Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümü için yaptığı açıklamada, “Yetkililerin depreme yönelik hazırlıksızlıklarının cezası, Mayıs seçimlerinin de baskısıyla, kamu görevlileri gibi güç şartlarda görev yapmaya çalışan medya temsilcilerinden çıkarılmaya çalışıldı. Birçok haberci bugün dahi keyfi davalarla boğuşmak zorunda” dedi.
Önderoğlu, depremlerde yaşamını yitiren 40’a yakın gazeteciyi andı. Doğal afetler gibi yaygın etkileri olan gelişmelerin, kamuoyunun özgürce ve doğru bilgilendirilmesinin önemini daha güçlü şekilde hatırlattığını söyledi:
“Deprem bölgesinde kamu makamları geç organize olmanın da paniğiyle ne yazık ki deprem haberciliğine ve söylemine müdahale etmenin telaşına düşünce çok sayıda medya temsilcisi fiziki saldırı ve ‘dezenformasyon gözaltılarına’ maruz kaldı. Bu soruşturmaların keyfi olduğu çoğunlukla takipsizlikle sonuçlanmasından da anlaşıldı. Tüm bu acı deneyimler, depreme yönelik hazırlıkların ayrılmaz bir parçası olarak, kamu aktörlerine afet şartlarında haberciliğin önemini hatırlatan, anlaşılır bir eğitimi ve kararlı bir iletişimi de zorunlu kılıyor.”
Önderoğlu, kamu makamlarının zorlu şartlarda görev yapan habercileri sorunun bir parçası olarak görmelerinin beraberinde birçok baskıyı getirdiğini ifade etti.
“Habere önem veren toplumlar daha güvenlidir”
Depremde kolu kesilerek ağır yaralı olarak kurtarılan İskenderun Ses gazetesi muhabiri Akın Bodur’un 2004’te Nezih Demirkent Yerel Basın Ödülü’nü almasını sağlayan haberin, Hatay Havaalanı’nın 2000’de Amik Ovası kurutularak fay hattı üzerinden yapımına girişilmesine değindiğini hatırlatan Önderoğlu, “Gazetecinin sorunları kamuoyuna taşımaya dair misyonu yetkililerce ve toplumca benimsenmezse, halkın haber alma kanalları sabote edilmeye çalışılırsa hiçbir sorunun üstesinden gelinemez. Şüphe yok ki, habere önem veren toplumlar daha güvenlidir” diye konuştu.
Haberciye saldırı ve dezenformasyon gözaltıları
Önderoğlu, doğal afetlerin kamu idaresinde büyük güçlüğe de yol açabileceğini kabul etmekle birlikte, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinde “çözümün bir parçası” olarak bakılmasının zorunlu olduğunu, bu nedenle deprem haberciliğine yönelik gelişen çeşitli müdahale ve baskıların göz ardı edilemeyeceğini söyledi.
Basın kartı ve akreditasyon gibi gazetecilerin hareket özgürlüğüne ilişkin yaşanan çok sayıda spontane sorunun çözümünde kamu makamlarından kimi yapıcı müdahalelerini gözlemlediklerini aktaran Önderoğlu, 10’u aşkın şehri etkileyen depremde, özellikle fiziki saldırı, gözaltı ve çiçeği burnunda ‘dezenformasyon’ düzenlemesi gibi tedirgin edici faktörlerin de etkili olduğunu açıkladı.
Saldırıda bildik ve yeni aktörler
Deprem ortamında haberciliğe müdahale olarak, bugüne kadar alışık olunmayan, sıra dışı motivasyonları ve Diyanet görevlileri gibi aktörleri de ortaya çıkardı.
Birçok yerli ve yabancı gazetecinin enkaz başında veya bölgesinde yaptığı yayına bazı emniyet görevlisi “devleti kötülendiği” veya “devlet zayıf gösterildiği” gibi gerekçelerle fiziki müdahalede bulundu.
Sadece depremin ilk üç gününde dört habercinin “izinsiz çekim yapmak”, “turkuaz basın kartı bulundurmamak” veya “kin ve düşmanlığa tahrik” gibi gerekçelerle gözaltına alındığını hatırlatan RSF, depremin birinci yıldönümünde söz konusu baskılardan bazılarına dikkat çekti:
Ferit Demir’e Battalgazi’de tekme
Malatya Battalgazi’de 9 Şubat 2023’te arama kurtarma faaliyetlerini aktaran Halk TV muhabiri Ferit Demir bir özel harekât polisinin tepmeli saldırısına uğradığını duyurdu:
“Enkazın başında kadın kardeşimizi kurtarmaya çalışan özel hareket polisi bana laf söyledi. 'Niye çekiyorsun sen' diye bağırdı. Sonra ben giderken TEM yeleği giymiş polis arkamdan bana tekme attı. Ben yere düştüm, pantolonum yırtıldı, bacağım kısmen yaralandı.”
Osmaniye’de iki haberci 32 gün mahpus
Osmaniye'de Mutlu Şehir Osmaniye sayfası yöneticisi Ali İmat ve kardeşi gazeteci İbrahim İmat, depremzedelere yardım için gelen çadırların bekletildiğine dair yaptıkları sosyal medya paylaşımları nedeniyle “dezenformasyon” iddiasıyla tutuklandı. Gazeteciler, 32 gün hapiste tutulduktan sonra tahliye edildi.
Ekipmanları tahrip edildi; şikâyetten 10 aydır haber yok
Yunanistanlı gazeteciler Kyriakos Finas, Victoras Antonopoulos ve Konstantinos Zilos’nun yayın ekipmanları, 16 Şubat 2023’te Antakya Narlıca’daki toplu gömü alanında drone’lu yayın yaptıkları gerekçesiyle tahrip edildi. RSF’nin edindiği bilgiye göre, ülkelerine dönen gazetecilerin, deprem bölgesinde engellenmeleri ve kamera ve ekipmanlarının Diyanet İşleri Başkanlığında görevli personelce parçalanmasıyla ilgili 17 Nisan 2023’te Hatay’da MLSA avukatları aracılığıyla yaptıkları suç duyurusunda bugüne kadar gelişme yaşanmadı.
Depremden sekiz ay sonra gözaltı
Gazeteci İlknur Bilir, deprem dönemi yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle 15 Eylül’de İstanbul Havalimanı’nda gözaltına alındı. Hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla açılan soruşturma kapsamında ifade veren Bilir, daha sonra serbest bırakıldı.
Dezenformasyon düzenlemesi haberciliği bastırmak için…
Hiçbir düzenleme, Ekim 2022'de yürürlüğe giren “dezenformasyon” maddesi kadar, gazeteciliği bastırma işlevi taşıdığını bu kadar kısa sürede ve o denli bariz şekilde göstermedi. Nitekim birçok gazeteci soruşturmalık ve kovuşturmalık olduysa da bu adli süreçlerin çoğunluğu takipsizlik (Canan Kaya, Mehmet Güleş, Medine Mamedoğlu, vs) veya beraatle (Hasan Sivri) sonuçlandı. Ne var ki bu düzenleme, güç şartlarda haber yetiştirme uğraşı veren geniş bir gazeteci çevresinde taciz etkisi yarattı.
Gazeteci Kepenek’e bir yıl sonra dava
Ancak bianet sitesi kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek gibi, depremin üzerinden bir yıl geçerken, yakın zamanda “dezenformasyon”dan hakkında dava açılan haberciler de yok değildi.
Kepenek, “Maraş Pazarcık’ta yardım çadırlarına jandarma el koymuş, ‘tüm yardımlar AFAD üzerinden yapılacak’ denmiş. Güncelleme: Alandaki birçok yardım çadırına el konuluyormuş” şeklinde paylaşım yaptığı için 23 Eylül’de İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi’ne hakim karşısına çıkacak.
Davalık olan gazeteci Bulut iltica etti
Gazeteci Fırat Bulut ise, 8 Şubat 2023 tarihli “Elbistan Cezaevi avlularından dumanlar yükseldiği ve koğuşların ateşe verildiği” paylaşımı nedeniyle 6 Şubat’ta “dezenformasyon” suçlamasıyla Elbistan 2 Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya devam edecek.
Gazeteci, 10 Mart’tan itibaren iki gün gözaltında tutulmuştu. Bulut’un savunmanlığını üstlenen İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) avukatı, mahkemeye üç yıla kadar hapsi istenen müvekkilinin Almanya’ya iltica ettiğini bildirdi; adresini bildirmek için de süre istedi.