HDP’nin eş genel başkanlarından Mithat Sancar, DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorularını yanıtladı.
Altılı masanın göstereceği adayın 27 Eylül’de açıklanan deklerasyona uymaması halinde kendi adaylarını çıkaracaklarını kaydeden Sancar, şunları söyledi: “Kamuya açık müzakere ve doğrudan diyalog yöntemi diğer muhalefet partileri tarafından kabul görürse, ortak aday fikrine açık olduğumuzu 27 Eylül deklarasyonumuzda söyledik, ondan sonra da çeşitli vesilelerle bunu anlattık. Eğer bu yöntemle bir karşılık bulamazsak ayrı bir adayla seçime girme seçeneğini gündemimizde tutuyor ve bu yönde çalışmalar yapıyoruz. Yani çağrı yapmış, öylece oturup cevap bekleyen bir halimiz yok, olamaz da.”
‘Kemal beye değer veriyoruz’
“Kemal Kılıçdaroğlu, aday olursa destekleyecek misiniz” sorusunu yanıtlayan HDP eş genel başkanı, CHP liderinin çabalarını önemli bulduklarını ifade ederek, şu yanıtı verdi: “Adayın kim olacağına dair bir tartışma bizim gündemimizde yok. Bunu hep söyledik. Kemal beye değer veriyoruz, çabalarını önemli buluyoruz. Fakat adayın kim olacağı meselesi altılı masanın işidir. Bizim açımızdan aday konusunda şu iki konu çok önemli: Birincisi, aday, açık müzakere ve mutabakat arayışı yöntemini kabul edecek mi? İkincisi, bizim deklarasyon başlıklarımız üzerinden yürüteceğimiz müzakerede varılacak mutabakatı hayata getirecek niteliklere sahip mi? Yani bizim temel beklentimiz demokrasiye, adalete, özgürlüğe, barışa ilişkin yapılacak müzakerede ortaya bir mutabakat çıkarsa bunları yerine getirebilecek bir aday olmalı.”
‘Mansur Yavaş’ı destekler misiniz?’
“Bu kriterleri karşılaması durumunda Mansur Yavaş’ın olası bir adaylığına destek verecek misiniz” sorunu da yanıtlayan Sancar, şunları belirtti: “Kimin ülkede demokrasinin önünü açıp açamayacağını, kimlerin Kürt sorununda demokratik, siyasal çözüm yöntemini benimseyip benimsemeyeceğini, kimlerin emekten yana bir ekonomik sistemin inşasına yanaşıp yanaşmayacağını kestirmek zor değil. Ama biz prensip olarak isim anmıyoruz. Ama bu söylediklerimden bir sonuç çıkarmak da güç olmasa gerek.”
‘Mersin’deki saldırı seçim provokasyonu’
Mersin’deki saldırıyı seçim öncesi bir provokasyon olarak değerlendiren Sancar, bunun için tüm muhalefet partilerinin beraber hareket etmesi gerektiği kanaatinde: “Bizim seçim güvenliğine yönelik çağrılarımız 2021 şubat ayından beri devam ediyor. Seçime giderken bütün muhalefet partilerinin birlikte hareket etmesi gerektiğini hep ifade ettik. Ayrıca muhtemel kaos senaryolarına karşı birlikte tutum almak gerektiğine dair de uyarılarımızı yaptık, yapıyoruz. O günden bu yana yaşadıklarımız ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koyuyor. Deniz Poyraz arkadaşımız katledildiğinde de benzer şeyleri söylemiştik ve devlet içinde veya iktidar çevrelerinde kaos planları yapan odaklar bulunduğu kanısında olduğumuzu vurgulamıştık. O günkü uyarılarımız her türlü kaos planına karşı demokratik siyasette ısrar etme ve olabilecek en geniş demokratik dayanışmayı oluşturma politikasına yönelikti. Seçimlere daha da yaklaştığımız bu dönemde kaos planlarının önemli boyutlara ulaşma ihtimalini herkes çok ciddiye almalıdır. Mersin’deki olayın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Saldırıyı biz de açık bir şekilde kınadık, kınıyoruz ama kınamak tek başına yetmiyor. Üzüntülüyüz elbette ama üzüntü bildirmek de tek başına çözüm değil. Bu saldırının detayları derhal aydınlatılmalıdır. Çünkü kaos planlarından medet umanların en büyük beslenme kaynakları kafa karışıklığı yaratmak ve toplumsal karmaşanın derinleşeceği şartları tahrik etmektir. 7 Haziran–1 Kasım arası yaşananları yeniden canlandıracak her türlü hazırlık veya niyeti boşa çıkarmak için çok geniş bir demokratik irade ortaklığına ihtiyaç var.”