Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Van Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi’nin Van F Tipi Kapalı Cezaevinde yaşanılan hak ihlallerini raporlaştırarak, kamuyoyula paylaştı. Baronun Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen basın toplantısına Baro Başkanı Zülküf Uçar, İHD Şube Başkanı Mehmet Karataş, TİHV Şube yöneticileri, Van- Hakkari Tabip Odası Başkanı Hüseyin Yaviç, Eğitim Sen Şube yöneticisi Murat Atabay dahil birçok avukat ve tutuklu yakını katıldı.
UÇAR: KABUL EDİLEMEZ
İlk olarak söz alan Baro Başkanı Zülküf Uçar, artık cezaevlerinde ve herhangi bir yerde insanların çok rahat bir şekilde hak ihlaline maruz kalabildiğini söyledi. Cezaevinde tutukluların darp edilmesinin tamamen keyfi ve olumsuz bir bakış açısının sonucu olduğunu belirtti. Uçar, tutuklulara yönelik gerçekleşen kötü muamele ve işkenceyi kabul edilemez olduğunu ifade etti.
'TUTUKLULAR DAERP EDİLDİ'
Daha sonra söz alan avukat Nedim Sarısaç, 18 Ekim’de Van F tipi kapalı cezaevinde tutuklularla görüşüldüğünü belirtti. 4 tutukluyla görüşüldüğünü anlatan Sarısaç, tutukluların yaptığı aktarımları okudu. Sarısaç, “Tutukluların bizlere aktarımları aynen şu şekildedir: ‘14 Ekim tarihinde cezaevi idaresince siyasi tutukluların bulunduğu 4 odanın yeni tutuklananların koyulacağı gerekçesiyle boşaltılmak istendi. 2 odayı boşaltmayı kabul ettiklerini, ancak son odayı boşaltmak için bir gerekçe olmaması ve cezaevinde bu oda yerine kullanılabilecek boş oda olması sebebiyle oda değişimini kabul etmedik. Tutuklulardan H.A. ve oda arkadaşlarının hakaret ve darpa maruz kaldığını, tepki olarak tüm siyasi tutukluların kapı vurma eylemi yaptıklarını, 30 tutuklunun süngerli oda denilen yere götürüldüğünü ve yarım saat burada kalabalık bir şekilde ve karantinadaki tutuklular ile karma bir şekilde bekletildi. Görüşmeler neticesinde eylemin sonlandırıldığını ve 30 tutuklunun odalarına geri getirildiğini’ aktarmışlardır” dedi.
Sarısaç, 22 Ekim’de bir görüşme daha alındığını O.E. adlı tutuklunun da 20 Ekim’de odalara baskın yapıldığını ve 15 tutuklunun darp ve hakarete maruz kaldığını, daha sonra süngerli odaya alındıklarını aktardı.
'AYNI KORİDORDA AYNI ÖRGÜTTEN 3 ODA OLMAYACAK'
Tutuklularla yapılan görüşme sonrası cezaevi idaresiyle de görüştüklerini anlatan Sarısaç yapılan görüşmeye ilişkin ise cezaevinde nöbetçi müdürün kendilerine bilgi verdiğini söyledi. Cezaevi müdürünün; yönetmelikten kaynaklı olarak, aynı koridorda aynı örgüt kapsamında tutuklu bulunan 3 oda bulunamayacağı gerekçesiyle oda değişimi yapmak istediklerini, tutukluların 2 oda değişimini kabul edip, son odayı değiştirmeyi kabul etmediklerini, bunun üzerine yapılan eyleme orantılı bir şekilde güç kullanarak müdahale edildiğini, 30 tutuklunun süngerli odaya alındığını ve yarım saat sonra geri odalarına götürüldüğünü kendilerine aktarıldığını kaydeden Sarısaç, “İnfaz koruma memurları tarafından 3 tutuklunun hakaret ve darpa maruz kaldığı iddiasının sorulması üzerine nöbetçi müdür tarafından birçok mahpusun darp ve cebir raporu için sağlık birimine çıkmadığı, çıkanlara ise herhangi bir rapor verilmediği aktarılmıştır” diye konuştu.
Sarısaç, Cezaevi savcısı ile de görüşülmek istendiğini ancak savcılığın görüşmeye olumlu cevap vermemesi üzerine görüşmenin gerçekleşmediğini söyledi. Sarısaç’ın açıklamaları sonrası söz alan avukat Ekin Yeter ise yaşanan hak ihlallerine dair yasal değerlendirmeler ile işkence ve kötü muamele yasağına ilişkin konuştu.
‘PERSONEL HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILMALDIR’
Cezaevinde yaşananların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesi ve Anayasa’nın 17’nci maddesi ve AHİM içtihatları bağlamında insan onuru ile bağdaşmayacak tutum ve davranışların sergilendiğini belirtti. Tespit edilen işkence ve kötü muamele yasağı ihlallerinin sebebi olan Cezaevi idaresi ile personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Yeter, hem ulusal hem de uluslararası hukukta işkence ve kötü muamele açıkça ve mutlak surette yasaklandığını vurguladı. Yeter, şöyle devam etti: “Bir başka deyişle hiçbir hal ve durumda, hiç kimseye işkence yapılamaz. Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak, bu tür uygulamalara tamamen son vermeli ve hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir. İnceleme neticesine göre kasti ve ihmali bulunanlar hakkında da adli ve idari soruşturma başlatılmalı ve haklarında başlatılan soruşturmalar etkin bir şekilde yürütülmelidir.”