TBMM'de basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Türkiye bir göçmen kampı değildir” sözlerine “Uyan da balığa gidelim derler. Türkiye’ye 5 milyon geçici sığınmacı, düzensiz göçmen gelmeden önce bu kararlılıkta olaydınız” yanıtını verdi.
Afganlar mülteciler İngiliz basınında “İngiltere Savunma Bakanlığı kaynaklarına” dayandırılan ve Türkiye ile Pakistan'da iltica merkezleri kurulacağı iddialarına karşı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun muhalefete tepki göstermesini ise “Hiçbirimiz o tek adamın; teke tek yaptığı, Dışişleri’nden görevlileri almadığı toplantılarda, kendini kurtarmak için ne taviz verdiğini bilmiyoruz” sözleriyle değerlendirdi.
Özgür Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
VATANDAŞIN AKLIYLA ALAY EDEN, İNANILMAZ BİR YAKLAŞIM: Ülkemiz ciddi afetler yaşadı. İyi bir afet yönetimi olmazsa ortaya çıkan acılar büyür. Sel felaketi de afet yönetimimizin ne kadar kötü olduğunu bir kez daha gösterdi. Selin üzerinden 13 gün geçmesine rağmen hâlâ kaç kişinin hayatını kaybettiğini, kaç kişinin kayıp olduğunu bilmiyoruz. Yangında, belediyeleri sorumlu tutmuştu Recep Tayyip Erdoğan. Çünkü belediyelerin büyük çoğunluğu CHP’liydi. Bu kez AK Partili olunca, belediyelere bir sorumluluk yüklemedi. Bozkurt’ta Ölçer Apartmanı müteahhidinin tutuklanması, algı yaratma amaçlı olarak kullanılıyor. Diyor ki; “Belediyelerden ve ilgili kurumlardan almışım, apartmanı sonra yapmışım.” Bu beyan doğrudur yanlıştır, mahkeme bakacak; ama oturma izinleri verenlerin de dikkatli şekilde takip edilmesi gerekmektedir. DSİ’nin yaptığı uyarılara rağmen, o evlerin oraya yapılmasına kim müsaade etti, bu konuya dikkat çekmek gerekiyor. Bir de aklımızla alay etmek için atanmışlar var. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, insan aklıyla dalga geçti. “Dere yataklarına ev yapmaktan vazgeçmemiz gerekiyor” dedi. Vatandaş da buna “pes” diyor, “yuh” diyor. Vatandaşın aklıyla alay eden, inanılmaz bir yaklaşım.
ARADAKİ FARKI TAKİP EDECEĞİZ: Afetin olduğu günlerde IBAN atanlar var. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki ‘afetten etkilenen üç ile 73 milyon TL tutarında ödenek.’ Süleyman Soylu'nun açıklamasından anlıyoruz ki AFAD kampanyasında toplanan para 260 milyon. Bu aradaki farkı takip edeceğiz. 15 Temmuz için para toplandı, ailelere para dağıtılmadı. Bu parayı yollayan, o çaresiz insanlara katkı için yolluyor. Sen 260’ı topla 73’ü yolla olmaz. Bilsinler ki bir şey yapamasınlar. Bilsinler ki CHP’nin takibindedir.
HER ENKAZDAN ERDOĞAN VE HÜKÜMETİ SORUMLU: Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve AKP yönetimi artık afetleri önleyebilen bir pozisyon değil, enkaz kaldıranlarla övünen pozisyondadır. Fuat Oktay, hafta sonu dolaştı. Her cümlesinde, enkazın ne kadar hızlı kaldırıldığından bahsediyor. Her enkazdan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin sorumlu olduğunun altını çizeyim. Yeni enkazların olmamasından övünmeleri gerekiyor. Çoktan önlem almaları gerekiyor. Öyle kötücül akıl hâkim ki dillerine, ‘ev yapacağız merak etmeyin’, şu kadar parayı vatandaştan alacak.
BİZİ YENİDEN GERİLİMLER BEKLİYOR: Melih Bulu, ocak ayında atandı, altı ay sonra görevden alındı. O sırada akademisyen, öğrenci ve mezunlardan tepki yükseldi. Bir umut olarak değerlendirenler oldu. Uyarılarımızı yaptık ama iyimser olmadığımızı söyledik. Melih Bulu görevden alındıktan sonra öğrenciler, ‘biz akademisyen ve öğrenciler yeni rektör seçiminde etken olmak istiyoruz’ dedi, saray rejimi eliyle itti. Normalde Cem Say hocanın yapmış olduğu açıklamadan da okuyoruz; Cem Say mülakata çağrılmamıştır. Akademisyen ve öğrencilerin hiçbir itirazı dikkate almayan, akademiyle sözleşmelerin yenilemeyerek uzaklaştıran, yüzlerce öğrenciye soruşturma açan, okulu polise açan, akademisyenler üzerinden baskı kurmaya çalışan Mehmet Naci İnci atandı. Bizi yeniden gerilimler bekliyor. Bunun tek sorumlusu, ders almayan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİNE MÜDAHALE ETMEYİN: Üniversite ne kadar özerk ise başarı sıralaması da o kadar özerktir. Sayın Yekta Saraç, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atandı. Geçtiğimiz hafta övünerek, bir konuya dikkat çekti. Diyor ki ‘dünya üniversiteleri akademik sıralamasında ilk bin üniversitede 8 üniversite var, gurur duyuyoruz’ diyor. Binde 8. Bir önceki sene kaçtı hocam? Binde 11. Bu şöyle okunur. ‘Ne yapıyorsak yanlış yapıyoruz, ilk binde yer alan üç üniversitemiz kategori dışına çıktı’ derler. Artık üniversite özerkliğine müdahale etmeyin. Recep Tayyip Erdoğan üniversitelerden elini çek. Sen yandaşlaşmaya çalıştıkça, üniversitelerin başarısı düşüyor.
BİZ BİNLERCE GÖÇMEN KAMPIYIZ: Sayın Çelik, şu ifadeleri kullandı, ‘Türkiye’nin bir tane daha fazla mülteci alacak kapasitesi yoktur. Türkiye bir göçmen kampı değildir.’ ‘Uyan da balığa gidelim’ derler. Keşke bu sözleri, Türkiye’ye 5 milyon düzensiz göçmen gelmeden önce bu kararlılıkta olaydınız. Bir gerçek var; Ömer Çelik, günde iki değil ama ayda bir kere doğru söylüyor. Resmi rakamlara göre 5 milyon düzensiz göçmen, geçici sığınmacı. Hesabı eğer 500’lük göçmen kamplarından yaparsanız, Türkiye bir göçmen kampı değildir, Türkiye yüz, bin göçmen kampı da değildir, Türkiye on bin göçmen kampıdır. Vatandaş farkında da Ömer Çelik farkında değil. Biz bir göçmen kampı değil, binlerce göçmen kampıyız sayenizde. Biz göçmenlere karşı değiliz. Göçmen yaratan politikalara karşıyız. Sen Suriye’deki Esad’la, toprak bütünlüğüne müdahale ederek, onun içindeki devlet dışı unsurları güçlendirip, getirip eğitip donatıp savaşı yollayarak bu göçmen akımını başlatan sen değil misin? Güle oynaya Taliban’a yol açanlar, Afgan sorununa yol açanlardır.
BİZ NE OKUDUĞUMUZU BİLİYORUZ: Dün Ömer Çelik günündeydi. ‘itiraf.com.’ İyi ki Ömer Çelik var. ‘Türkiye’ye sormadan yapılan açıklamaların bizim gözümüzde yok hükmündedir.’ Yani Ömer Çelik’in ‘bize sormadan nasıl açıklama yaparsın dediği kişi, İngiliz Savunma Bakanı.’ Bilmeyen var mı? Şimdi, Fahrettin Altun ve AKP medyası, bir suçüstü durumdan sonra kendileri yalan atıp, başkalarını suçladılar. Eğer İngiliz Savunma Bakanı’nın açıklaması yoksa, Ömer Çelik niye bunu söylüyor? İngiltere Savunma Bakanı, İngiltere’deki saygın bir gazeteye, Mail On Sunday'a yazdığı makalede, ‘bu ülkeye getirmek zorunda olduğumuz Afgan’lar için bölgede, Afganistan için bir dizi merkez kuracağız’, Mail On Sunday gazetesinde, aynı gün yayınlanan analiz haberde İngiltere Savunma Bakanı, Pakistan ve Türkiye gibi ülkelerde merkez kurma hazırlığı yapıldığını bildiriyor. Elimizi vicdanımıza koyalım. Türkiye’ye uyarlayalım. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir mülakat veriyor ve yayınlandığı gün, o gazetenin iki yazarı yazıyor ve bakan da sesini çıkarmıyor. Aynı gün analiz haberde ‘bu ülkeler bu’ diyor ve bakan hala yalanlamıyorsa, gün gibi ortada değil mi? Savunma Bakanlığı, The Guardian da aynı haberi veriyorlar, bunu da yalanlamıyor. Bu haberlerden Dışişleri Bakanı’nın da söylediği, Fahrettin Altun’un yalana boğmaya çalıştığı konu: BBC bir haber yapmış. ‘Savunma Bakanı, Türkiye ve Pakistan’a bürolar kurulacağını söyledi.’ Çavuşoğlu ‘BBC özür diledi’ diyor. BBC doğrudan söylediği haberini geri çekti ama bakanın mülakatı ama Mail On Sunday’deki haber duruyor, BBC tırnak içini düzeltti. Kimse yalanlamıyor. Allah için Çavuşoğlu. Biz ne okuduğumuzu görüyoruz.
ERDOĞAN'IN TEKE TEK TOPLANTILAR NE TAVİZLER VERDİĞİNİ BİLMİYORUZ: Türkiye’ye 300 bin Afgan geldi mi? Cumhurbaşkanlığı’na göre 300 bin, bazı kaynaklara göre 1 milyona yakın. Geldi mi? Bu Afgan’lar niye geldi? Eğri oturup doğru konuşalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden görüşmesinden sonra, Amerikalılar Afganlılara 39 bin kişi ve ailesi için ‘Türkiye’den başvuru yapın, sizi alacağız’ dedikleri için bu kadar Afgan hücum ediyorlar. Umut kapısı Türkiye. İngiltere Savunma Bakanı’nın bu söylediği, Ömer Çelik’in itiraz ettiği iş, geleceğe dair değil, bugünkü fiiliyatı anlatan bir iş. Anlatabiliyor muyuz? Bunlar ‘Türkiye’ye gidin oradan başvurun’ dediler diye, Afgan’lar Türkiye’ye gelmeye çalışıyor. Siz İran sınırını vaktiyle kapamadınız diye; Türkiye, Amerika vizesi için umut kapısı diye. Böyle ümit için buraya mı gelir? Uçağın lastiğine tutunmuş adam, Türkiye’ye mi gelmeyecek. İşte geldiler. Buradaki mesele, bırak Çavuşoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu ‘özür dilesin’ demiş ya... Türkiye, bu işten bu haliyle kurtulursa Çavuşoğlu, Kılıçdaroğlu’na ağız dolusu teşekkür etsin. Hiçbiriniz o tek adamın, teke tek yaptığı, ‘monşerleri istemem’ deyip, Dışişleri’nden görevlileri almadığı toplantılarda, kendini kurtarmak için ne taviz verdiğini bilmiyorsunuz. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Biden’a, İngiltere’ye ne tavizler veriyor hiçbirimiz bilmiyoruz. Kükreyen Çavuşoğlu, muhatabına değil; Kılıçdaroğlu’na kükrüyor. İngiltere’de geri çekilen haber. BBC’nin ikincil elden yaptığı haberdir. Bakanın mülakatı, yazdığı yazı ve bunun hakkındaki analiz haber ve bunun yalanlanmamış olması hala ortada durmaktadır.
ÖMER ÇELİK’E ŞİLT VERECEĞİZ: Ömer Çelik CHP’ye laf edecek. Tarihe bakıyor. 1946’ya bakıyor Boraltan Köprüsü’nden başka bir şey yok. Ne temiz tarihimiz var. Ruhsar Pekcan’ımız yok, çok şükür. Süleyman Soylu’muz yok, Allah’a şükür. ‘Yolsuzlukla mücadele için kanun çıkaracağım’ deyince, kapı önüne koyulan başbakanımız yok. Partimizin bütün kurucuları, rüşvetten şikayet edip, başka partiye geçmiş eleştiriyor değil. Ne kadar temiz bir partiymişiz ki, Ömer Çelik bula bula Boraltan Köprüsü’nü bulmuş. Saray rejimi bir bitsin, Ömer Çelik’e katkısı için şilt vermek isterim. Çağırınca da gelir bunlar. Vereceğiz o şilti Ömer Çelik, Allah senden razı olsun.