İngiliz gazetesi The Guardian, AK Parti'ye yakınlığıyla tanınan Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kurum dışından rektör olarak atanmasına karşı devam eden öğrenci eylemlerine geniş yer ayırdı. 'Türkiye'nin gençleri Erdoğan'a sırt çevirirken öğrenci protestoları büyüyor' başlıklı haberde, 'Z kuşağının Erdoğan'ın gücü üzerinde yeni bir test olduğu' yorumu yapıldı. Haberde, "Cumhurbaşkanı'nın siyasi bir müttefikini üniversite rektörü olarak ataması, hayal kırıklığına uğramış ve yeterince istihdam edilmeyen gençlerin hükümete karşı öfkesini dışa vurmasının beklenmedik katalizörü haline geldi" denildi.
'HÜKÜMETİN SIZMA GİRİŞİMİ OLARAK YORUMLANDI'
The Guardian Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrencilerin yanı sıra öğretim üyelerinin de Bulu'nun atanmasını protesto ettiğini vurguladı; "Bulu'yu atama kararı üniversite üyeleri için demokratik olmadığı gerekçesiyle kınandı ve yaygın bir biçimde, hükümetin, ülkedeki son sol eğilimli üniversitelerden birine sızma girişimi olarak yorumlandı. Bulu, 1980 askeri darbesinden sonra üniversite dışından seçilen tek rektör" ifadelerine yer verildi.
'BİZİ YAFTALIYORLAR'
İstanbul ve Ankara'daki eylemlerde 300'ü aşkın kişinin gözaltına alındığını okuyucularına aktaran The Guardian, protestoları 'Türkiye'de 2013'teki Gezi Parkı hareketinden bu yana görülen en büyük sivil huzursuzluk' olarak niteledi. Haberde Erdoğan'ın protestocuları Türkiye'nin 'milli ve manevi değerlerine karşı çıkan teröristler ve LGBT gençliği' olarak tanımladığı hatırlatılırken, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Behrem Evlice'nin şu sözlerine yer verildi: "Şu an çok öfkeliyiz ve bu sadece Boğaziçi öğrencileri değil, Türkiye'nin her yerinden öğrenciler ve gençler. Bize polis ve şiddetle saldırdılar. Tek istediğimiz üniversitemizin nasıl yönetildiği konusunda söz sahibi olmak ama bizi bu şekilde yaftalıyorlar."
Haberde "Muhalifler, Erdoğan'ın iktidardaki tekelinin ve demokratik normlarının altının oyulmasının 2016'daki darbe girişiminden sonra yoğunlaştığını söylüyor" denilirken, Z kuşağı hakkında şu yorum yapıldı:
"AKP'nin neredeyse 20 yıllık yönetimi, Türkiye'deki kurumları ve toplumu sıkı bir şekilde dini ve sosyal açıdan muhafazakâr bir rotaya soktu. Yeni protesto dalgalarının, derinden kutuplaşmış olan ve barışçıl protestoların devlet tarafından bastırılmasının norm haline geldiği ülkede siyasi açıdan bir değişime yol açması pek muhtemel değil.
'Z KUŞAĞI AKP İKTİDARINDAN BAŞKA BİR ŞEYİ GÖRMEDİ'
Fakat daha yaşlı nesillerden birçok kişi yol ve hastane yaptığı, işçi sınıfı için yaşam standartlarını yükselttiği için Erdoğan'a minnettar olsa da, Türkiye'nin Z kuşağı -son yıllarda siyasi istikrarsızlık ve ekonomik karmaşa ile tanımlanan- AKP iktidarından başka bir şeyi tanımadı. Bu nedenle, Erdoğan'ın gücü üzerinde yeni bir sınavı temsil ediyorlar.
Erdoğan'ın 'dindar nesil' dediği şeyi yetiştirme girişimlerine rağmen, işsiz olan ve dinden uzaklaşan gençler Erdoğan'ın Türkiye'nin geleceğine dair vizyonunu reddediyor gibi görünüyorlar.
1990'ların ortalarında ve 2000'lerin başlarında doğanlar, Türkiye'nin 82 milyonluk nüfusunun yüzde 39'unu oluşturuyor ve 2023'te yapılması planlanan bir sonraki seçimde yaklaşık 5 milyon yeni seçmen olacak. Bu, AKP'nin oy oranları azalırken, siyasi açıdan çok büyük etkiler yaratabilecek türden bir demografik değişim."