Onur Yaser Can için yürütülen mücadelenin 12. yılında, dördü polis beş kişi hakkında açılan davanın beşinci ve karar duruşması Çağlayan’daki İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma daha büyük olan 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin salonuna alındı. Duruşmada, savcının 7 Nisan'da verdiği esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma ve beyanları alındı.
Savcı sanık polisler Hakan Aydın, Muhammet Olgun, Onur Ülker ve Yunus Başar'ın "resmi belgede sahtecilik" ve "resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek" suçlarından cezalandırılmasını talep etmişti. Bilirkişi Zafer Gökdemir'in ise beraatına karar verilmesini istemişti.
Mahkeme ilk olarak katılanlara söz verdi. Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Can söz aldı. Yargılamada işkence ve intihara sürükleme suçlarını açık bir şekilde ortaya koydukları delillerle mahkemenin görmezden gelemeyecek şekilde somutlaştırıldığını söyleyen Ezgi Can, şöyle dedi:
“İndirime gitmemenizi istiyorum”
"Polislerin kendi çıkarları doğrultusunda işledikleri bu suçlar nedeniyle önce abimi ardından anne ve babamı kaybettim. Evrakta sahtecilik ve resmi belgeyi bozma suçlamalarında vereceğiniz kararda bunları göze almanızı, en üst sınırdan ceza vermenizi istiyorum. Sanıkların yargılamayı ciddiye almadığı ve yalan beyan vererek adaleti yanılttıklarını siz de gördünüz. İndirime gitmemenizi istiyorum. İnsan hakları onuru için bunu talep ediyorum. İşkence ve intihara sürükleme konusunda da suç duyurusunda bulunmanızı talep ediyorum. Adalet ancak böyle yerini bulacaktır."
"Üst sınırdan hüküm kurulmalı"
Ezgi Can'dan sonra söz alan avukatları Ümit Erdem ise, "Sanıklar lehlerine olan detayları hatırlayıp aleyhlerine olan konuları hatırlamıyorlar" dedi. "Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma”, “resmi belgede sahtecilik”, “resmi belgeyi bozma, yok etme” suçlarının işkence suçunun devamı ve intihara sürükleme suçunun da öncülü niteliğinde olduğunu belirten Erdem, mahkemenin üst sınırdan hüküm kurmasını ve indirim yapmamasını istedi.
“Mahkeme, işkence ve kötü muameleden suç duyurusunda bulunmalı”
Avukat Tuğçe Duygu Köksal ise dosyanın geçtiği aşamaları anlatarak, "Mahkemenin işkence ve kötü muameleden suç duyurusunda bulunması gerekmektedir" dedi.
"Soru sorularak, ağzımız aranılarak bir şey bulabilir miyiz ümidiyle sorular soruldu”
Ardından mahkeme, iddia makamına söz verdi. İddia makamının esas hakkındaki mütalaasını tekrarlaması üzerine sanıklar savunma yapmaya başladı.
İlk olarak söz alan Hakan Aydın, "Soruşturmanın açılış sebebi evrakta sahtecilik ve tahribattı ama davanın başından beri işkence ve kötü muamele konuşuyoruz" dedi. İşkence ve kötü muameleye ilgili yargılamanın da daha önce yapıldığını kaydeden Aydın, "Soru sorularak, ağzımız aranılarak bir şey bulabilir miyiz ümidiyle sorular soruldu. Yargılamanın çerçevesindeki sorulara cevap verdim" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı: Duruşma salonundan atmak zorunda bırakmayın beni
Aydın, daha sonra bürodaki işleyişi ve Onur Yaser Can'ın gözaltına alınmasına giden süreci anlattı. Bu sırada Ezgi Can, "Açık açık yalan söylüyor" diyerek araya girdi. Mahkeme Başkanı, Can'ı uyararak, "Duruşma salonundan atmak zorunda bırakmayın beni" ifadesini kullandı.
Savunmasına devam eden Aydın, FETÖ'den yargılandığı davalara değindi. Yaşadığı travmalardan bahsetti. Mahkeme Başkanı, bu kez, "Bunun dosyayla ne alakası var?" diyerek Aydın'ı uyardı.
Sanıkların savunmalarının ardından Ezgi Can, yeniden söz istedi. Ancak mahkeme, usulü gerekçe göstererek Can'a söz vermedi. Can, bunun üzerine, "Hâlâ adaleti şaşırtmaya çalışıyorlar" diye tepki gösterdi.
Saat 10.30'da başlayan duruşmada, dört polis, "Kamu görevlisinin resmi belgeyi yok etmesi ve bozması" suçundan 6'şar yıl hapis hapis cezasına çarptırıldı. Bilirkişi olan sanık Zafer K'nın ise beraatine karar verildi.