediyoruz, artık erik, kiraz, şeftali yiyemiyor.
Bırakalım bunları, kahvaltılık peynir alamıyor. Eskiden 10 kiloluk aldığı peynirleri şimdi küçük küçük parçalar halinde yarım kilo ya da 250 gramla alarak çocuklarının asgari düzeyde de olsa bu besinlerden faydalanması yoluna gidiyor. Bu korkunç bir tablo, insanlar boğazından kısıyor. Asgari ücretlileri, hele hele çalışamayanları düşünecek olursak Türkiye toplumu büyük bir buhranın içinde ve yaşam mücadelesi veriyor. Bunlardan biri de tabii ki kira artışları.
Artan enflasyon kiraları sürekli artırıyor. Kiracılar dertli. Bu sabah okuduğum bir habere göre, galiba 4,5 milyon civarında davaya dönüşmüş ev sahiplerinin kiracıları tahliye etmek için açtıkları davalar var.
“DEDAŞ yetkilileri Saray'ın arkasına sığınarak halka zulmediyor”
Öte yandan ciddi bir DEDAŞ zulmü devam ediyor. Özellikle DEDAŞ, 6 ilde elektrik veriyor. Kürt halkının, bölgede yaşayan halkın buna ilişkin dönem dönem ciddi tepkileri oluyor, yol kapatmaya varan tepkileri oluyor. Fakat elektrik faturaları her zaman olduğu gibi ederinden daha fazla geliyor. Neden kayıp olarak gördüğü harcamaları elektrik faturalarına yansıtıyor? Yaptığımız sohbetlerde şu rakamları duyduk: Bu ay elektrik borcum 5 bin geldi, 7 bin geldi 3 bin geldi diye. Evlerden söz ediyorum. Diyarbakır’da evim var, iletişim kurduğumuz insanlardan bu rakamlar geliyor. Kayıp harcamaları da faturalara yansıtarak haksız kazanç sağlıyorlar. Bu konuda bir kişinin elektrik borcu yüzünden bütün köyün ya da mahallenin elektrikleri kesiliyor.
Şu Anda Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Siirt'te sıcaklık 40 dereceyi aşmış durumda. Sıcaklığın olduğu kentlerde sular da kesiliyor. Adeta hem susuzluk hem elektriksizlikle insanlar ölüme mahkum ediliyor. Açlıkla boğuşan insanlar var. Çiftçilerin, elektrik olmadığı için ürünlerinin tarlada kaldığını, hayvanların telef olduğunu biliyoruz. Şimdi ‘Eti Polonya’dan, tahılı bilmem nereden alalım’ diyor ama kendi çiftçisine bu koşulları reva gören bir AKP iktidarı var. Sanırım Türkiye yüzyılının muhteşemliği burada.
“Sivil itaatsizlikler adım adım büyüyecek, altınızdaki koltuklar kaymaya devam edecek”
Viranşehir’de defalarca köylülere saldırıldı, plastik mermi, TOMA, biber gazı kullanıldı ve 4 çiftçi tutuklandı. İşkence görenler oldu. Düşünsenize 21’inci yüzyılda çiftçisine elektrik; köylüsüne su veremiyor, bunu protesto edince de tutuklanıyor. Derdi ne? Protestoların önünü kesmek! Kesemeyeceksiniz bu protestoları! Bu sivil itaatsizlikler adım adım büyüyecek ve altınızdaki koltuklar kaymaya devam edecek. DEDAŞ işçileri de iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler.
“Cudi’deki orman yangını Kürt sorununda savaş politikalarının sonucudur”
Dünden beri birkaç gündür Cudi’de ormanlar yanıyor ama, Cudi’deki ormanların yanmasının sadece iklim krizi ile bağlantılı olmadığını gayet iyi biliyoruz. Türkiye'nin yaşadığı savaş gerçekliği var. Kürt sorununda savaş politikalarının sonucudur bunlar. Kalekol inşaatları da o yakılan ormanların yerine dikiliyor ve oralardan da rant sağlanıyor. Aslında her ikisinde de yine rant gerçekliği var, iktidarının devamını sağlama iradesi var. Savaş da bir rant aracı oldu. Sermayedarlar kalekol inşaatlarından büyük paralar kazanıyorlar, ama aynı zamanda Kürtlerin, Kürt halkının yaşam alanları da yerle bir ediliyor. Rant, savaş ve talan düzeni kol kola yürüyor."