Van’da 23 Ekim 2011’de meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremden 17 gün sonra kent bu kez 9 Kasım’da 5.6 şiddetindeki depremle sarsıldı. Depremde aralarında gazeteci, aktvist ve kente gelen yardım kuruluşu ekiplerinin de yer aldığı 42 kişi yaşamını yitirdi. Aradan geçen 10 yıla rağmen binaları girilmesi yönünde çağrılar yapan yetkililer yargılanmadı.
42 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
23 Ekim'deki depremim ardından dönemin Van Valisi Münir Karaloğlu'nun, “Bakın şehirde bütün oteller şu an dolu. Yer bulamıyoruz. Şehir dışından gelen, genellikle deprem dolayısıyla gelen basın yayın mensupları, arama kurtarma ekipleri kalıyor. Onların hiçbir endişesi yok. Binalara giriyorlar ve 7-8 katlı otellerde kalıyorlar" açıklamasının ardından oteller açıldı ve insanların bir bölümü bu çağrı üzerine evlerine döndü. Bu çağrıdan sonra 9 Kasım’da meydana gelen 5.6 şiddetindeki depremde, aralarında DHA Muhabirleri Cem Emir, Sabahattin Yılmaz ve gönüllü olarak arama kurtarma çalışmalarına katılan Japon Doktor Atsushi Miyazaki’nin de bulunduğu 42 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı.
YURTTAŞLARIN BORÇLANDIRILMASI
Barınma, sağlık, gıda ve benzeri ihtiyaçların aylarca karşılanmadığı kentte, birçok insan hasarlı evlerde veya yazlık çadırlarda yaşamak zorunda kaldı. Çadır bulamayanlar ise naylon ve brandadan yapma barakalarda yaşam mücadelesi verdi. Kenti afet bölgesi ilan etmeyen hükümet, deprem konutlarını TOKİ üzerinden çözmeye çalıştı. TOKİ'lerin kurulduğu arsaların büyük bir bölümünü ücretsiz tahsis edilirken, toplam maliyeti 40 bin TL olan konutlar 90 ile 120 bin TL arasında satılarak yurttaşlar borçlandırıldı.
SADECE 3 KİŞİYE DAVA AÇILDI
Depremde sadece 3 kişi hakkında dava açıldı. Bayram Oteli sahibi Tevfik Bayram, Safa Apartmanı'nın sahibi Nezir Baş ve Erciş'teki Sevgi Apartmanı'nın sahibi Salih Ölmez hakkında açılan davalarda çeşitli para ve hapis cezaları verildi. Dönemin Van Valisi Münir Karaloğlu ve Van Afet Acil Durum Müdürü Cafer Giyik hakkında her ne kadar müfettişler soruşturma izni istese de İçişleri Bakanlığı izni vermedi.
4 YIL SONRA TAHLİYE EDİLDİ
24 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili yargılanan Bayram Otel’in Sahibi Tevfik Bayram, 4 yıl süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilirken, otelde yaşamını yitiren gazetece Cem Emir’in kardeşi Avukat Sinem Emir, yaşanan ihmallere dikkat çekti.
DEPREM İÇİN VAN’A GELMİŞTİ
‘AĞABEYİMİ İHMAL ÖLDÜRDÜ’
Dava sürecine dair konuşan Emir, bu süre boyunca hiçbir zaman geri adım atmadıklarını ve adalet mücadelesi verdiklerini belirtti. Otel sahibinin sadece 4 yıl ceza aldığını ifade eden Emir, şöyle devam etti: “Ağabeyimi bina ya da deprem değil, ihmal öldürdü. Eğer 23 Ekim depreminden sonra hasar tespit çalışmaları düzgün ve adil bir şekilde yapılsaydı, gerçekten otel kapatılsaydı ağabeyim dahil enkaz altında kalan diğer 24 kişi yaşıyor olacaktı. Davayı yakınlarını kaybeden diğer ailelerle birlikte takip ettik. 4 yıl boyunca sürekli Van’a gidip geldik. Hem maddi hem manevi açıdan oldukça yıprandık. Şu an Türkiye’deki hukuk sisteminde eğer bir mağduriyet varsa bütün aile, tüm varlığıyla kendini ortaya koymuyorsa oradan adalet çıkmaz.”
‘TÜRKİYE’DE ADALETİ SAĞLAMAK ZOR’
Yargı sürecinde sadece Tevfik Bayram’ın ceza aldığına da işaret eden Emir, 10 yıl olmasına rağmen davanın halen Yargıtay Genel Kurul’da beklediğini ve sonuçlanmadığını aktardı. Tevfik Bayram’ın bu saatten sonra İnfaz Yasası’na göre ceza alamayacağını belirten Emir, “Avukat arkadaşlarla bu davanın emsal olmasını istemiştik. Çünkü bu olayda çok büyük bir ihmal vardı. İstiyoruz ki öyle bir karar çıksın ki insanlar ev, bina yaparken ya da ruhsat alırken, insan canını düşünerek hareket etsin. Ama ne yazık ki Türkiye’deki yargı sistemiyle ancak buraya kadar getirebildik. Elimizden gelen güçle bu davayı takip etmeye çalıştık. Kamuoyuna çokça yansıdı. Uzun bir süre gündem oldu ama ondan da bir sonuç çıkmadı. Türkiye’de adaleti sağlamak için çok büyük bir güç lazım. Bizim verdiğimiz mücadele gibi. Tevfik Bayram’ın avukatının bize karşı ithamları, akrabalarının bizleri tehdit etmesi hiçbir şekilde mücadelemizi yıldırmadı ve davamızı sürdürdük” diyerek, adalet arayışında olan ailelerin, her şeyiyle mücadelelerini ortaya koyması gerektiğine vurgu yaptı.