İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 744’üncü haftasında Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde, kaybettirilenlerin ve katledilenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankart açıldı. Bu haftaki eylemde 1994 yılında, Hakkari'nin Çukurca ilçesinde Kazandere köyünde gözaltında kaybettirilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın failleri sorudu.
'DEMOKRATİK TERCİHİMİZLE HESAP SORACAĞIZ'
Kaybettirilen Özdemir ve Çıtak’ın hayat hikayesinden önce açıklama yapan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, Türkiye'nin kritik bir seçime gittiğini belirterek, “Bugün bir kez daha adaleti, hakkaniyeti, Kürt meselesinden doğan şiddetin sonlandırılması, barış ortamının sağlanması için bir aradayız. Türkiye yarın seçime gidiyor. Bu seçim ile büyük bir demokratik değişim ve dönüşümün de arifesinde olduğumuzu görüyoruz. Bizler, Türkiye’deki anti-demokratik, yasaları ortadan kaldıran keyfiyetin sonlandırılması için yarın sandık başında olacağız. Bir insan hakları meselesi olarak gördüğümüz bu seçim ile birlikte temel haklarımızın korunduğu, demokratik bir çözümün istişare edildiği bir siyasal ortam için tercihlerimizi kullanacağız. Haktan, hukuktan ayrılanlara karşı bu meydanlarda hesap sorduğumuz gibi; demokratik tercihlerimizle de hesap soracağız" dedi.
Zeytun'un konuşmasının ardından İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi avukat Jiyan Orman, Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın hikayesini okudu.
Orman, Enter Özdemir'in oğlu Yusuf Özdemir'in anlatımlarını şu şekilde aktardı: "6 Mayıs 1994 yılında Hakkâri İli Çukurca İlçesi’ne bağlı Kazandere köyündeki Çeto Köprüsü’nde, örgüt militanları ile askerler arasında çatışma yaşandı. Çatışma sonrası gece saat 01.00’da askerler ve köy korucuları tarafından köye baskın düzenlendi. Babam Enter Özdemir ve köyden Bapir Çıtak’ı yol göstermeleri için yanlarına alıp götürdüler. Sonra köyün biraz ilerisinde babamı ve Bapir’i ellerini ve ayaklarını panzere bağladılar. Yaklaşık 2 kilometre sürükledikten sonra askerler onları tarayarak infaz etti. Cenazeleri dere kenarına atıldı. Sabah köye askerler tekrar baskın yaptı. Köylüleri darp edip, yoğun bir baskıya maruz bıraktılar. Daha sonra askerler köylülere ‘derhal köyü boşaltın, köyden ayrılmayanları öldüreceğiz’ dediler. Bunun üzerine tüm köy boşaltıldı. Bir gün sonra eşyalarını almaya giden köylüler, babamın ve Bapir’in cesetlerini görünce bize haber verdiler. Cenazelerimizi almaya gittiğimizde de, yoğun bir baskı gördük. Cenazemizi gömmeye bile izin vermiyorlardı. Biz de o dönem tehdit edildiğimizden ve korktuğumuzdan dolayı askerler hakkında herhangi bir şikâyette bulunmadık.”
Açıklama, oturma eylemiyle son buldu.