Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlenen haftalık basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
SAADET lideri, pazar günü ikincisi yapılan altılı masa toplantısı için "Ortak irademiz ve kararlılığımız güçlü bir şekilde devam ediyor ve edecek. Ortak dertlerimiz, ortak kaygılarımız ve önceliklerimiz var; müştereklerimizi esas alarak yolumuza devam ediyoruz; iş birliğimiz böyle sürecek. İktidarın seçim kanununda değişiklikler yaparak bu birlikteliği dağıtma hevesini boşa çıkarmaya ve hep birlikte kararlı bir şekilde ülkemizin problemlerini çözmeye kararlıyız" dedi.
Temel Karamolloğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'manda yoğurdu, kestane balı, hurma ve yulaf' tavsiyesini eleştirerek "Göreve geldiği ilk yıllarda Keçiören’de mütevazı bir apartman dairesinde oturmayı tercih eden Cumhurbaşkanı, sırça köşküne taşındığı günden bu yana gerçekleri duymaz olmuş maalesef. Siz vatandaşa manda yoğurdu ve bal yemelerini tavsiye ederken, insanımız en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Çocuklar okula aç gidiyor" ifadelerini kullandı.
Karamolloğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Bugün 30 Mart Çarşamba... Yılın ilk 3 ayını geride bırakıyoruz; hem Nisan ayına hem de Ramazan ayına giriyoruz. Mübarek 3 ayların sonuncusu, 11 ayın sultanı Ramazan'a kavuşuyoruz; Cenâb-ı Hâkk'a hamdolsun. Hoşgeldin Yâ Şehr-î Ramazan. "Hoş bulduk" dedirtebilmek duasıyla ve bu manevi iklimin bizleri kuşatması temennisiyle; milletimizin ve tüm İslam âleminin Ramazan ayını tebrik ediyorum.
'İKTİDARIN BİRLİKTELİĞİMİZİ DAĞITMA HEVESİNİ BOŞA ÇIKARACAĞIZ'
Öncelikle kamuoyunun yakından takip ettiği, pazar akşamı siyasi partilerin değerli genel başkanları ile gerçekleştirdiğimiz toplantıya dair birkaç değerlendirme yapmak isterim. Ahlatlıbel Zirvesi ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni İmza Töreni toplantısının ardından üçüncü toplantımızı DEVA Partisi'nin ve Sn. Genel Başkan Ali Babacan'ın ev sahipliğinde gerçekleştirdik. Çok verimli, ülkemiz ve insanımız adına çok faydalı olacak bir görüşmeydi. Türkiye'mizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri etraflıca ele aldık, istişare ettik. Ortak irademiz ve kararlılığımız güçlü bir şekilde devam ediyor ve edecek. Ortak dertlerimiz, ortak kaygılarımız ve önceliklerimiz var; müştereklerimizi esas alarak yolumuza devam ediyoruz; iş birliğimiz böyle sürecek. İktidarın seçim kanununda değişiklikler yaparak bu birlikteliği dağıtma hevesini boşa çıkarmaya ve hep birlikte kararlı bir şekilde ülkemizin problemlerini çözmeye kararlıyız.
2021'in sonunda iktidarı uyarmıştık. 2022 yılının, tertemiz beyaz bir sayfa olarak önlerinde durduğunu, yeni bir başlangıç için önemli bir fırsat olduğunu belirtmiştik. Şimdi yılın ilk üç ayı geride kaldı, Ramazan ayı geldi çattı; fakat maalesef görüyoruz ki iktidar, alışkanlıklarından vazgeçmiyor. İnsanımızın problemlerini gidermeye, ülkemizin sorunlarını çözmeye odaklanmak yerine; sadece iktidar sürelerini uzatmaya odaklandılar ve geldiğimiz noktada tıkandılar ve tükendiler. Daha da vahimi artık insanımızı da yoruyor, ülkemizi de tüketiyorlar. Vatandaşlarımız çok zorlu bir kışı geride bıraktı ama daha önce de belirttiğimiz gibi yediği bu ayazı unutmayacak, unutamayacak. Şimdi önümüz bahar ve Ramazan... Yine çok zorlu günler insanımızı bekliyor; iktidar ise insanımızın feryadını duymazdan, yaşadığı problemleri görmezden gelmeye devam ediyor... Çünkü; adeta bunu bir alışkanlık haline getirdi.
İNSANIN AKLI ALMIYOR
Gerçi koskoca 19 yılı heba edenlerden, 20. yıllarında başka ne beklenirdi ki? Şimdi aklımızla adeta alay eder gibi, "19 yıl hazırlık süreciydi, şimdi yeni başlıyoruz" diyorlar. "Hazırlık süreciniz buysa, icraate geçeceğiniz yıllardan Allah ülkemizi korusun" derler adama. Düşünüyorum da inanın insanın aklı almıyor; Saadet Partisi olarak bizlere bırakın 19-20 yılı, Cenâb-ı Allah şöyle 20 ay, bir de bu denli güçlü bir iktidar dönemi nasip ettiğinde; Türkiye bambaşka bir noktaya gelir. Geçmiş dönemlerdeki her iktidarın başarısızlıklarına bir bahanesi olabilir, fakat AK Parti iktidarının olamaz! Nasıl olsun ki? Bu millet size ne istedinizse verdi, hiçbir iktidara nasip olmayacak bir süre boyunca ve tek başınıza hem de süper yetkilerle ülkeyi yönetiyorsunuz; hâlâ da beceriksizliğinize bahane arama, bulamadığınız için de uydurma derdindesiniz! Hep görüntüye odaklandınız...
İktidar bunu adeta huy edindi. Her gün bir başka bahane, hatta düşman üretmeyi; daha da kötüsü dün düşman ilan ettikleriyle bugün can-ciğer kuzu sarması olup, dünkü dostlarını da bugünün düşmanı ilan etmeyi karakter edindiler. Hadi her şeyi anladık ama bir kıvırcık bugün pazarda 15-20 lira olmuş; bunun bahanesi ne, sebebi de kimler olabilir Allah aşkına? Bir ev kurmanın maliyeti geçen yıldan bugüne en az %100 artmış... Bekarlar evlenemiyor, evliler geçinemiyor; bunu neyle açıklayacaksınız? Türk-İş'in mart ayı verileri açıklandı; açlık sınırı 5 bin liraya, yoksulluk sınırı 16 bin liraya çıkmış. Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti ise 6 bin 500 lira; gıda enflasyonu da %76! Asgari ücretliler ve emekliler başta olmak üzere milyonlarca insanın açlık, memurlar, işçiler, beyaz yakalılar, hatta evine 2-3 maaş giren milyonlarca aile de yoksulluk sınırının altında kalıyor; bunu nasıl açıklayacaksınız? Biz söyleyelim; ancak ve ancak beceriksizliğinizle.
EMEKLİLER ÇOCUKLARININ EVİNDE YAŞAMAYA BAŞLADI
Şimdi asgari ücrete yeni bir zam konuşuluyor. Çünkü, daha şimdiden insanımızın alım gücü eridi. Evet böyle bir zam gereklidir ama kalıcı bir çözüm değildir. Mesele, rakamları büyütmek değil; hayat pahalılığına son vermek, enflasyonu kontrol altına alabilmektir. Bakınız; geçen yıl asgari ücret 2825 lira iken bir asgari ücretli 220 litrenin üzerinde sıvı yağ alabiliyordu. Bugün asgari ücret 4250 lira olmasına rağmen yalnızca 70 litre civarında alabiliyor. 8 milyon emekli açlık sınırının altında yaşıyor maalesef. Emeklilerimizin büyük bir kısmı çalışmak için iş arıyor. Pek çok emekli artık faturalar ve kirayla baş edemediği için çocuklarının evinde yaşamaya başladı. Devletten sosyal yardım alan ailelerin sayısı 2-2,5 milyondan; 4,5-5 milyona gelip dayandı.
AK PARTİ YOKSULLUĞU GENİŞ BİR TABANA YAYDI
Yoksulluğu bitirme vaadiyle iş başına gelen AK Parti yoksulluğu geniş bir tabana yaydı. Orta sınıf çöktü, dar gelirli kesim daha da yoksullaştı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik çoğaldı, zengin ile fakir arasındaki makas kat be kat açıldı. Halkın içinden geldiği imajını vermek için, göreve geldiği ilk yıllarda Keçiören’de mütevazı bir apartman dairesinde oturmayı tercih eden Cumhurbaşkanı, sırça köşküne taşındığı günden bu yana gerçekleri duymaz olmuş maalesef. Şimdilerde halkın geçim derdini hafife aldığı, gittikçe uzayan kuyrukları görmezden geldiği yetmiyormuş gibi daha sağlıklı beslenmek için bazı tavsiyelerde bulunuyor. Tok tutması için manda yoğurdu, kestane balı, hurma ve yulaf yemeyi tavsiye ediyor sayın Cumhurbaşkanı.
Bakınız değerli arkadaşlar; sağlıklı beslenmek için bir yetişkin insanın yapması gereken harcama tutarı yaklaşık 1100-1250 lira arasında. Gelişim çağındaki 4-6 yaş arasındaki çocuklarımız için ise bu tutar 750 lira civarında. 4 kişilik bir aile için sadece sağlıklı beslenme için yapılması gereken harcama tutarı 4-5 bin lira… Fakat ne yazık ki, kiraların ve faturaların arttığı, yeni zamların da yolda olduğu bu ekonomik darboğazda insanımız yeterince iyi beslenemiyor. Siz vatandaşa manda yoğurdu ve bal yemelerini tavsiye ederken, insanımız en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Çocuklar okula aç gidiyor. Derslerini düşünmesi gereken minik yavrularımız bile babalarının geçim sıkıntısını içlerinde taşıyarak gidiyorlar okula. Sofralarda eksik, yüzlerde burukluk, evlerde endişe var. Tüm bunlar iş başına geldiğinde 2023’te ilk on ekonomiye girmeyi vadeden ama bugün geldiğimiz noktada 2023’ü “sıkıntılı eşik” nitelendiren Erdoğan iktidarının yol açtığı büyük yıkımın eseri. Cumhurbaşkanı gece yatmadan önce tok tutması için ne yemesi gerektiğini düşünürken; insanımızın aklında ertesi gün ne yiyeceği, faturalarını nasıl ödeyeceği, kirayı nasıl denkleştireceği var. İnsanların geçim derdine sırtını dönen, iktidardaki ömrünü nasıl uzatabileceğinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen Cumhurbaşkanı ve ortaklarının meydana getirdiği ekonomik kriz, maalesef insanları bu ülkeye küstürüyor.
İNSANIMIZI ÜLKESİYLE YENİDEN BARIŞTIRMAK İSTİYORUZ
Eurostat verilerine göre, Erdoğan’ın bizi kıskandığını iddia ettiği Avrupa’ya en çok iltica başvuru yapan ülkelerden biriyiz. Her zaman olduğu gibi yine kötü bir istatistikte zirvede yer alıyoruz. Suriye, Afganistan, Irak ve Pakistan’ın ardından Avrupa’ya iltica başvurusunda bulunan ülkeler arasında 5. sıradayız. Biz Saadet Partisi olarak, insanımızı yeniden ülkesiyle barıştırmak için varız. Biz, ülkemizin problemlerine kalıcı çözümler üretmek için varız. Biz, insanımızı insanca yaşatmak için varız."