HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, TBMM Plan Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunlar, sağlık sistemindeki sorunları ve Hakkari’de sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunları dile getirdi.
Sağlık sistemi dönüşümünün en ağır bedellerinden birini sağlık emekçilerinin ödediğini belirten Dede, "Salgın sürecinde ölüm tehlikesiyle en çok karşı karşıya kalan sağlık emekçileri için tablo maalesef daha da ağırlaştı. Bakın coronavirüsün Türkiye'de görülmeye başladığı günden bu yana 175'i hekim olmak üzere 480 sağlık emekçisi yaşamını yitirdi. Hekimler ve tüm sağlık çalışanları Covid-19 pandemisi süresince performans ücretlendirmesi emeğin ve birinci sağlık hizmetlerinin değersizleştirilmesi acil servislerin yoğunluğu gibi nedenlerle fiziksel, psikolojik ve mesleki olarak en zor süreci yaşanmış, sonuç olarak en fazla hastalanan ve yaşamını yitiren meslek grupları arasına girmiştir. Fazla mesai, döner sermaye ve benzeri ek ödemelerden dahi mahrum bırakılan sağlık çalışanları aşırı nöbet yoğunluğu, hastanelerin yetersizliği gibi ciddi sorunların muhatabı ve mağdurları olmuşlardır. Ankara Şehir Hastanesinde görevli asistan hekim Rümeysa Şen'in otuz altı saatlik nöbetinden sonra yorgunluk nedeniyle gerçekleştirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitirdiği kamuoyuna yansıdıktan sonra Sayın Bakan sizin "Bazı kliniklerde asistan hekimlerin otuz altı saat çalıştığı durumlar olduğu maalesef gerçektir, doktor Rümeysa arkadaşımızın kazadan önce otuz altı saat çalıştığı şeklindeki bilgi ise yanlıştır." ifadeleriniz bu gerçekliğin bir nevi itirafı niteliğinde olmuştur. Ek ödeme adı altında verilen, emekliliğe yansımayan ücretlendirme modeli çalışma barışını bozmaktan başka bir işe yaramamıştır Sayın Bakan. Sağlık emekçilerinin çalışma barışını bozacak düzenlemeler bir yana yapılan 10-15 TL ek ödemeleri kamuoyuna büyük destek veriliyormuş gibi yansıtmak hükûmetin sağlık çalışanlarına yaklaşımını ortaya koymaktadır" dedi.
Dede konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
"Son yıllarda şiddet ve nefret dilini ülkenin normali hâline getiren iktidarınızın müşteri memnuniyeti temelli hizmeti dayatan sağlık politikaları sağlıkta şiddeti körüklemiştir. Bakın, yalnızca 2020 yılında 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşanmıştır. İktidar sık sık "Hastanelerde kuyruklara son verdik, işte, şehir hastanelerini şöyle modern, böyle donanımlı." diye açıklamalarda bulunuyor. Peki, soruyoruz o zaman Sayın Bakan: Merkezi Hekim Randevu Sistemi ki siz "Beş dakikadan on dakikaya çıkartıldığını." söylediniz. Bu durumda da günde bir doktorun 50 hasta bakması gerekiyor. Sadece öykü süresi -siz kendiniz hekimsiniz, daha iyi bilirsiniz- beş-altı dakika alıyor ve bu benim yaşadığım ilde Hakkâri'de yurttaşların yüzde 100'e yakınının Kürt olduğunu düşünürseniz, araya bir de tercüman koyarsanız, bir doktor nasıl 50 hastaya bakacak günde? Sağlık çalışanları üzerinde yapılan baskı, mobbing, şiddet, ücret yetersizliği gibi nedenlerle son yedi ayda 9 bin üzerinde sağlık emekçisinin kamudan istifa ettiği, son iki yılda 3 binin üzerinde yeni mezun hekimin yurt dışına çalışmaya gittiği ifade ediliyor. Bakanlığınız bu vahim durumu nasıl değerlendiriyor? Yoksa iktidarınızın mesaisi bu sorunları çözmekten çok; hakları için mücadele eden, seslerini duyurmaya çalışan sağlık emekçilerini gözaltına almaya, soruşturma açmaya mı harcıyor? Daha bir ay önce meslektaşları için anma etkinliğine katılan Van-Hakkâri Tabip Odası Başkanı Doktor Hüseyin Yaviç gözaltına alındı; doktor Rümeysa için sadece seslerini duyurmak istiyorlardı. Yine Bakanlığınız tarafından anayasal ve demokratik haklarını kullanarak iş bırakma eylemi gerçekleştiren 800 aile hekimi hakkında soruşturma başlatıldı. Sahi, doktorlar niye bu ülkeden kaçıyorlar Sayın Bakan?
Hakkari merkez ve ilçelerinde bazı branşlarında hiç uzman doktor yok
Şimdi, size biraz Hakkâri'den bahsetmek istiyorum, seçim bölgem Hakkâri Sayın Bakanım. Hakkâri'deki yurttaşların neredeyse tamamı Kürt ve ana dilleri de Kürtçe. Arkadaşlarımız da bu konuya değindiği için tekrar girmek istemiyorum ama sağlığın kendi dilinde alınmasının ne kadar mühim olduğunu siz belki hepimizden daha iyi biliyorsunuz. Hani, "Sağlık sistemimiz mükemmel." deniliyor ya, size her gün tanık olduğum, yurttaşlardan günde bazen onlarca kez tarafımıza iletilen şikâyetlerden söz edeyim; Hakkari merkez ve ilçelerinde bazı branşlarında hiç uzman doktor yok Sayın Bakan. Uzman doktoru olan branşlarda da alternatif olmadığından, doktor olmadığından hastalar ortada kalıyor, olduğu zaman da aşırı yoğunluktan randevu almakta, sıra bulmakta zorluk çekiyorlar. Bunun için emin olun, günde yüzlerce telefon alıyoruz. Zor koşullarda çalışmak zorunda kalan doktorlar bazen geçici görevlendirmelerle başka ilçelere gönderiliyorlar. Sağlık ekipmanı, cihaz konusunda da ciddi eksiklikler mevcut. Genelde ilk müdahale yapılıp hastalar çoğunlukla ya Van'a ya da Hakkâri Devlet Hastanesine sevk ediliyor. Ancak özellikle kış aylarının sert koşullarında bu sektör tam bir kabusa dönüşüyor. Hastaların sağlık hizmeti alabilmeleri için 200-300 kilometre yol katetmeleri gerekiyor. Acil müdahale ihtiyacı gerektiren hastalıklarda ölüme sebebiyet verecek düzeyde mağduriyetler yaşanıyor. Üstelik çoğu zaman hastalar sevk edildikleri hastanelerde de randevu ve yer bulamıyorlar. Bunun için de her gün hasta ve hasta yakınları bizleri arıyor.
Yüksekova Devlet Hastanesi binası çökmeye yüz tutmuş durumda
Yaklaşık 120 bin nüfusu olan Yüksekova Devlet Hastanesinin fiziki koşulları çok kötü, binası çökmeye yüz tutmuş durumda. Kadın doğum gibi; bakın, kadın doğum diyorum, kadın doğum gibi elzem alanlarda ya hiç doktor yok ya da bir tane doktor olduğu için örneğin kadın doğum doktoru, bir sezaryene girdiği zaman hastalar orada kuyrukta beklemek zorunda kalıyorlar. Tıbbi ekipman ve araç eksikliği had safhada. Üstelik hastane yönetimi tarafından çalışanlara sürekli mobbing uygulanıyor. Hakkâri Yüksekova Devlet Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü tarafından sağlık emekçilerine atılan mesajla "Başhekimi tanımayan sağlık çalışanları bu tekrarlanmasın ve affı olunmaz." denilerek tehdit edildi.
2015'te ihaleye açılan Derecik Devlet Hastanesi; Sayın Bakanım beş yüz elli günde bitmesi gerekiyordu. Kaç müteahhit değişti? Altı yılın sonunda nihayet bitti. Yalnız bina tek yetmiyor Sayın Bakan. Şu an ilçe devlet hastanesinde sadece 2 uzman hekim, 2 pratisyen hekim ve bir aile hekimi çalışmaktadır. Hakkâri Merkez Şemdinli Çukurca'da da durum çok farklı değil. Bana iletildiğine göre son günlerde Şemdinli'de bir cilt hastalığı yaygınlaşmış durumda. Ancak hastalar Derecik'te, Şemdinli'de cildiye uzmanı olmadığı için en yakın ilçe olan Yüksekova'ya gitmek zorunda, orada da ne yazık ki cildiye uzmanı yok, Hakkâri'ye gitmek zorundalar. Tabii, bu sefer de randevu almakta güçlük çekiyorlar, günlerce beklemek zorundalar. Bu, öbür bölümlerde de böyle, göğüs hastalıklarında da nörolojilerde de neredeyse bütün uzmanlık alanlarında eksiklik göstermektedir."