Altılı Masa; YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 7 ay 15 gün hapse mahkûm edilen ve bu cezanın kesinleşmesi durumunda siyasi yasaklı hale gelecek olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek için Saraçhane'de İstanbullularla buluştu. İBB Başkanı İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve doktor randevusu nedeniyle mitinge katılamayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu temsilen Genel Başkanvekili Sabri Tekir ayrı ayrı konuşma yaptı.
İmamoğlu'nun YSK'ya hakaret suçlamasıyla yargılandığı davada ceza alması sonrası İstanbullular Saraçhane'de bir kez daha toplandı. Saraçhane meydanını dolduran binlerce kişi, "Hak, hukuk, adalet", "Ekrem Başkan", "Hükûmet istifa", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "İktidar" sloganları attı. Mitinge, Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelen Millet İttifakı'nın belediye başkanları da katıldı, sahneye çıkarak halkı selamladı. Liderler sahneye çıkmadan 10. Yıl Marşı okundu.
İstanbullulara seslenmek üzere kürsüye ilk olarak İBB Başkanı İmamoğlu çıktı. İmamoğlu, Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu söylerken; "Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Eşitlik ve adaletin korunmasını istiyorsanız başka yolumuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. Hepimize eşit ölçüde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında durmak istiyorsak adres 6'lı Masa, 6 liderimizin bulunduğu masa..." diye konuştu. İmamoğlu, "Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım, bütün genel başkanlarımın ve hepinizin huzurunda söz veriyorum!" diye konuştu. İmamoğlu, "Allah'a güveniyorum, yaradanıma sığınıyorum, o doğru olanı yolda koymaz! Sizlere güveniyorum. Siz iradenizi çiğneyenlere üç yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz kuşkum yok, umudunuz eksik olmasın. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız" ifadesini kullandı. İmamoğlu, "Altılı Masa'nın en çalışkan neferi olacağını" söyledi.
İmamoğlu'nun konuşmasının ardından kürsüye liderler çıktı. İmamoğlu'ndan sonra konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz! Görevini onuru ve şerefiyle yapacaktır." dedi. CHP lideri, "Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır, kararlılıkla başkanın arkasında duracağız" ifadesini kullandı.
Babacan da, "Olanları kabul etmiyorum, İmamoğlu kardeşime, Canan Hanım’a, Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum, kayyumlarla rövanş alınmasını reddediyorum. Bu meydan, yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydan" ifadesini kullandı.
Davutoğlu da "1998’de İBB binasında ve 15 Temmuz akşamı hangi değerleri savunduysam yine aynı değerler için buradayım ve burada olacağım! Güç sahipleri, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın, geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar" diye konuştu.
Davutoğlu'ndan sonra sahneye çıkan İyi Parti lideri Akşener, ismini anons eden İmamoğlu'nun sahneden inmesine izin vermedi, "Senin için buradayız" dedi. Akşener, "Artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye'nin de senin yanında olduğunu Saraçhane'den görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez" ifadesini kullandı.
Sağlık sorunu nedeniyle mitinge katılamayan Karamollaoğlu'nu temsilen konuşan Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir de, "Dünden bugüne, adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler mutlaka ve mutlaka kaybetmişlerdir, eğer böyle bir müdahale varsa, buna müdahil olanlar şüphesiz kaybedeceklerdir" ifadesini kullandı.
"Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların?"
İmamoğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle:
"Burası sizin eviniz. Siz ne derseniz o olur. Önce sizlere soru sormak istiyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart'ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. 4 oy pusulasından 3'ü geçerli, büyükşehir belediyesi için olan geçersizdir dediler. Sizin helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine; bizden bir gün önce, kamu bankalarına bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3,5 yıldır bu millete ait bankalardan bir kurul vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda, bizler, dışarıdan fonlar bulup getiriyoruz. Uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor. Bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların?
Mesela, eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları büyükşehir belediyesi alırdı. Artık taksi konusundaki kararlar İstanbul'dan değil Ankara'dan alınacak diyorlar. Eskiden Gezi Parkı'nın mülkiyeti büyükşehir belediyesine aitti, Gezi artık bir vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim ama vaktinizi almayacağım. Siz, bir kere değil, iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz!
Allah'ım sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, ey vatandaşlarım; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle alıp veremedikleri ne var!
"Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada!"
(İstifa sloganlarına) Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada! Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hasta hem de çok hasta! Sizlere söyleyeyim. Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar! Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok. Ama başka türlü bir karar çıkarsa, bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yapsınlar, nafile!
Ne hukuk, ne ahlak gözetiyorlar. Ne din ne iman gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar! Gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Bugün burada büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için buradayız. Haksızlığa karşı buradayız. Milyonlarca insan demokrasi ve özgürlük için; hak, hukuk, adalet için ayağa kalkıyor. Bu bir adalet refleksidir. Milletin iradesine alerjin varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan tavsiyemiz siyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını bir ve eşit görmüyorsan; siz bu ülkeyi yönetiyorum diyemezsiniz. Bu ülkeyi yönetmiyorsunuz. Birtakım çıkar gruplarını, seçilmişleri, karanlıklık odakları yönetiyorsunuz.
"Bir avuç insan, avucunu yalar oldu; yaşadıklarımız bu yüzden"
İstanbul'da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan İstanbul'un canına okuyan bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşehrilerimden yetki istersen 'görevi verin, bu israf düzenini yok edelim' dedim. Hepimize hesap vereceğimizi ilave ettim. Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere, kişisel yakınlığınızın olduğu, kayırmacılık yaptığınız bu tarz gruplara ve kurumlara yakın olmayacağız, herkese eşit olacağız dedik. İstanbullular beni bunun için seçtiler. İsraf düzenine son verdik. Belediye kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu! Bugün yaşadıklarımız işte bu yüzden! Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul'da insaf düzeni kurduk. Onların bilmediği şeydir insaf düzeni; vicdana, mantığa dayanan adalet demektir!
İstanbul, 3,5 yıldır vicdana ve mantığa uygun şekilde yönetiliyor. Artık İstanbullu, kaynağını heba edecek düzene izin vermeyecek; insafsız bir düzene tahammülü yok. Bu ülkede bu şiarla görevini yapan 11 büyükşehir belediye başkanımız sayesinde, artık milletimiz bu israf düzenini milletimiz istemiyor. Vatandaşın iradesini yok saymak için binbir iş çeviriyorlar.
"Türkiye yol ayrımında"
Cumhuriyet çok değerli bir rejim. Yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oyları ile seçilmiş yöneticiyi; haksız, hukuksuz bir şekilde görevden almak haddini bilmemektir! Hukukla bağdaşmaz. Yüzüncü yılına girerken gururla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, binbir emekle kurulmuştur. Bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun, onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet, arkada kimse kalmasın diye kuruldu. Atatürk'ün dediği gibi; toplumda en yüksek hürriyetin, eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması için Cumhuriyet kuruldu. Bu yüksek hürriyeti ve yüksek eşitlik ve adaleti nasıl kuracağız? Yine Atatürk ifade ediyor: Tam ve kesin milli egemenliğin kurulmasıyla diyor. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir diyor.
Türkiye bu yönüyle yol ayrımında. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Eşitlik ve adaletin korunmasını istiyorsanız başka yolumuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. Hepimize eşit ölçüde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında durmak istiyorsak adres 6'lı Masa, 6 liderimizin bulunduğu masa...
Türkiye'nin buna çok ihtiyacı var. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan korkmuyorum. Benim sığınacak hâkimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok ama çok şanslıyım. Benim arkamda İstanbullular, 16 milyon, milletimiz var! Bu milletin birliğine, bu süreci inşa etmeye karar vermiş bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu büyük Türkiye ittifakı var. Şu anda tam da burada sizler büyük güç kattınız. Bugün burada, sizlerle bir arada olacak saygıdeğer liderler bu beklentinin iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegane çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade Türkiye'nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşlığın ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır.
"2023 çok güzel olacak"
Bu ittifak zorla, baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek. Kötülüklerin karşısında olacak, mazlumların yaşamsal teminatı olacak. Hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı duracak. Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Türkiye'nin ikinci yüz yılında hep birlikte işimiz çok. Ülkedeki bu bozuk dönemi birlikte ortadan kaldıracağız. Rahmetli Ecevit'in güzel bir cümlesi var; 'Bozuk düzen onarılır ama bu düzen çürümüş düzendir' Hayat pahalılığına son vereceğiz, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Kimsenin yargıyı sopa gibi kullanmadığı bir ortamı birlikte başaracağız. Gençlerin, çocukların gelecek hayallerini birlikte güçlendireceğiz. Allah'a güveniyorum, yaradanıma sığınıyorum, o doğru olanı yolda koymaz! Sizlere güveniyorum. Siz iradenizi çiğneyenlere üç yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz kuşkum yok, umudunuz eksik olmasın. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz. Daha büyük bir azimle çalışacağız. Öfkeye kapılmayacağız ama birlikte kararlı olacağız. Bu dava bana açılmış bir dava değil. Bu dava ülke davası, adalet davası, eşitlik davası.
2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil, hepimiz için çok güzel olacak. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Her şey çok güzel olacak.
Kılıçdaroğlu: Hiç endişe etmeyin, iktidar olacağız
İmamoğlu, daha sonra sahneye CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu davet etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hiç endişe etmeyin, iktidar olacağız. 11 madde halinde düşüncelerimi paylaşacağım sizinle.
1- Mevlana der ki, adalet kutup yıldızı gibidir, yerinde sabit durur, kainat onun etrafında döner. Bugün bizi buraya getiren yaşadığımız adaletsizliktir. Hepinizin huzurunda söz veriyorum, adalet ya gelecek ya gelecek!
2- Adalet dağıtacak olan kişi, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaate göre karar vermek zorundadır. Bu yapılmadığı takdirde adaletsizlik olur.
3- Adaleti dağıtacak kişi, sarayın sofrasına asla oturmayacak. Sofraya oturan alimin verdiği fetva yanlıştır.
4- Milli irade 1921 ve 1924 anayasalarının birinci maddesi şudur; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur. Biz milli iradeyi yeniden inşa edeceğiz.
5- Adalet artık temel bir Türkiye sorununa dönüşmüştür. Sokakta herhangi bir vatandaşa sorun! Büyük kısmı bu ülkede adalet yoktur diyecek ama bizler Altılı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız. Adaleti bu ülkeye mutlaka getireceğiz.
Bugün Türkiye'de hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkarmıyor, bir genç tweet attığı zaman sabahın köründe gözaltına alınıyor. Bu manzarayı bitireceğiz. Asla bir daha bu manzarayı yaşamayacaksınız.
6- Yargıç koltuğunda oturup yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakimlik, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yan yana gezerler. Adalet ağacındaki kurtları tek tek temizleyeceğiz. Adaletin ağacı görkemli ve sağlıklı olacak.
7- 'Zulmün artsın ki tez zeval bulasın' der atasözümüz. Zulüm öteden beri var bu ülkede. Vekillerimiz tutuklandı. Gazeteciler tutuklandı, İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı bir tablodur. Bu da yakında zeval bulacaktır demektir ve onları göndereceğiz.
"Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır"
8- İBB Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Toplumun vicdanı kanamaktadır. Şunu herkes iyi bilsin, Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır, kararlılıkla başkanın arkasında duracağız. Bizim kupon arazi merakımız yok, rant yiyicilere hizmet etme görevimiz yok. Her belediye başkanımız halka hizmet eder. Halka hizmet Hakk'a hizmettir. Açık ve net ifade edeyim, hiçbir güç İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz. Görevini onuruyla ve şerefiyle yapacak.
9- Göndereceğiz! Adaletsizliği kural haline getirenleri göndereceğiz. Yetim hakkı yiyenleri, milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz. Altılı Masa kararlı, bu ülkeye huzuru ve bereketi getireceğiz.
10- Hiç kimse unutmasın, umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir 100 metre koşusu değil, bu bir maratondur. 6 ay sonra maraton bitecek, yeni bir Türkiye göreceksiniz. Kucaklaşan, bereketli bir Türkiye göreceksiniz.
11- Asla başınızı öne eğmeyin. 6 ay kaldı, geliyoruz. İktidar olmak için geliyoruz!
Babacan: İmamoğlu'na, Kaftancıoğlu'na, Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum
Kılıçdaroğlu'ndan sonra kürsüne DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan çıktı. Babacan, şunları söyledi:
"Hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu hukuksuzluğu reddediyorum. İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Daha birkaç ay evvel Canan Hanım'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyımlarla rövanş almasını reddediyorum. İsyanımızı tüm İstanbul duysun diye buradayım. Devlet gücünü eline geçiren başlıyor başlıyor aşağıdakileri, sevmediklerini ezmeye, zulmetmeye! Üste çıkan başlıyor zorbalığa! Daha dünün ezilen Sayın Erdoğan üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor. Sandık günü hep birlikte cevabımızı vereceğiz. Biz, bu ülkede yaşanan nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyoruz. Bu millet 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, 15 Temmuz'da silahla, topla, tüfekle demokrasiye kastedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş bir millettir. Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Edipleri tarihin tozlu sayfalarına gömen bir millettir. Yargı oyunları ile kendi iradesini görmezden gelenlere en iyi cevabı ilk sandıkta verecek. Biz; herkes için adalet, özgürlük demek için buradayız. Türk, Kürt, Sünni Alevi hiç fark etmez. Yaşam farkı fark etmez. Biz hep birlikte Türkiye'yiz o yüzden buradayız.
Yıl 2002. Şu an iktidar 3 Y ile mücadele edeceğim sözünü verdiği için bu millet destek vermedi mi? Yolsuzlukla, yasaklarla ve yoksullukla mücadele... İş döndü dolaştı 3 Y bu milletin başına çöktü. Yıllar sonra kendi iddiasını unutan, aynı sıkıntıları başkalarına yaşatan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Devlet gücünü kullanan süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. 3 dönem kuralı vardı. Daha bırakmayacağım partiyi diyor uçakta.
Mutlak güç yozlaştırır. Hele tek imza ile ülkeyi yöneten, şu anda ülkeyi bataklıklara sürüklemekte. Bu ülkeyi bataklığın içine düşürmüş durumda. Farklı fikirlerden, kimliklerden, dünyadan korkmayan bir Türkiye istiyoruz biz. Özgürce konuşan, cesur, zengin bir Türkiye istiyoruz. Biz buradayız, halkın yanındayız, Hakkın yanındayız. Bu meydan yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydan. Korku mu umut mu? Bunun kararını bu meydan verecek. Depresyon mu mutluluk mu? Açlık mı zenginlik mi? Çatışma mı barış mı? Baskı mı özgürlük mü? Otokrasi mi demokrasi mi? Bu meydandan birileri cevabını alsın. Nasıl bir seçimde yaşayacağımıza bu meydan ilk seçimde karar verecek.
85 milyon birden büyüktür. Türkiye birden büyüktür!
Gültekin Uysal: Bu kararları alanlar başı dik bir şekilde dolaşamayacaklar
Babacan'dan sonra kürsüye Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal çıktı. Uysal, şu ifadeleri kullandı:
"'Kalk yiğidim dağ başını duman almış. Aslan payını aslan olmayanlar almış.'
Tarihi bir günde buradayız. Türk milletinin tarihi yürüyüşünde bir önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Büyük üzüntü içindeyim. Milletim için, devlet için, geleceği karartılan gençler adına üzüntü içindeyim. Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor.
Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Hep birlikte söz milletindir diye haykırıyoruz.
6 Mayıs 2019 Türk demokrasisi için kırılmanın yaşandığı bir tarihtir. İstanbul'da millet iradesiyle seçilen İmamoğlu'nun yetkisinin alındığı tarihtir. Milli iradenin önüne set çekilmez. Milletin gücü o duvarları her daim yıkıp atmıştır.
Dün İmamoğlu'na bu cezayı verdiler ama bilsinler ki bu kararın nokta kadar milletin vicdanında karşılığı yoktur. Bu kararı alanları biliyoruz. Aldıranları biliyoruz.
Onların adaleti zaten Deniz Feneri davalarında batmıştır. Adaleti sistematik bir şekilde bu memleketi uygulayanlara haykırıyorum; adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. Bu kararları alanlar başı dik bir şekilde dolaşamayacaklar.
Siz reform yapmayın, sizden bir şey beklemiyoruz. Kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ'cülerin size bıraktığı hukuksuzluğu icat etmekten vazgeçin.
"Bugün bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya kalktılar"
O nedenle aziz İstanbullular işaret fişeğini bugün buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin demokrasi mücadelemizin eninde sonunda milletin iradesi ile tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası ideali ve davaları var; onlar bir kişinin ailesinin ve şurekâsının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizler bugün ne kadar haklı olduğumuz, ne kadar doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. Altılı masa etrafında bir araya gelmiş olanlar yek vücut olanların demokrasi diye bir kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına bir meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye bir kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi kurmak gibi bir ideali mücadelesi kavgası var.
İşte bugün buradan sadece İstanbullumuz değil, çatlamış toprakların hasretini dindirmek için her biriniz her birimiz Türkiye’nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız.
Bugün bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya kalktılar. Dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldırtmayacağız. Belediye başkanımıza milletin helal oylarını tekrar helal ettirdiniz."
Davutoğlu: Kim ki milli iradeye el uzatırsa gerçek terörist odur
Uysal'ın ardından sahneye Gelecek Partisi lideri Davutoğlu çıktı. Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Meselemiz sadece İmamoğlu'nun hak ettiği makamı korumak değildir; İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik değerlerini korumaktır. Hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz, demokratik hukuk devleti diyoruz.
Dün yargı bir kez daha siyasallaştı ama bizim meselemiz siyaset üstü bir meseledir. Altı genel başkan olarak buradayız hepimiz aynı gür sesle insan onuru diyoruz temel hak ve özgürlükler diyoruz. d
Demokratik hukuk devleti diyoruz. Bu meydan ve bu bina tarihi sahnelere şahit oldu. Dün akşam sayın İmamoğlu’nu ziyaret etmek için gece yarısına yakın İBB binasına girdiğimde hafızamda iki manzara canlandı. Tarih 21 Nisan 1998, 28 Şubat şartlarında Sayın Erdoğan’a benzer bir mahkumiyet kararı verilmişti. Ben de o zaman o binadaydım. Ve tarih 15 Temmuz 2016, bu binayı savunmak için nice yiğitler Saraçhane’de şehit oldular. Yüreğimde, boğazımda bir şeyler düğümlendi. 21 Nisan 1998’de büyükşehir belediye binasında hangi değeri savunduysam, 15 Temmuz akşamı televizyon ekranlarında hangi değerleri savunduysam yine aynı değerler için buradayım, burada olacağım.
"Sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın"
Buradan güç sahiplerine sesleniyorum, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın. Geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 12 Mart'ı, 12 Eylül’ü 28 Şubat'ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Zannettiler ki, o mekanlar ilelebet kendilerine aittir. Partileri kapattılar, siyasetçileri yasakladılar, düşünce özgürlüğünü, basını yok ettiler. Ama onlar gitti. Onlar gitti ama demokrasimizin demokrasi aşkı kaldı ve kalacak. Bu güç sahiplerine şunu da hatırlatıyorum o avucunuzda tuttuğunuz gücü kaybetmemek için sıktığınız her anda kordan bir ateş gibi sizi yakar. Kordan bir ateş gibi yakacak olan güce değil milletin vicdanına dönünüz.
Dün aldığınız kararla bize mesajınız '2023 seçimlerine ipotek koyarız' diyorsanız, bizi korkutmak istiyorsanız; korkmuyoruz, korkmayacağız, tehditlerinize boyun eğmeyeceğiz! Herkesin hakkını, hukukunu koruyacağız. Sakın ha seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Sakın ha bize tarafız mahkeme karar verdi demeyin, inanmayız! Rahip Brunson, Deniz Yücel, Kaşıkçı davasında şerefli Türk yargısını nasıl siyasetin içine dahil ettiğiniz biliyoruz. Bu kararı tanımayacağız.
Yargı mensupları; omuzlarınızda tarihi bir yük var. Alacağınız karar, Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek. Her birinizin kaygı taşıdığını biliyorum. Zor dönemlerin hakimleridir tarihe geçenler. Hiçbir siyasi talimata uymayın. Yargı mensuplarının tek aidiyeti adalettir!
Dün Türk yargısı için kara bir gündü. Umarım seçime giderken YSK dahil hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz. Altılı Masa olarak arkanızda olacağız.
İktidara gönül verenlere sesleniyorum; sakın ha asla tahriklere kapılmayın. Milli iradeyi esir alanlara karşı sesinizi yükseltin. O geniş kitlelerin bu kararla yürekleri dağlandı biliyorum. 'Biz yeni vesayetler için emek vermedik' desinler Erdoğan'a ve Beştepe'ye.
Biz iktidarı kaybedersek, kazanımlarınızı kaybedeceksiniz diyorlar. Sizin kazanımlarınız yozlaşmış bir iktidarın teminatında olamaz! Sakın kulak asmayın! Türkiye Cumhuriyet demokrasi ile taçlandığında herkes aynı hak ve özgürlüklere sahip olacak.
MHP seçmenine de sesleniyorum; milli birlik, istiklalimiz kendisi gibi düşünmeyenleri terörist ilan etmekle korunmaz. Atatürk'ün liderliğinde Sivas kongresinde alınan kararla korunur; ' Milli hakimiyetin temili milli iradedir.' Kim ki milli iradeye el uzatırsa gerçek terörist odur, gerçek vatan düşmanı odur."
Akşener: 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye'nin de yanında olduğunu görüyoruz
Davutoğlu'ndan sonra kürüsüye İyi Parti lideri Akşener çıktı. Akşener, şunları söyledi:
"Bugün burada büyük bir haksızlığın iadesi için toplandık. Ben öncelikle bu atkının hikâyesini paylaşmak istiyorum. Dün buradan ayrıldık ve giderken genç bir kızımız, arabamın camını çaltı ve boynundan bu atkıyı verdi, 'Ekrem Başkanıma vereceksin, onun için dua edeceğim.' Bu atkı, Kıymet'in, bu haksızlığı lanetleyen gencecik bir kızızın atkısı.
Yüzyıl önce olduğu gibi bugün de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyenler burada. Saraçhane'de. Ama o yüzyıl önce verilen o kararın, o ilkenin, o iradenin temsilcileri, kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar burada. İstanbul'dan egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diye haykıranların o sesini duymayanların, onların saraylara kapandığı anda milletin sesini duymadığı anda biz Saraçhane'deyiz. Bir tiyatroya, bir haksızlığa, siyah cübbelerini saranlara buradan seslenen İstanbullular, diyorsunuz ki 'Saray sizinse Saraçhane bizimdir.' Zulüm sizinse, sandık bizimdir diyorsunuz. 16 milyon İstanbullunun iradesi burada. Demokrasi burada, irade burada, Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat!
Bu sese kulaklarını kapasalar da size, bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi cezalandırsalar da bu cesaret, bu demokrasi aşkı, bu sandıkta verilecek cezanın ortaya konduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye'nin de senin yanında olduğunu Saraçhane'den görüyoruz.
Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Aziz milletimizde hiç sürmez. Geldikleri gibi giderler. Geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler. Demokrasi bizimdir, sandık bizimdir, bu irade elbette bizimdir."
Saadet Partili Tekin: Adalet mekanizmasına müdahale edenler zaman içinde kaybetmişlerdir
Son olarak Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yerine kürsüye Saadet Partisi Başkanvekili Sabri Tekin çıktı. Tekin, şöyle konuştu:
"Saadet Partimizin Genel Başkanı Karamollaoğlu'nun selam ve sevgilerini iletmek üzere aranızdayım. Genel Başkanımız sizinle olmayı çok arzu etti. Küçük bir sağlık sorunu nedeniyle aranızda değil. Üzüntülerini ve selamlarını benim vasıtamla gönderdi. Kendileri adına ve şahsım adına hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu hakkında bir karar verildi. Bu kutlu beldenin şehremini hakkında bir karar verildi. Verilen bu kararı kamu vicdanı asla ve asla hukuki olarak kabul etmemiştir. Bu verilen karar, kamu vicdanında siyasi bir karar olarak algılanmıştır. Tıpkı yıllar önce yine aynı yerde, aynı mekanda bulunan kişi için okuduğu bir şiir nedeniyle verilen bir kararı algıladığı gibi... Ancak herkesin bildiği bir gerçek vardır. Adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler zaman içinde kaybetmişlerdir. Böyle bir müdahale varsa, -kamu vicdanı bunu kabul etmektedir- müdahale edenler yine kaybedeceklerdir. Tarihin akışı böyledir. Tarihin akışını değiştirmek kolay değildir. Tabiat böyle bir akışı birilerinin engellemesine müsaade etmez. Birileri hukuksuzluk yaparken, adaleti çiğnerken biz hukuk dışına çıkmamaya kararlıyız.
Kutuplaşmayı kendi siyasi çıkarları için gerekli görebilirler. Onlar kutuplaşma dedikçe biz kucaklaşmayı hedefleyeceğiz. Altılı Masa olarak takip ettiğimiz politikalar; 85 milyonun kucaklaşmasını temin eden politikalar olacaktır.
Hep birlikte başaracağız."