Meclis’e hitap eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, konuşmasına Gazze’de yaşanan duruma değindi.
“Coğrafyamız maalesef bir savaş coğrafyası” diyen Tanrıkulu, “Yanı başımızda, Filistin’de, Gazze’de savaş suçu diyemeyeceğim ama daha ağır suçlar işleniyor; insanlık suçu, hatta soykırıma doğru giden suçlar işleniyor uluslararası hukuk bakımından. Maalesef bütün dünya bunlara sessiz, uluslararası mekanizmalar bunlara sessiz” dedi.
Tanrıkulu, şöyle devam etti:
“Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsüne tabi olmayan bir İsrail var aynı zamanda. Statüsüne tabi olmadığı için bu insanlığa karşı suçları takip etmek de onlar açısından mümkün değil. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin harekete geçireceği mekanizmalar var bu insanlık suçlarına karşı ancak sonuçta bu dünya düzeni İsrail Devleti’nin bu suçlarını araştırmaya ve onlara bir yaptırım uygulamaya maalesef uygun değil. O nedenle, yurttaşların, insanların ve dünya toplumunun vicdanının bu noktada harekete geçmesi lazım. Biliyoruz ki İsrail de İsrail toplumu , İsrail yurttaşları da Netanyahu’nun yürüttüğü, İsrail Hükümetinin yürüttüğü bu insanlık suçlarına önemli bir karşı koyuş içindeler. Bizlere düşen görev de toplumun vicdanını bu konuda ortaklaştırmak ve savaşa karşı her yerde ve her zaman barışı savunmak olmalıdır.”
“Diyarbakır 7 yıldır seçilmiş belediye başkanlarıyla yönetilmiyor”
Tanrıkulu, “Milletvekili olarak her gittiğimde, Diyarbakır'da her olduğumda çok derin sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu görüyorum. Sonuçta Diyarbakır yedi yıldır seçilmiş belediye başkanlarıyla ve yerel yöneticilerle yönetilmiyor. Diyarbakır’ın gelenek olarak güçlü bir sivil toplumu var fakat sivil toplumla devlet kurumları arasında öteden beri geliştirilmeyen, normal olmayan ilişkiler var. Dolayısıyla Diyarbakır Halkının seçilmişlerinin veya sivil toplumunun Hükümete, Devlet Kurumlarına ulaşması ve bu sorunlar konusunda ortaklaşarak bir çözüm araması da bu ortamda mümkün değil” diye konuştu.
“HES bütün o coğrafyayı yeniden bozacak”
Sezgin Tanrıkulu, kentin sorunları ile ilgili şunları dile getirdi:
“Diyarbakır'da deprem oldu, evet, etkisi az oldu ama 400’den fazla yurttaşımız öldü, 6 binden fazla bina ağır hasar gördü ve şu ana kadar bunlardan sadece 180’i yıkılmış durumda, diğerleri bir şekilde bekletiliyor ve yurttaşlarımızın konut sorunu var. Memleketim olan Kulp’la Lice arasında Sarım Çayı var; dünyanın en önemli değerlerinden bir tanesi Sarım Çayı Havzası ve Vadisi. Yeni bir HES planlanıyor, bu HES bütün o coğrafyayı yeniden bozacak, dengeleri değiştirecek bir konumda. Bundan vazgeçilmesi gerekiyor, bunu ileriki günlerde de gündem yapacağız.
Bitmeyen Silvan Barajı var, Diyarbakır Ovası’nın sulanması açısından. GAP projesinin en önemli ayağı olan sulama kanalları meselesi var; maalesef, bugüne kadar bitirilemedi, enerji ayağı bitirilmesine rağmen, sulama ayağı bitirilemedi.
“Diyarbakır bu hükümet tarafından terk edilmiş”
Diyarbakır’da yine otoban meselesi var. Yani, maalesef Diyarbakır bu hükümet tarafından terk edilmiş bir siyasi merkez olduğu için Urfa’ya kadar gelen otoban Diyarbakır’a kadar projelendirilmedi. Diyarbakır tarihi bir kent; bölgenin siyasi merkezi, bölgenin kültürel merkezi, aynı zamanda sanayi merkezi, ticaret merkezi ve bütün Türkiye’nin, bütün bölgenin, bütün o coğrafyanın gözü Diyarbakır’da. Dolayısıyla, bu otoban projesinin mutlaka hayata geçirilmesi lazım.
Hızlı demir yolu projesi Sivas’a kadar projelendirildi ama Sivas ile Malatya arasında, Malatya ile Diyarbakır arasında bir proje bugüne kadar yapılmadı. Diyarbakır’ın Ankara’ya ve İstanbul’a entegrasyonu bakımından da bu hızlı tren projesinin devreye girmesi lazım.
“Çözülemeyen sorunlar var”
Organize sanayi bölgeleriyle ilgili çok ağır sorunlar var, çözülemeyen sorunlar var, organize sanayi bölgesi yöneticilerinin aktardığı sorunlar var ama maalesef bu sorunlar Hükûmet tarafından karşılık bulmuyor ve çözümü de neredeyse imkansız noktaya gelmiş durumda. Şehir merkezinde kalan küçük sanayi siteleri var, 1, 2, ve 3’üncü Sanayi Siteleri var; tam şehir merkezinde kalmışlar, bunların daha yakın merkezlere taşınması var, bununla ilgili sorunlar var ama bu konuda da sivil toplumla ortaklaşarak yapılmış işler yok.”
Tanrıkulu, “Tabii, uyuşturucu meselesi var, işsizlik meselesi var, bütün Türkiye’nin ortak konusu olan bu meseleler de var ama maalesef bunları atanmış kayyum yerel yöneticileri nezdinde konuşmak, gidermek, tartışmak mümkün değil; bunlarda, bu sorunlar konusunda ortaklaşması lazım” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır’dan seçilmiş bir milletvekili olarak bu sorunların Meclis’te tartışılması, hükümet, devlet ve yerel yöneticiler nezdinde ortak akılla giderilmesi için çaba içerisinde olacağını kaydeden Tanrıkulu, son olarak Sur’daki suruma değindi.
Tanrıkulu, “Sur sonuçta bir dünya mirası aynı zamanda, yedi yıl önce, sekiz yıl önce büyük bir yıkıma sahne oldu, o zamanlar burada sesimize kimse kulak vermedi. Sivil toplumla yerel dinamiklerle ortaklaşa projeler geliştirilemedi ve maalesef Sur tarihi bağlamından, kültüründen kopartılarak başla bir noktaya taşındı ve oradaki yurttaşlarımız mağdur edildi. Konutları ellerinden alındı ve yeni konutlar verilmedi. Her gittiğimizde bize bu sorunları aktarıyorlar. Burada bu sorunları konuşmaya devam edeceğiz” dedi.