Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması için çalışmalar yürüten Kürt Dil Platformu Sözcüsü Şerefxan Cizîrî, Diyarbakır merkezli Kürt Dil Kurumunun kurulmasını istedi. Belediye Başkan adaylarının Kürtçe bilmesi gerektiğini savunan Cizîrî, Kürt milletvekillerine “Mecliste Kürtçe konuşun” çağrısı yaptı.
Artı Gerçek’e konuşan Şerefxan Cizîrî, Kürt dili ve kimliği ile ilgili asimilasyon sürecinin 100 yıldır devam ettiğini söyledi.
“Devlet de çoğu zaman Kürtlerden ne istediğini bilmiyor" diyen Cizîrî, şöyle devam etti:
"'Kürtleri yok edeceğiz' dediler. Üzerine çalışılmış projeler yapıldı. Kürtlerle Türkler nasıl evleneceğinden tutun, okullarda Kürtçe konuşulmasının engellenmesi, Kürtlerin eğitim anlamda geride bırakılması, Kürdistan’da üniversitelerin açılmamasına kadar çok şey yaptılar. 100 yıldır devlet Kürtleri yok etmek istedi. Ama görüyoruz ki 100 yıldır Kürtler de direndi ve asimile olmadı. Diline, kimliğine, tarihine sahip çıktı. Ancak bugünden sonra geçmiş yüzyılın sadece bu mirası ile yetinmemeliyiz. Bunu ilerletmemiz gerekiyor. Bundan sonra Kürtçeyi siyasi bir kriter haline getirmeliyiz. Hatta siyasi çalışmalardaki en önemli kriter haline getirmeliyiz."
'BAŞKAN ADAYLARI KÜRTÇE BİLMELİ'
Kürt dilinin yaygınlaşması için mahallelerde, sokaklarda çalışma yapacaklarını vurgulayan Cizîrî, siyasetin de sorumluluk alması gerektiğini vurgulayarak yerel yönetimlerin önemine işaret etti. Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması talebinin geldiğini hatırlatan Cizîrî, Diyarbakır’da Kürtçe Dil Kurumu’nun kurulması taleplerini yeniledi.
Cizîrî, yaklaşan yerel seçimleri işaret ederek, Kürt kentlerindeki siyasi partilere şu önerilerde bulundu:
-Yerel yönetimlerde Kürtçe kullanım esas alınmalıdır.
-Bölgemizde yerel seçimlere katılacak tüm adayların Kürtçe bilmeleri ortak kriter olmalıdır. Tüm Kürt adaylarının Kürtçe konuşmasını, tartışmalar yapmasını, toplantı, konferans ve panellere katılmasını talep ediyoruz.
-Belediyelere alınan personelin kendi alanında uzmanlığı yanı sıra Kürtçe ve Türkçe olmak üzere iki dilli olmalıdır. Hazırlıkların bu yönde yapılmasını öneriyoruz. Bu uygulamayla Kürtçenin değer kazanması ve personellerin halkına hizmet ederken daha kolay iletişim sağlamasını sağlar. Böylece bölge halkının hem işi kolaylaştırılır hem de resmi kurumda Kürtçe konuşmanın gururunu yaşar.
'KÜRTÇEYİ NASIL KONUŞUYORSANIZ KONUŞUN'
Kürtçenin kullanımı konusunda ailelere çok büyük sorumluluk düştüğünü vurgulayan Cizîrî, şu çağrıda bulundu:
“Kürtçe bilmeyenler varsa Kürtçe öğrenmelerini rica edelim. Nitekim bugün her yerde Kürtçe öğrenme imkanı var. Eğer Kürtçeyi biliyor ancak akademik olarak bilmiyorum diye korkuyorsanız ve bu yüzden konuşmuyorsanız bu yanlış bir şey. Kürtçe konuşun, nasıl konuşuyorsanız konuşun. Akademik hakimiyet bir sonraki hedefiniz olsun. Akademik eğitim almış insanlarımız akademi dilini tabu haline getirmemeli. Kürtçenin kullanım farklılıklarına tolerans göstermelidirler. Birbirimizi Kürtçe konuşmaya, yazmaya, okumaya sevk etmeliyiz.”
'KÜRTLERİ TEMSİL EDENLER DE KÜRTÇE BİLMELİ, BU UÇ BİR TALEP DEĞİL'
Kürtçenin kullanım farklılıklarından dolayı oluşacak sorunlara karşı Kürtçe Dil Kurumu’nun rol alabileceğini söyleyen Cizîrî, şöyle devam etti:
“Eğer Kürtçede standardizasyon olmasını istiyorsak bu kurumun oluşturulmasının desteklenmesi gerekiyor. Yazmakla, medya yoluyla eğitim altyapısı ile standart bir dilin oluşturulması gerekiyor ki birbirimizi anlayalım. Bu nedenle Kürtçe Dil Kurumu’nun kurulması talebimizi yüksek sesle dillendireceğiz. Kürdistan’da Kürtçe ana dil olarak günlük konuşmalarda konuşulmalı, konferansların, toplantıların, gazeteciliğin, eğitimin remi dili Kürtçe olmalıdır. Resmi kurumlarda Kürtçe aktif olarak kullanılmalıdır. Kürtleri temsil edenler de Kürtçe bilmelidir. Bu çok uç bir talep değil. Bu talebimiz gayet realist bir taleptir."
'ŞİMŞEK, 'KÜRDÜM AMA...' DİYOR'
Cizîrî, Kürt milletvekillerinin Meclis’te Kürtçe konuşmasının Kürtçenin üzerindeki tabuların kalkması adına önemli olduğunu söyledi. Meclis'te sadece HEDEP milletvekillerinin Kürtçe taleplerini dile getirdiğini hatırlatan Cizîrî, diğer partilerdeki Kürt milletvekillerinin dili kullanmamasını eleştirdi
"Sadece HEDEP’te değil diğer partilerde de yer alan Kürtler kendini saklamamalı, susmamalı. Mehmet Şimşek hemşerim diye örnek vereceğim. Siyasi fikri kendisinin olsun. Anadili Kürtçe olmasına rağmen Kürtçe için sesini çıkarmıyor. ‘Kürdüm ama…’ diyor. Biz amaları kabul etmiyoruz. Bunu da söylememizin bir sebebi de yüzleri biraz kızarsın diye eleştiriyoruz.”
Dilin kullanımın tek başına yetmediğini belirten Cizîrî, yeni anayasa çalışmalarını hatırlattı. Cizîrî, “Kürt kimliği orada açık bir şekilde tanınmalı. Kürt dili de bu milletin dilidir diyerek resmileştirilmeli. Ayrıca Kürtlerin statüsü de belirtilmeli. Biz Kürdüz, dilimiz Kürtçe ve Kürdistan’da yaşıyoruz bundan daha açık bir realite yok” dedi.