14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için geri sayım başladı, seçime iki aydan az bir süre kaldı. Siyasi partilerde aday adaylığı başvurusu devam ederken, Seçimlerde kritik bir öneme sahip olan Kürt seçmenin tercihi en çok tartışılan konulardan biri.
Millet İttifakı adayı olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aday olarak açıklanmasının ardından mecliste HDP Eş Genel Başkanları ile bir araya geldi. Daha önce Cumhurbaşkanı adayı çıkaracağını açıklayan HDP’nin bileşeni olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, Çarşamba günü yaptığı açıklamada cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacaklarını duyurdu. Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın aday çıkarmamasının Kürt seçmene etkisi, HDP tabanının Kılıçdaroğlu adaylığına nasıl baktığı ve seçmen eğilimini Artı Gerçek’e değerlendirdi.
KÜRT SEÇMEN KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIĞINA NEGATİF BAKMIYOR
Emek ve Özgürlük İttifakı aday çıkarmama yönünde bir açıklama yaptı ancak doğrudan “Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz” de demedi. Kılıçdaroğlu’nun isminin zikredilmemesi ile ilgili Yüksel Genç, “O açıklamanın Kılıçdaroğlu'na açık destek olduğunu, radikal uçların polemiklerine olanak vermemek anlamına geldiğini söylemek mümkün. Ayrıca ve Emek Özgürlük İttifakı direk aday ismi telaffuz etmeyerek farklı seçmen grupları için ortak adayın ikna edici, interaktif politikalar üretmesine dair de anlamlı bir zemin sundu” tespitinde bulundu.
HDP tabanı ve genelde Kürt seçmenin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına negatif bakmadığı dile getiriliyordu. Saha araştırmalarında HDP seçmenin azımsanmayacak bir kesiminin ortak adayın Kılıçdaroğlu olması halinde oy verebileceğini söylediğini aktaran Genç, “Bizim son yaptığımız araştırmalarda HDP tabanının yüzde 70’nine tekabül ediyordu. Bu yüzde 70’e tekabül etse de esas olarak Kürt seçmenin Millet İttifakı nezdinde ortak aday yöneliminde üç farklı yaklaşım öne çıkıyordu” dedi.
KÜRT SEÇMENİN ÜÇ EĞİLİMİ
Kürt seçmende üç eğilimin öne çıktığına işaret eden Genç, bir grubun Erdoğan karşıtlığı üzerinden “kim aday olursa olsun ona oy veririm” dediğini söyledi. Bir diğer grubun ise Kürt meselesinde Millet İttifakı'nın bir şey söylemesi gerektiğini dile getirdiğini hatırlatan Genç, Kürt seçmenin eğilimleri ile ilgili şu tespitlerde bulundu:
“Bu Kürt seçmen grubu ‘Millet İttifakına oy veririm ama bu aday Kürt meselesine, benim taleplerime, benim oy verdiğim partiyi görür ve benim katılımımı kendileriyle eşit kılabilirse, yeni Türkiye’nin kuruluş sürecine dahil olabilirsem, Kürt meselesinin çözümünde inanılır, güvenilir teminatlarla çıkarsa’ destek veririm diyor. Burada iki kıstas öne çıkıyordu. Birisi oy verdiği siyasetlerle Millet İttifakı ilişkisinin güçlenmesi ve eşitlenmesi, ikincisi ise taleplerinin bu aday ve ittifak tarafından görülerek bunun gereği olan vaatlerin ve teminatların korunmasıdır. Bu grupta ağırlıklı olarak Kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda bu söyleme rastlıyorduk. ‘Oy vermesine verelim de, AKP iktidarından farklı olduğunu bize göstersin. Kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda farkı ne olacak, çözüme yaklaşımı, tutumu ne olacak? Biz bunlara ilgili somut hiçbir şey duymuyoruz. Bunu duyduğumuzda oyumuzu vereceğiz’ diyen bir kesim vardı”
PROTESTOCU SEÇMEN
Kürt seçmen arasında üçüncü grubun protestocu seçmen kitlesi olduğuna da işaret eden Genç, özelikle İYİ Parti'nin tutumunun etkisine dikkat çekti:
“Protestocu diyebileceğimiz bu kesim HDP seçmeni içerisinde de var. Bu seçmen grubu özellikle Millet İttifakı içerisinde İYİ Parti kanadından gelen açıklama ve söylemlerden ciddi anlamda rahatsız olanlardır. AKP iktidarına ciddi bir karşıtlık duymakla birlikte İYİ Parti öncelikli ya da renkli bir Millet İttifakı’nı ondan farklı bulmayarak, ‘Birbirinden farkı yok. Partim aday çıkarırsa adayıma oy vereceğim. Partim aday çıkarmazsa Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili zarfı doldurmayacağım’ diyor. Bu protestocu grup yüzde 15-16’lara tekabül ediyordu”
HDP’NİN İSİM ZİKRETMEMESİ NE ANLAMA GELİYOR?
HDP’nin aday çıkarmaması HDP’nin bazı seçmenlerinin talepleriyle uyumlu olduğu ifadelerini kullanan Genç, HDP seçmeninin yüzde 70’lere yakınının HDP’nin işaret edeceği ortak bir cumhurbaşkanı adayına oy verdiğini söylediğini aktardı. HDP seçmeninin işaretin Millet İttifakı lehine olduğunu anladığına işaret eden Genç, isim zikredilmemesinin HDP’nin kendi tabanındaki tüm grupları gözeterek yapmış olabileceğini söyledi:
“Çünkü HDP kendi seçmen tabanının sürece ikna olması gerektiğine muhtemelen inanıyor” diyen Genç, şunları söyledi: “HDP’nin politik bir seçmen grubu var. Bu seçmen grubunun ikna edilmesi ve gönül rahatlığıyla Millet İttifakı ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verebilmesi için aslında Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın ikna edici politika üretme alanını da açmış oluyor. Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu bunu böyle değerlendirir mi, henüz bilmiyoruz.”
SEÇMENDE “HDP İLK TURDA KENDİ ADAYI İLE GİRSİN” EĞİLİMİ VARDI
HDP'nin daha önce aday çıkarma kararı birçok kesim tarafından iyi bir hamle olarak değerlendirildi. Ancak aday çıkarmama kararının açıklamasını erken bulan, seçimin anahtarını muhalefet cephesine teslim erkenden teslim ettiğine yönelik eleştiriler de var. Yüksel Genç, bu kitlenin tutumunu şöyle özetledi:
“HDP başından itibaren Millet İttifakı ortak adayı ile ilgili uzlaşı bulabiliriz, ilkelerde anlaşabilirsek destekleriz dedi. Tabanını uzun süredir aslında bu fikre dönük şekillendirme çabası içerisinde olduğu için biraz alında bu noktaya kendisi geldi. HDP seçmeni arasında aslında 2-3 ay önce bu fikir çok yoğundu. ‘HDP kendi adayını çıkarmalı. İkinci tura kadar kendi güçlü adayında ısrar etmeli. Hem Millet İttifakı, hem de Cumhur İttifakı içerisinde Kürt meselesiyle arasında kategorik ayırımlar koyan, ötekileştiren anlayışın kendisi somut teminatlar vermeye mecbur kalacaktır birinden biri. Çünkü seçimi kazanmak durumundalar Kürt oylarıyla. Dolayısıyla o vakit geri çekilmek daha mantıklı olabilirdi’ diyen ciddi bir kesim var. HDP’nin uzun süredir yürüttüğü politika ortak adayın desteklenmesine dönük gösterdiği daha yumuşak geçişler bu konudaki ısrarı zayıflatmış görünüyor. Dediğiniz gibi bunu düşünen bir kesim var tabi ki”
KÜRT SEÇMEN TEDİRGİN
HDP ile ilk görüşmelerin gerçekleşmesine rağmen İYİ Parti kanadından farklı açıklamalar geliyor. Bunlardan biri İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun açıklamaları. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ağıralioğlu’nun açıklamalarının HDP seçmeni açısından irite edici olduğuna işaret eden Genç, İYİ Parti tutumunun bir masa tutumu haline gelmesi durumunun Kılıçdaroğlu’na oy vermeyi pozitif olarak düşünen çok büyük bir kesimi tedirgin edeceğini söyledi. Bu yaklaşımın “Kılıçdarolu’na oy veririm” diyen yüzde 70’in bir kısmında erimelere neden olacağı tespitinde bulunan Genç, “Özetle şunu söyleyeyim. HDP seçmenin çok büyük bir kısmı Erdoğan karşısındaki Kılıçdaroğlu’na oy vermeye pozitif bir yerde duruyor. Psikolojik üstünlük açısından Kılıçdaroğlu bu anlamda en güçlü olduğu seçmen grubuyla karşı karşıya HDP seçmeni açısından. Ama bu seçmen grubu hala tedirginlikleri süren, hala ikna edilmeyi bekleyen, dikkate alındığını gösteren işaretlere ihtiyaç duyuyor. Süreci kim ne kadar iyi yönetirse bu seçmen grubu o yoğunlukta oyunun rengini belli edecektir” diye konuştu.
'HDP’NİN BLOK OYUNA İHTİYAÇ VAR'
Sürecin Millet İttifakı ve Kılıçdarığlu’na bağlı gelişeceğini ifade eden Genç, şu tespitlerde bulundu:
“HDP seçmeninin Kılıçdaroğlu’na, yada Millet İttifakı adayına oy verme isteği hani böyle koşulsuz bir hal içermiyor nihayetinde. Yaklaşık yüzde 75’i kötü bir işleyiş olması durumunda oy verme konusunda daha dağınık durabilir. Ancak Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanabilmesi için HDP oylarının blok haline ihtiyacı var. Bu konuda yürütülecek politikalar, dikkate almalar bu blok oyların gelmesini kolaylaştırabilir. Önemli olan ne yapacaklarıdır. Bölünmüş bir HDP taban oyu Millet İttifakı ortak adayına kısmen yarayabilir. Ama bir bütün gelse risk bertaraf edilmiş olur. Eğer süreç doğru yönetilirse, bu bir haftadır gördüğümüz hava sürdürülürse, Ağıralioğlu’nun açıklamalarını tenzih ederek söylüyorum, süreç iyi yönetilirse şimdiden Millet İttifakı adayının sandık güvenliği de sağlanırsa kazanma olasılığı oldukça yüksek”
KÜRT SEÇMENİN TALEPLERİ
Kılıçdaroğlu en son mecliste HDP ile bir araya geldi. Anadil ile ilgili bir takım açıklamalar yaptı. Kürt seçmenin ikna edilmesi için ne tür mesajlar verilmeli? Neler yapılmalı” sorusuna Genç, sadece bu açıklamaların Kürt seçmeni ikna etmeye yetmeyeceğine işaret etti. Anadille ilgili söylemin sadece ikincil ve üçüncül dillerle eşitlenmesi üzerine kurulduğunu hatırlatan Genç, Kürt seçmenin taleplerini sıraladı:
"Kürt seçmenin çok önemli bir kısmı Kürtçenin Türkiye’de resmi anadillerden biri olmasına dair talepleri var. AKP iktidarı döneminde belli bir zamanda Kürtçe yayın yapan bir TV’nin açılmış olması, Kürtçenin seçmeli ders, okullarda kursların oluşmuş olmasının çok ötesinde vaatlerde bulunması gerekiyor. Anadille ilgili kurulan çerçeve Kürtleri tatmin edecek bir çerçeve değil. Bunu söylemem lazım. Kürt sorunun çözümünün meclis olduğunun, adres bildiriminin olduğu konuşmalar ise bir buçuk yıl önce zaten söylenmişti. Kürt seçmen bu fikri, Kürt sorunun çözüm adresinin meclis olması fikrini elbette satın alıyor. Çünkü devlet kanadı içerisindeki muhatapsızlık gereği inisiyatif problemlerini, süreci bozabilecek bazı unsurların meclis üzerindeki otoriteyle bertaraf edileceğini düşünüyor."
'KÜRTLER SORUNUN NASIL ÇÖZÜLECEĞİNİ GÖRMEK İSTİYOR'
"Önceki süreçlerden de yola çıkarak. Bunu önemsiyor ama oldukça yuvarlak. Mesele şu. Kürtler, Kürt meselesi o mecliste nasıl çözülecek? Nasıl mekanizmalar kurulacak? Tüm muhataplar görülebilecek mi? Kürt meselesine dahil olmuş aktörlerle bağlar nasıl gelişecek? Her şeyden önemlisi Kürt sorunundan ne anlayacağı, mecliste neyi çözecek? Bu yetmeyecektir. Sadece bütün kimliklere kör bit eşitlik anlayışının yasalara, Anayasa’ya oturtulma meselesi yetmeyecektir. Şu andaki otoriter iklim açısından belki kimliklere kör bir eşitlik anlayışı çok cazip gelebilir ama bir süre sonra zaten bu durumun kendisi aslında sorunun çözümü değil, sorunun çözümüne dair belli atmosferin oluşmasına en fazla katkısı olabilir. Kürtlerin öteden beri hem yerel demokrasi, yerel demokrasilerin güçlendirilmesi, merkezi otoritenin zayıflaması ve yerelden katılarak yeni bir demokrasi algısının kurulmasının Kürt meselesini çözebileceğine dair çok güçlü bir kanaat var. Meclis doğru adres olsa bile o mecliste kimin kimlerle nasıl çözeceğini görmek istiyor. AKP iktidarının 2013-15 tarihlerinde geliştirdiği sürecin altında bir süreç, yeni kurulacak hükümetin yeni bir Türkiye, demokratik bir Türkiye kurabilme olasılığını zayıflatır.”