CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde, internet gazetesi T24'ün canlı yayınına katılarak gazeteci Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı.
Partisine karşı yapılan eleştirilerin, açılan tazminat davalarının yanı sıra suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı'dan tehditler geldiğinin belirtilmesi ve "Bunun ardı arkası kesilmiyor. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, eğitim, dış politika, ekonomi, toplumsal barış alanlarında çok sorunlu bir süreç yaşandığını, her alanda giderek derinleşen sorunlar bulunduğunu söyledi.
'Tahammül edemedikleri için baskı kuruyorlar, tehdit ediyorlar'
Ülkenin bu sorunlardan nasıl kurtulacağını defalarca söylediklerini, öneriler getirdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, ancak bunların görmezden gelindiğini ifade etti. Bunun üzerine eleştirileri dile getirdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eleştiriye tahammül edemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Eleştirdiğimiz için tehditler geliyor, 'dokunulmazlıklarını kaldıracağız' diyorlar, 'Kılıçdaroğlu'nun söylediği her şey yalan yalan yalan...' Hangisi yalan? Mesela ben, 'Tank Palet Farikasını bir kuruş alamadan bedavaya Katar ordusuna verdiniz' dedim. Çıkıp desinler ki, 'Bedava değil, ihale yaptık, şu ülkeler girdi, şu kazandı, şu kadar ihale bedeliyle bunu verdik.' Var mı, yok öyle bir şey. O zaman neresi yanlış bunun. Tahammül edemedikleri için baskı kuruyorlar, tehdit ediyorlar. Bir siyasi iktidar bu pozisyona düşmüşse artık o ülkeyi yönetemez. Eleştiriye tahammülü kalmamışsa, artık o ülkeyi yönetemez."
'Ciddi bir tehdit var, bu bizi korkutmaz'
Kılıçdaroğlu, 'ölüm tehditleri geldiğinin, bazı gazetelerde köşe yazarlarının kendisiyle ilgili ölüm senaryolarına yer verdiğinin' hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
"Telefonlarımın dinlendiğini, takip edildiğimi gayet iyi biliyorum. Korumalar var. Ama ciddi bir tehdit var. Bu bizi korkutmaz. CHP'de bir tane Kemal Kılıçdaroğlu yok ki, binlerce, on binlerce Kemal Kılıçdaroğlu var. Aynı şekilde genel başkanlık yapacak, bizim söylediklerimizi tekrarlayacak, Türkiye'nin bağımsızlığı, özgürlüğü için mücadele edecek, on binlerce kişi var bu ülkede. Onlar çok dar düşünüyorlar, sanıyorlar ki bir kişiyi ortadan kaldırdıklarında sorunlar çözülür. Çözülmez, tam tersine Türkiye kaos sürecine girer. Biz her şeye rağmen bildiğimiz, inandığımız yoldan kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Eğer verdiğiniz mücadelede ülkenin çıkarı varsa kişilerin hayatı çok önemli değildir, bizim hayatımız çok önemli değildir. Önemli olan bu ülkede herkesin huzur içinde yaşaması, demokrasi için mücadele etmesidir."
'En büyük intihalcilerden birisidir İrfan Fidan'
Kılıçdaroğlu, "Avrupa Konseyi, Demirtaş ve Kavala ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına uymadığı için Türkiye'yi bir kez daha uyardı. Ama bir taraftan da hukuk reformu yapılacağı söyleniyor. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine, AİHM'in kararına uyulmazsa yargıya güvenin kalmayacağını savundu.
Türkiye'de bırakın AİHM kararını, Anayasa Mahkemesi kararının bile en alttaki mahkemece uygulamadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bu, 'Ben gücümü hukuktan değil, saraydan alıyorum, ben gücümü ileride beni terfi ettirecek kişiden alıyorum.' demek. Ne oluyor, sonra Yargıtay üyesi oluyor.Bakın şimdi de birisi gelecek İrfan Fidan, Anayasa Mahkemesi üyesi olacak. En büyük intihalcilerden birisidir İrfan Fidan. İddianamesini motomot bir bilim insanının kitabından aynen almış, altına dipnot bile yazmıyor veya izin alır... Siz bunu ne yaptınız? Yargıtay üyesi yaptınız. İntihal suç. Kimin için suç, arkasında güçlü bir siyasi otorite yoksa onun için suç, gücünü siyasi otoriteden alıyorsa onun için suç kavramı diye bir kavram yok. O siyasi otoriteye uyduğu sürece sürekli terfi eder ve yükselir. Avrupa bunu görüyor. AİHM kararına uymuyorsanız bunun bir yaptırımı vardır."
Avrupa'daki belli kurumların aldığı kararların eleştirilebileceğini, aslında o kararlara yol açan uygulamaları kimin yaptığının önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de adalet gerçekten yok" ifadesini kullandı.
'Şu anda Yargıtay'da vicdan sahibi hakimlerin büyük kısmı rahatsız'
Kılıçdaroğlu, Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcıları'nın Yargıtay üyesi yapılmasıyla ilgili soruya, "Şu anda Yargıtay'da görev yapıp, seçimlerde AK Parti'ye oy veren ama vicdan sahibi olan hakimlerin büyük kısmı rahatsız. Çünkü, 'Tamam adalet ama bizde de bir vicdan, ahlak var, yargı bu kadar yıpratılmaz, çürütülmez' diyorlar. Kalktınız yargıyı perişan ettiniz. Bu son atamalardan müthiş bir rahatsızlık var, vicdan sahibi olan bunu görüyor" yanıtını verdi.
'Niye Hazine bana 13 bin euro ödemek zorunda kalıyor?'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün kendisi hakkında açtığı tazminat davasını da bir soru üzerine değerlendiren Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
"Erdoğan'ın açtığı tazminat davalarının benim aleyhime sonuçlanması için seyyar hakimler var. Bu davalar nereye düşüyorsa o davaların hakimleri değişiyor, daha önce benim aleyhimde karar veren hakimler oraya atanıyorlar. Böyle seyyar hakimler dönemi başladı. Bunlar hiç önemli değil, ben bu davaları kazanırım. En son aleyhime verilen bir davayı AİHM'den kazandım, 13 bin euro Hazine bana ödeyecek. Ama beni üzen, niye Hazine bana 13 bin euro ödemek zorunda kalıyor, neden? Benim söylediğimin neresi yanlış? Tank paleti bedava mı verdin, bedava verdin, orduya FETÖ ile kumpas kurdun mu kurdun, neresi yalan? Kozmik odayı kim açtı, ben mi açtım, sen talimat verdin, neresi yanlış? O zaman hangi tazminatı açıyorsun? Kanun çıkardılar, Yargıtay'a FETÖ'cüleri atadılar, ben o dönem o kanun çıktığında 'Yargıtaya 160 militan atadınız' dedim, bunun neresi yalan? Tazminat davası açma sebebi şu, seyyar mahkemelerde mahkum ettirirsem vatandaş 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemedi.' diyecek. Ama o vatandaş artık bu ülkede adaletin olmadığını biliyor. Söylediğim her şey kelimesi kelimesine doğru."
'Tartışılması gereken konu hiç tartışılmadı'
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, Tank Palet Farikası ve orduyla ilgili sözleri üzerine başlayan tartışmaların hatırlatılmasına karşılık Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Yani olay bitti aslında. Çünkü kastettiği Tank Palet Fabrikası'nın satılmasıydı, affedersin bedava verilmesiydi. Tartışılması gereken konu hiç tartışılmadı. Şunu sorabilirlerdi Tank Palet Fabrikasını Katar'a niye veriyoruz? Ethem Sancak'ın Tank Palet Fabrikası ile ne ilgisi var? 2018'de açıklama yaptı, '2018'de ilk tankımız olacak' diye, kim, savunma sanayinin başında olan kişi söylüyor. 2020'deyiz ortada tank var mı? Tank yok. Tank Palet Fabrikasının Katar ordusuna peşkeş çekilmesini ben vatana ihanet olarak görürüm. Bana çıkıp ister Erdoğan ister onu sözcüsü ister AK Parti'den herhangi bir yetkili çıkıp desin ki örneğin şu ülkede de 1 tank fabrikası şu orduya verilmiştir. Bana bir örnek versinler. Bunun dünyada bir örneği yok. Niye biz bu fabrikayı veriyoruz. Buna asıl karşı çıkması gereken bu dönemin Genelkurmay Başkanı'dır. Asıl karşı çıkması gereken. Kimse korkudan konuşamıyor, kimse, kim konuşuyor, biz konuşuyoruz. Kimin adına konuşuyoruz? Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarları adına konuşuyoruz. Eğer bu ülkede ensesini vurup Tank Palet Fabrikası'nı ellerinden alıp Katar ordusuna peşkeş çekiyorlar ve buna kimse ses çıkarmıyorsa, ses çıkarmayanların tamamı ülkelerini sevmeyen insanlardır. İtiraz edeceksin, hayır diyeceksin, bu olmaz diyeceksin."
'Orduya ihanet eden sensin kardeşim, sen yaptın orduya ihaneti'
CHP lideri, jeopolitik ve stratejik olarak bakıldığında Türkiye'nin ordusunun çok güçlü olması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bu orduya kumpas kurup darmadağın ettiler mi, ettiler. Eden adam nerede, sarayda oturuyor. Ellerindeki Tank Palet Fabrikası alındı mı, alındı. Alıp Katar'a veren kim, sarayda oturuyor. Sarayda oturan diyor ki ben orduyu seviyorum, siz orduya ihanet ettiniz. Orduya ihanet eden sensin kardeşim, sen yaptın orduya ihaneti. Generalleri, paşaları aldın, bir ordunun Genelkurmay Başkanı'nı aldılar hapse attılar. Kimin sesi çıktı, kim 'Bu yanlıştır.' dedi? Devletin tüm sırlarına vakıf olan bir kişiyi aldınız, içeri attınız. Ben kendisini, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda gidip ziyaret ettim. Korkularından bile gidemiyorlardı. Bu iş sıradan bir iş değildir. Türkiye'nin tank üretmemesi için her şeyi yapıyorlar. Türkiye'nin güçlenmemesi için her şeyi yapıyorlar. Hani Katar tank üretse, tank fabrikaları olsa, Güney Kore gibi, Almanya gibi motor üretse falan, dersiniz ki ya tabii gelsin yapsın, motor üretecek vesaire falan dersiniz. Katar'da tankın 't'si yok. Sonra siz bunu nasıl kalkar verirsiniz? Olay gerçekten bir Katar olayı değil, bir Katar sevdası var. Benim itiraz ettiğim o."