Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis Genel Kurulu’nda bütçe üzerine konuştu.
Oluç, bütçe görüşmeleri boyunca 2021 bütçesinin halkın değil sarayın bütçesi olduğunu dile getirdiklerini belirterek, “Sadece biz değil, tüm emek ve demokrasi güçleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, herkes anlattı, ama siz bu sesleri duymak istemediniz. Topluma sırtınızı döndünüz. Esnaf kepenk kapattı. Yurttaşlar kiralarını ve kredi borçlarını ödeyemedi, anlamak istemediniz. Gençler, kadınlar, işçiler, emekliler, çiftçiler, sağlık emekçileri sorunlarını anlattı, duymak istemediniz” dedi.
‘BÜTÇEYİ MECLİSTEN SARAYA KAÇIRDINIZ’
Oluç, iktidarın toplumu kutuplaştırmaya devam ettiğini sözlerine ekledi. Hak ihlalleri, işsizlik, pandemi gibi birçok konuda soru sorduklarını ancak sorulara yanıt alamadığını belirten Oluç, “Ama kısacası iktidarın verdiği cevaplar bizi şaşırtmadı. Çünkü iktidarın ne bu sorulara cevabı, ne de bu sorunları çözmeye gücü var. Çünkü iktidar ittifakı çöküşte, irtifa kaybediyor. Baskıya, zora dayanan, şeffaf olmayan iktidarlar çöker, siz de bunu yaşamanın paniği içindesiniz. Demokrasilerde kabul edilmesi mümkün olmayan bir yönetim biçimi ve anlayışı ile karşı karşıyayız. Meclis’in ve müzakereci demokrasi anlayışının devre dışı bırakıldığı ve yetkinin tek kişinin elinde toplandığı, otoriter bir rejim inşa ettiniz. Siyaseti, toplumsal sorunları, bütçeyi Meclisten Saray’a kaçırdınız” diye belirtti.
‘KÜRT HALKININ İRADESİNE DARBE YAPTINIZ’
Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasayı, kanunları yok sayarak, cezasızlık uygulamaları ile bağımlı ve taraflı, yürütmenin hakimiyeti altında bir yargı yarattınız. Denge denetim mekanizmalarını felç ettiniz. Kuvvetler ayrılığını tek kişide birleştirdiniz. Demokrasi kırıntılarını yok ettiniz. Meşru seçimleri yok sayarak, seçim ve sandık hukukunu çiğneyerek Kürt halkının iradesine darbe yaptınız. Atadığınız kayyımlarla yerel yönetimleri ve yerel demokrasiyi ortadan kaldırıp milyonların iradesini gasp ettiniz, katılımcı demokrasiyi ise yok ettiniz. Medya başta olmak üzere toplumsal ve siyasal muhalefetin özgürlüklerini kısıtladınız.”
‘SOYLU PARALEL TEK ADAM OLMAK İSTİYOR’
Bakanların Meclis’teki tutumuna da değinen Oluç, “Gelip meclisi azarlayıp, şov yapıp gidenler, yeni vesayetin sahipleridir. Eski vesayeti sona erdirenler yeni vesayeti oluşturmuşlardır. Bir İçişleri Bakanınız var. Paralel tek adam olabilmek için çırpınıyor. Bakanlığında kendine özerk paralel bir yapı kurmuş, o yapının tek adamı benim diyor. İç güvenlikten sorumlu bu bakan herkesi tehdit ediyor. İçişleriniz içeriyi, Dışişleriniz dışarıyı karıştırıyor. İç ve dış politikanız, barış ve müzakereye dayanmıyor. Kriz, kışkırtma ve arabozuculuğa dayanıyor. Bu iktidarın son yıllardaki ağırlıklı yatırımı silah sanayisine dönüktür. Sağlık, eğitim sistemi, ARGE değil silah sistemi iktidarın öncelikli hedefidir. Niye? Ortada bir dış tehdit yok. Tam tersine siz komşularımızla kavgalı hale geldiniz. Bu kadar güvenlikçi politikanın ağırlık kazanmasının nedeni içerisidir. Çünkü kendi halkını iç güvenlik sorunu olarak gören bir iktidarla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
‘HALKIN ÖNÜNE YALAN SOFRA KOYDUNUZ’
İktidarın bütçeyle halkın önüne yalan bir sofra kurduğunu dile getiren Oluç, “Bu sofrada partimize bırakılan tek şey ise baskı ve yok etme politikasıdır. Sadece 27. Dönem boyunca milletvekillerimiz hakkında 914 fezleke hazırlattınız. Binlerce üye, yönetici ve seçmenimizi gözaltına aldınız, yüzlecesini tutukladınız. Bizleri meclis kürsülerinde, sokakta, basında, medyada susturmaya çalışırken parti binalarımıza dinleme böcekleri koydunuz. Demokratik siyaseti elinizdeki yargı yoluyla tasfiye etmeye çalıştınız. İşte iktidarın hakikati budur” dedi.
‘KÜRT SORUNU YOK DEMEKLE OLMUYOR’
Türkiye’nin uzun süredir çoklu bir kriz içinde olduğunu belirten Oluç, devamla “Türkiye’nin en temel krizi, Cumhuriyet'in demokratikleşememiş olmasıdır. Tekçi, ayrımcı, dışlayıcı, asimilasyoncu, inkarcı ve cinsiyetçi politikalar bir asra yaklaşan zaman dilimi içinde dönüşmemiştir. Meclis yüzüncü yılını geride bırakıyor. Kürt sorunu da yüzüncü yılını geride bırakıyor. Cumhuriyet demokratikleşmediği için Kürt sorunu çözülemiyor. Kürt sorunu çözülmediği için demokrasi sorunları da çözülemiyor, Cumhuriyet demokratikleşemiyor. Devlet ve iktidar aklı sürekli olarak Kürt sorununu güvenlik politikalarıyla ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kürt sorunu artık yok demekle olmuyor. Çünkü var. Kürt sorununun var olması devlet ve iktidar sistemini hukuksuzluğa ve demokrasi eksikliğine itiyor. Var olup da reddettiğiniz bu sorun, sizin çözülüşünüzde karşınıza çıkmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
Kürtlerin temsil hakkının kayyımla elinden alınarak iradesinin gasp edildiğini dile getiren Oluç, “Baskı ve şiddet, savaş politikaları, insan hakları ihlalleri, emek sömürüsü, gelir adaletsizliği, bölgesel eşitsizlik, ekolojik yıkım ve cinsiyet ayrımcılığı inşa edilen yeni rejimin olağanı haline gelmiştir. Cezaevleri muhaliflerin rehine merkezlerine dönüşmüştür. Cezaevlerinde son yıllarda ciddi hak ihlalleri ve kötü muamele yaşanmaktadır. İmralı’da hukuksuz ve uluslararası imzalanmış anlaşmalara aykırı bir biçimde sürdürülen tecrit CPT ve Avrupa Konseyi metinlerinde açıkça değiştirilmesi gereken durum olarak ilan edilmiştir. Bu mutlak tecrit sistemi bir an evvel sonlandırılmalıdır. İktidarın İmralı’daki bu yönetim rejimi Türkiye’de adaletsizliği derinleştirmektedir” diye belirtti.
DEMOKRATİK CUMHURİYET VURGUSU
İktidar içi kavganın faturasının halka çıkarıldığını belirten Oluç, “Bu iktidarın, yenileşme ve demokratikleşme adına bu ülkeye faydası olacak bir adım atma kabiliyeti kalmamıştır.Bu tablodan çıkışın yolu bir demokratik cumhuriyet inşa etmekle mümkün. Bunun için toplumsal ihtiyaçları temel alan, tüm kimlik, dil, kültür ve inançların varlığını kabul ederek güvence altına alan; sosyal, ekolojik, çoğulcu, eşitlikçi, kadın özgürlükçü, demokratik bir Anayasa ihtiyaçtır. Toplumsal barış olmadan bunların hiçbirinin olmayacağını bilecek kadar çok acı yaşadık. Bir kez daha vurgulayalım ki, çoğulcu, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa ülkedeki kilitlenmeyi açacak en önemli anahtardır. Önümüzdeki yıl, 2021 yılı 1921 Anayasası’nın yüzüncü yılıdır. 21 Anayasasının yüzüncü yılında yeni bir anayasayla, yeni bir toplumsal sözleşmeyle bu ülkeyi tüm krizlerden çıkarmayı tartışmalıyız” şeklinde konuştu.
‘HDP DEMOKRATİK YÖNETİMİN ORTAĞI OLACAK’
Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizler yolculuğumuza 'barış' şiarıyla başladık, yıllar geçti, mevsimler değişti ama bizim şiarımız değişmedi. Bu otoriter sistem mutlaka değişecektir. Toplumsal öfke ve itirazlar büyümektedir. Bunu iktidarın kendisi de her gün tespit etmektedir. Kürt sorununda üniter yapı içerisinde demokratik adil, barışçıl bir çözümden yanayız. HDP sadece bir siyasi parti değildir. Tüm kimlikleri, inançları, dilleri, kültürleri renkleri biraraya getiren ve ülkeyi en doğudan en batıya varıncaya kadar birleştiren bir demokrasi hareketidir.HDP ezberleri bozuyor, statükoyu bozuyor, yalanların karşısında hakikati ortaya koyuyor. Bütün gücünüzle yok etmeye, siyaset dışına itmeye, itibarsızlaştırmaya çalıştığınız HDP günü gelecek bu ülkede demokratik yönetimin bir ortağı olacak.”