Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 14 gün yerine 22 gün karantinada tutulan 70 yaşındaki Ramazan Turan, 21 Ocak’ta kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiği iddia edilen Turan, çıkarılan engellemelerin ardından Hakkari’de toprağa verildi.
Karantina koğuşunda Turan’la birlikte 17 gün kalan tutuklulardan Uzan Tokay, Mezopotamya Ajansı’na (MA) gönderdiği mektupta yaşanan ihmalleri anlattı. Tokay, Ramazan Turan’ın ölümünün normal değil bir cinayet olduğunu iddia etti.
‘Temel ihtiyaçları verilmemişti’
Hastane dönüşü Ramazan Turan’ın tek başına tutulduğu karantina koğuşuna götürüldüğünü söyleyen Tokay, insani ve vicdani olarak durumun aydınlanması için mektup yazdığını söyledi. Yaşananların basit bir kalp krizi meselesi olmadığını ifade eden Tokay, “Bu bir cinayettir. Ben, bulunduğum C Blokta bir takım rahatsızlıklarım için hastaneye gittiğimden dolayı 3 Ocak günü A-36 koğuşuna getirildim. Bu koğuş hastane dönüşleri için karantina koğuşu olarak kullanılıyor. Ben koğuşa girdiğimde daha önce tanımadığım Ramazan Turan arkadaş tek başına koğuştaydı. O da 3-4 gündür bu koğuşa getirilmişti. Tek başınaydı ve yanında temel ihtiyaç malzemeleri dahi hiçbir şey yoktu. Çukurca’da yol kontrolünde alınıp apar topar buraya getirilmişti. Tutuklandığından beri ailesi ile de görüşememişti. Onunla aynı koğuşta Ocak ayının 20’sine dek beraber kaldık” dedi.
‘Ne yaptımsa anlamadılar’
Ramazan Turan’ın 20 Ocak sabahı kendisini iyi hissetmediğini söylediğini belirten Tokay, mektubunun devamında şunları anlattı: “Arkadaş uyanır, uyanmaz kendisini iyi hissetmediğini söyledi. Bana boğazını gösterdi. Boğazında şişkinlik vardı. Ben de gardiyan çağırma butonuna bastım ve durumu onlara anlattım. Gardiyanlar bana, ‘Sayım gelip gitsin ilgileniriz’ dedi. Sayımdan sonra öğlene dek 5 kez butona bastım ve arkadaşının durumunun iyi olmadığını söyledim ama ilgilenmediler. Öğlen revir doktoru geldi ama sadece kapı mazgalından arkadaşa göz atıp gitti. Ona bir balgam ilacı verdi. ‘Bugün bu ilacı kullansın, yarın ona Kovid-19 testi yapacağız’ dediler. Hatta doktor ilacın tok karınla alınmasını istedi. Ben de onlara; ‘Arkadaş hiçbir şey yiyip içemiyor’ dedim. Doktor bana yapacakları bir şeyin olmadığını söyleyerek, yarına kadar idare etmesini istedi. Ben hastaneye götürmelerini ve durumun ciddiyetini ısrarla anlattım ama hep idare etmemizi istediler. En son saat 19.00’da bir iki gardiyan gelip onun durumuna baktılar.”
'13 saat sonra hastaneye götürüldü'
Israrları sonucu baş memurun koğuşa geldiğini ve Turan’ın durumunu incelediklerini belirten Tokay, yaşanan ihmali ise şöyle anlattı: “Baş memur ve beraberindeki gardiyanlar saat 20.00 gibi geldiler. Arkadaşa ‘Zaten yarın gelip testini alacaklar, yarına kadar diren’ dediler. Ben ısrarla durumun aciliyetini anlattım. Bunun üzerine baş memur arkadaşa, ‘Seni hastaneye götürürsek dönüşte seni bu koğuşa vermeyiz, tekli koğuşa götürürüz’ dedi. Arkadaş da; ‘Beni hastaneye götürün, dönüşte beni nereye götürürseniz götürün” diye cevap verdi. Bu diyalogdan sonra koğuştan ayrıldılar. Arkadaş artık içecek bile alamıyor, zar zor konuşuyordu. Saat 20.30 gibi hastaneye götürmek için geldiler ama arkadaş artık yürüyemiyordu. Tekerli sandalye getirdiler ve bu şekilde arkadaş hastaneye götürüldü. Yani ilk haber vermemin üzerinden 13 saat sonra hastaneye götürdüler.”
'1 saat sonra geldiler'
Turan’ın hastaneye götürüldükten 1 saat sonra gardiyanların koğuşa gelerek Turan’ın eşyalarını hazırlamasını istediklerini anlatan Tokay, devamla şunları anlattı: “Arkadaşı götürdükten 1 saat sonra gardiyanlar tekrar geldi. Eşyalarını hazırlamamı ve Ramazan’ın başka koğuşa götürüleceğini söylediler. Ben eşyalarını hazırladım ama eşyalarını bir gün sonra yani 21 Ocak Cuma günü aldılar. Durumunu sordum bana Turan’ın hastanede yatırıldığını ve bunun dışında bilgi vermeyeceklerini söylediler. Daha sonra arkadaşın hayatını kaybettiğini öğrendim.”
'Bu bir cinayet'
Yaşananlara ilişkin cezaevi idaresine ifade verdiğini söyleyen Tokay, mektubunda “İfademde de büyük bir ihmal olduğunu ve bunun bir cinayet olduğunu söyledim. Bütün ısrarlarıma rağmen arkadaşın neden 13 saat boyunca hastaneye götürülmediğini sordum. Muhtemelen bunu inkar edecekler ama 20 Ocak gününe ait koridor kamera kayıtları kendilerinde mevcuttur. Bu mevzuda tarafsız ve adil bir soruşturma yürütülmelidir. Kamuoyunun da gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. Arkadaşımızın ailesine ve sevenlerine baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Adalet yerini bulsun diye elimden geleni yapacağım. Sorumlular mutlaka açığa çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.
MA / Mazlum Engindeniz