İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, İnsan Hakları Haftasına kapsamında, Mülkiyeliler Birliği Kültür Merkezi’nde “Küller ve Elmaslar” film gösterimi ve söyleşi düzenledi. Film gösteriminin ardından düzenlenen söyleşiye Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Fatin Kanat katıldı. “Herkes için insan hakları” ve “Barış, demokrasi, adalet” yazılı görsellerin yer aldığı söyleşide ilk olarak söz alan Kanat, filmin içeriğine dair bilgiler paylaştı.
Sancar, film üzerinden savaş, barış ve travmaları değerlendirdi. Filmin geçtiği Polonya’da 2’nci Dünya Savaşı’yla birlikte yaşatılanları anlatan Sancar, 2’nci Dünya Savaşı’nın Polonya için çok yönlü travmaların ve acıların yaşandığını dile getirdi. Filmde geçen direniş ve ayaklanma üzerine ise Sancar şunları söyledi: “1944’te Nazilerin çekilmeye başlayacağı anlaşılıyor. Filmde sürekli ‘ayaklanmada neredeydin’ sorusu geçiyor. Bu ayaklanma Nazileri ülkeden çıkarmak üzere ortaya çıkan anti faşist bir ayaklanma yani Varşova ayaklanmasıdır. 63 gün sürüyor.” Filmde savaş sahnelerinin pek görülmediğini belirten Sancar, savaşın insanların hayatına ve akışa yansımalarını doğrudan gösterildiğini ifade etti. Sancar, filmde travmaların nasıl ortaya çıktığına dair eskiye bir bakışın sunulduğunu belirtti.
SAVAŞIN ETKİLERİ
Savaşın yıkıcı boyutları üzerine de konuşan Sancar, “Savaşlara bireysel hikayeler üzerinden yaklaştığımız zaman toplumun dalga dalga travmatize olduğu ve bunun sadece savaşla doğrudan temas kuranlar için geçerli olmadığını görürüz. Savaşın kendisi, toplumsal, bireysel çok katmalı, boyutlu travmalar üretir. Bu travmaların iyileştirileceği çözümler genişletilmedikçe geleceğin de demokratik inşası zordur. Ülkemizde 30-40 yılı bulan Kürt sorununda çatışmanın yaşandığı bir dönemdeyiz. Bir savaş var ve burada yaşanan travmaların bireysel, siyasal toplumsal çok yönlü etkileri olduğunu unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜK BARIŞ HAREKETİ’
“Büyük barış” kavramında bahsettiklerini dile getiren Sancar, “Büyük barış öncelikle çatışmaları sona erdirecek şartlardan geçer. Sıcak çatışmaların devam ettiği bir dönemdeyseniz bunun çözümlerini bulmak lazım. Bu da toplumda savaş karşıtı, büyük barış hareketiyle sağlanabilir. Bunu sağlarsak geleceği bunun üzerine inşa etmek konusunda daha fazla umutlu oluruz. Öte yandan büyük barış derken savaşın yarattığı acıları ve yaraları onaracak yöntemlerin de birlikte bulunulması gerektiğinden bahsediyoruz. Bir savaş bu kadar çok yönlü yara açmışsa bunların iyileştirecek yöntemler de yüzleşme başlığı altında mutlaka sistematik olarak değerlendirilmelidir” şeklinde konuştu.
YÜZLEŞME
Savaş nedeniyle yaşanan acıları hemen iyileştirmenin imkanının olmadığını vurgulayan Sancar, “Yüzleşme bir durum ve an değildir. Yüzleşme bir süreçtir. Belki de sonsuz bir süreçtir, dinamik bir süreçtir ve yeniden farklı boyutlar üretebilen, yeni iyileştirme süreçlerini mümkün kılar. Bu sürece girmek de barışı kalıcı hale getirmenin en önemli yollarındandır. Mevcut iktidarın kendini sürdürmek için seçtiği en etkili yöntem bu yüzleşme imkânlarının ortaya çıkabileceği bir ortamı önlemektir. Birbirinin yarasını düşünemeyecek bir toplumsal bir atmosfer yaratmaktır. Ama bu filmde de gösterildiği gibi çok katmanlı acılarla yüzleşmenin ne kadar gerekli olduğudur. Bizim gelip bir yerlerde tıkanmamız için yüzleşme meselesini çok ciddiye almamız ve siyasal programlarımızın içerisine yerleştirmemiz gerekiyor” diye aktardı.
Sancar’ın konuşmasının ardından söyleşi soru cevaplarla son buldu.