HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Mezopotamya Ajansı'nın sorularını yanıtladı.
HDP'ye açılan kapatma davasının siyasi olduğunu söyleyen Pervin Buldan, “Hukuken reddedilmesi gereken bir iddianame. Bu iddianame karşısında elbette sessiz kalmayacağız. Her türlü savunmamızı hukuken ve siyaseten yapacağız” diye konuştu.
Kapatma kararı çıkarsa siyasete yansımasının ne olacağı sorulan Buldan, “HDP kapatılsa dahi bir alternatif mutlaka olacaktır. HDP olarak alternatiflerimizin olduğunu ifade edebilirim. B planımız, C planımız mutlaka var. Bir seçim döneminde halk çözümsüz kalmayacak” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır ziyareti ve açıklamalarını değerlendiren Buldan, “Yeni bir seçim yaklaşıyor. Bunu bir erken seçim sinyali olarak da alabiliriz aslında. İktidarlarını koruyabilmek için kimlere göz kırpacak? Kürtlere göz kırpacak. Kolay lokma olarak görüyor Kürtleri. Ama Kürtler öyle kolay bir lokma değil” dedi.
“Millet İttifakı’ndan size herhangi bir katılım çağrısı oldu mu?” sorusunu Buldan, “Ne onlardan böyle bir çağrı geldi, ne bizde böyle bir heves var. Buna ihtiyacımız da yok. Parlamento seçimlerinde yüzde 10 seçim barajı gibi bir sorunumuz yok” diye yanıtladı.
“Mevcut Cumhurbaşkanlığı yerine bu ülkeyi en demokratik şekilde kim yönetecekse, ama bunun içerisinde bizim de olacağımız, HDP’nin temsilcilerinin de olacağı yeni bir yönetime ihtiyaç var” diyen Buldan, “Hep söyledik, bu ülkeyi yönetmeye geliyoruz. Eğer bir güç birliği olacaksa tekrar, bunun içerisinde elbette HDP’nin, Kürtlerin de temsilcilerinin olacağı yeni bir şeye ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.
Buldan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
BU ÜLKEYİ YÖNETMEYE GELİYORUZ: Mevcut Cumhurbaşkanlığı yerine bu ülkeyi en demokratik şekilde kim yönetecekse, ama bunun içerisinde bizim de olacağımız, HDP’nin temsilcilerinin de olacağı yeni bir yönetime ihtiyaç var. Şimdi bir yandan destekleyip, bir yandan da bu ülke yönetiminde olmayacaksak o zaman halkımız bize; “Tamam biz oy veriyoruz, siz bu tarafa oy verin diyorsunuz ama sonuçta bir temsiliyet hakkını da istiyoruz” diyor. Halkımız böyle bir beklenti içerisinde. Başında hep söyledik, bu ülkeyi yönetmeye geliyoruz. Eğer bir güç birliği olacaksa tekrar, bunun içerisinde elbette HDP’nin, Kürtlerin de temsilcilerinin olacağı yeni bir şeye ihtiyaç var. Bunun için şuan biraz erken, daha tam taşlar yerine oturmadı, seçim tarihi belli olmadı.
KAPATMA DAVASI HDP'NİN ÇOK GÜNDEMİNDE OLMAYAN BİR KONU:Kapatma davası bugün Türkiye’nin ana gündemi olabilir. Ama HDP’nin çok gündeminde olmayan bir konu. HDP’nin kapatılmasını düşünmediğimiz için halkımızla bu sürece sahip çıkmanın yol ve yöntemi elbette ki buluşmalardır. HDP’nin kapatılmayacağı mesajını iktidara vermek, bizi yerellere, halkla buluşmalarına ve etkinliklere yöneltti. Böyle bir kararı o yüzden aldık. Bugün Antep’teyiz ama startı İzmir’den verdik. Deniz Poyraz, 17 Haziran’da İzmir’deki İl Örgütü binamızda katledilen bir arkadaşımız. Dolayısıyla o görüntüyü oradan vermek önemliydi. Ama bunu sadece HDP olarak yapmadık. İzmir’deki tüm demokrasi güçleriyle birlikte o görüntüyü verdik. Bu önemliydi.
HUKUKEN REDDEDİLMESİ GEREKEN BİR İDDİANAME: İlk gelen iddianameyle, ikinci iddianame arasında çok büyük bir fark yok. Sadece içerisinden yaşamını yitirmiş insanları çıkarmışlar. Çünkü onlara da siyasi yasak getirme talebi vardı. Birkaç kişiyi elemişler. Bu kez gönderilen iddianame de diğerinin tıpkısı. Dolayısıyla geçen sefer oy birliğiyle reddedilen iddianamenin, bu sefer aynı saiklerle yeniden hazırlanması ve oy birliğiyle kabul edilmesinin altındaki neden elbette siyasidir. İktidarın küçük ortağının (MHP) tasfiyesiyle, baskısıyla, ısrarıyla böylesi bir iddianamenin Saray’dan bir talimat gelmeden kabul edilmeyeceğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Çünkü hukuken reddedilmesi gereken bir iddianame.
BUNUN ÜSTESİNDEN SİYASİ HAMLELERLE GELEBİLİRİZ: Bu iddianame karşısında elbette sessiz kalmayacağız. Her türlü savunmamızı hukuken ve siyaseten yapacağız. Bunun hazırlıklarını başlattık, devam ediyor. Türkiye’deki önemli hukukçular, tecrübeli avukatlar var. Geçtiğimiz günlerde bir toplantı gerçekleştirdik, iddianamenin siyasi bir iddianame olduğuna kanaat getirdik. Bunun üstesinden ancak ve ancak siyasi hamlelerle gelebiliriz. Hukuken de yapılması gerekenler var elbette.
B PLANIMIZ, C PLANIMIZ MUTLAKA VAR: Türkiye’deki hiçbir karar, adaletin, hukukun, ülkedeki hakimlerin ve savcıların kendi iradeleriyle vermiş olduğu kararlar değil. Saray’dan talimatla kararlar çıkıyor ve bunlar uygulanıyor. Saray’dan, HDP için de böyle bir karar çıkarsa, kapatılır. Ancak biz HDP’yi kapısına kilit vurulacak bir parti olarak görmüyoruz. HDP bugün bu ülkede bir fikriyattır. Her yerde mayası tutmuş, insanların artık gönülden bağlı olduğu bir parti haline gelmiş. Şimdi bu kapatma halkı, kitlelerimizi ve seçmenlerimizi bir tedirginlik havasına sokabilir mi? Sokmamalı, sokmuyor da. Çünkü herkes şunun farkında; HDP kapatılsa dahi bir alternatif mutlaka olacaktır. HDP olarak alternatiflerimizin olduğunu ifade edebilirim. B planımız, C planımız mutlaka var. Bir seçim döneminde halk çözümsüz kalmayacak, halk alternatifsiz kalmayacak.
KÜRTLER KOLAY LOKMA DEĞİL: (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır ziyareti) Yeni bir seçim yaklaşıyor. Hep, erken seçim olur diyoruz. Onlar, hep 2023 diyorlar ama Türkiye’de hiçbir zaman seçimler zamanında olmamıştır. Bunu bir erken seçim sinyali olarak da alabiliriz aslında. İşte iktidarlarını koruyabilmek için kimlere göz kırpacak? Kürtlere göz kırpacak. Kolay lokma olarak görüyor Kürtleri. Ama tam tersi; Kürtler öyle kolay bir lokma değil. Çünkü Kürtler yüzyıllardır bu coğrafyada büyük bedeller ödediler. Çok büyük acılar çektiler. Bu bedellerin, bu acıların en büyüğünü iktidar partisi olan AKP’nin döneminde ve özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yaşadılar.
MUHALEFETİN HDP'YE YAKLAŞIMI SEÇİMLERDE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ:En son seçimlerde demokrasi güç birliği oluşturuldu. HDP olarak bazı yerlerde AKP’ye kaybettirmek adına demokratik güç birliklerini destekledik. Fakat muhalefetin şöyle bir sorunu var; HDP ile bir arada görünmekten çekinen, HDP ile bir arada fotoğraf vermekten kaçınan, HDP ile isminin geçmesine bile rıza göstermeyen bir muhalefet var. Bu muhalefet tarzı kazandırmaz. Millet İttifakı’na ve içerisindeki partilere bakıyoruz; CHP’nin dışında diğer partilerin hiçbiri HDP’nin oy oranına sahip değil. HDP eğer Millet İttifakı’na destek verirse, Millet İttifakı kazanır anlayışı üzerinden gidenler bile bunu söylüyor. Evet, bu doğrudur. Fakat muhalefetin bu cesaretsizliği ve HDP’ye yaklaşımı, onlara bu seçimlerde bir şey kazandırmaz.
SEÇİMDE HDP FARKLI BİR TAVIR TAKINIRSA BUNUN SORUMLUSU HDP OLMAYACAK: HDP’yi öcü gibi görmek, HDP’yi kötü bir partiymiş gibi lanse etmek, onunla aynı fotoğrafta olmamak için çırpınan, aynı kareye girmemek için çaba sarf eden partiler; eğer seçim döneminde HDP farklı bir tavır takınırsa -üçüncü yoldan bahsediyoruz- ve böyle bir yol izlemeye kalkarsa bunun sorumlusu HDP olmayacaktır. Bunun sorumlusu HDP ile yan yana görünmekten kaçınan, HDP ile birlikte fotoğraf vermekten kaçınan muhalefet partileri olacaktır. Son seçimlerden sonra halkımız ve seçmenimiz bize hep, “Evet, destekledik, demokrasi güç birliğine oy verdik. Ama onlar Kürtler acı çektiğinde, HDP bir operasyonla ya da bir gözaltı furyasıyla karşı karşıya kaldığında HDP’ye sahip çıkmıyorsa eğer, biz bundan sonraki süreçte muhalefetle bir araya gelmeyi tartışırız” dediler.
İLKELERİMİZİ DEKLARASYONLA AÇIKLAYACAĞIZ: Herkesin çok açık ve net olması lazım. Tabi ki bizim de ilkelerimiz var. Bu ilkelerimizi belki yakın bir zamanda bir deklarasyonla açıklayacağız. Şimdi bunun hazırlıklarını yapmaya başlayacağız. Deklarasyon hazırlayacağız ve ilkelerimizi ortaya koyacağız. Bu ülkede eğer demokrasi gelişecekse, Kürt sorununun çözümüyle başlanmalı. Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün mü? Elbette değil. Bu kadar insan tutukluyken, bu gasp ve zulüm varken, eziyet varken, devasa sorunlar varken, bütün bunları bir yana bırakıp, sadece seçimde bir araya gelmek ve sadece birilerinin kazanması için HDP’nin oylarına talip olmak olmaz. Kimse kusura bakmasın. HDP’nin mutlaka seçim açısından söyleyeceği sözleri olacaktır. Bu sözlerimizi, ilkelerimizi, yakın bir zamanda kamuoyuyla paylaşacağız. Elbette bunu muhalefet partilerine de duyurmak için bu süreci başlatacağız.
BİZİM MİLLET İTTİFAKI’NDAN DA BİR BEKLENTİMİZ YOK: (“Millet İttifakı’ndan size herhangi bir katılım çağrısı oldu mu?” sorusu üzerine) Şimdi biz Millet İttifakı’nın içerisinde değiliz. Açıkçası şimdiye kadar hiç olmadık. Ne onlardan böyle bir çağrı geldi, ne bizde böyle bir heves var. Böyle bir amacımız da yok, buna ihtiyacımız da yok. Bizim zaten parlamento seçimlerinde yüzde 10 seçim barajı gibi bir sorunumuz yok. Parlamentoya girebilmek için herhangi bir ittifakın içerisinde olmamıza gerek yok. Kendi gücümüzle, halkın desteği ve gücüyle seçimlerde gücümüz oranında parlamentoya giriyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de değiştirme ve dönüştürme gücüne sahiptir HDP. O yüzden bizim Millet İttifakı’ndan da bir beklentimiz yok.
BU ÜLKEYİ YÖNETMEYE GELİYORUZ: Mevcut Cumhurbaşkanlığı yerine bu ülkeyi en demokratik şekilde kim yönetecekse, ama bunun içerisinde bizim de olacağımız, HDP’nin temsilcilerinin de olacağı yeni bir yönetime ihtiyaç var. Şimdi bir yandan destekleyip, bir yandan da bu ülke yönetiminde olmayacaksak o zaman halkımız bize, “Tamam biz oy veriyoruz, siz bu tarafa oy verin diyorsunuz ama sonuçta bir temsiliyet hakkını da istiyoruz” diyor. Halkımız böyle bir beklenti içerisinde. Başında hep söyledik, bu ülkeyi yönetmeye geliyoruz. Eğer bir güç birliği olacaksa tekrar, bunun içerisinde elbette HDP’nin, Kürtlerin de temsilcilerinin olacağı yeni bir şeye ihtiyaç var. Bunun için şuan biraz erken, daha tam taşlar yerine oturmadı, seçim tarihi belli olmadı. Millet İttifakı’nın içerisinde kimler var, kimler olacak bundan sonra belli değil. Bütün bu tartışmalar için henüz erken ama HDP kendi ilkelerinden taviz vermeden ama bu ülkeyi de yönetmeye aday bir parti olarak, bu sürecin içerisinde yer almaya devam edecek. Ama bizim Millet İttifakı’ndan, özellikle herhangi bir çağrı ya da beklenti içerisinde olmadığımızı tekrardan ifade etmek isterim.