10 Ekim Ankara Katliamının firari sanıkları yönünden ayrılan davasının 22. duruşması bugün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Evrensel gazetesinin haberine göre, bugünkü duruşmada, Eylül 2015’te Suriye'den bomba saldırı yapmak üzere Türkiye'ye gönderilen Erol Sayanoğlu'nun tanıklık yapması bekleniyordu. Ancak Sayanoğlu duruşmaya katılmadı.
Davanın 8 Eylül'de görülen önceki duruşmasında, IŞİD itirafçısının “canlı bomba emiri” dediği Muhammed Cengiz Dayan’ın katliamdaki sorumluluğu nedeniyle hakkında başlatılan yeni soruşturmaya rağmen tahliye edildiği ortaya çıkmıştı.
“Sansürlenen belgelerle korunan failler açığa çıkarılsın”
Duruşma, müşteki avukatların beyanları ile başladı.
Avukatlar dün, katliama ilişkin kamu görevlilerinin ihmalini ortaya koyan Mülkiye Müfettişliği Teftiş Kurulu raporlarının dava dosyasına bazı sayfaları silinerek gönderildiğini açıklamıştı.
Sansürlenen bu disiplin ve araştırma raporlarına göre, katliamda kritik rolleri olan faillerin telefonlarının dinlendiği, gelen istihbaratlar gizlendiğinin anlaşıldığını belirten avukatlar davadan delil gizleyen Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığının kimi koruduğu, neyi gizlediklerinin açığa çıkması gerektiğini ifade etti.
Avukatlar, mahkeme heyetinden sansürlenen belgelerle korunan faillerin açığa çıkarılmasını talep etti.
“Ankara Emniyet Müdürlüğü önlem almadı”
Avukat İlke Işık, katliamla ilgili ihmalleri anlattı:
“Bu önlemlerin her biri hayatiydi ama önlem alınmadı. Suruç Katliamı yaşanmışken, Ankara için istihbarat gelmişken nasıl sadece rutin bir önlem alınabilir. Ankara Garı önündeki toplanma düzenine nasıl bir arama tedbiri koymazsınız. Tertip komitesiyle nasıl bilgi paylaşmazsınız... İşte herkesin aklına gelen sorular ve bunların hiçbirini yapmayan Ankara Emniyet Müdürlüğü… İstihbarat başkanları, 'IŞİD HDP'yi hedef alan bir örgüt olduğu için ve mitingi düzenleyenler arasında HDP olmadığı için mitingin IŞİD tarafından hedef alınmayacağını düşündük' diyorlar. Tedbir almamaya kılıf uyduruyorlar.”
“Bilgiyi önemsemeyen, Ankara Emniyetinde amir”
Raporun sansürlenerek gönderilmesine ilişkin beyanda bulunan avukatlar, miting planlamasından sorumlu emniyet görevlileri için görevi "savsakladıkları" için "kınama" cezası verildiğinin görüldüğünü belirtti.
Teftiş raporuna göre, 14 Eylül 2015'te Ankara Emniyetine gelen istihbaratta “IŞİD'in miting gibi kalabalık yerlerde birden fazla bombalı eylemde bulunmasını bekliyoruz” denildiğini belirten İlke Işık, müfettişlerin katliamdan sonra istihbaratta bulunan kişiyi de bulduklarını, istihbaratı alan kişinin bilgiyi önemsemeyerek emniyetin gerekli kademelerine ulaştırmadığının saptandığını belirtti.
Bu kişinin ifadesine bakıldığında Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Müdürlüğünde amir olduğunun saptandığını belirten Işık, bu emniyet amirinin aynı zamanda "savsaklama" suçundan "kınanmış" kişiler arasında olduğunu ifade etti.
“Soruşturmayı, bilgiyi iletmeyen polis yürütüyor”
Avukat Işık, “Bu kişi istihbaratı gizliyor, bilgi ekranında kalıyor, iletmemesine kılıf uyduruyor ve yetmiyor aynı zamanda bu katliam soruşturmasını da bu kişi yürütüyor” diyerek olayın soruşturma sürecindeki ihmalleri de anlattı.
Müfettişlerin 13 Ekim günündeki inceleme raporlarında soruşturma yürüten bu yetkililerin hemen görevlerinin değişmesi gerektiğinin belirtildiğini vurgulayan Işık, bu değişiklik yapılmayarak katliamda sorumluluğu bulunan kişilerin korunduğunu ifade etti.
“Heyet, delilleri avukatlarla paylaşmıyor”
Avukat İlke Işık ayrıca şunları söyledi:
“Mahkeme heyeti dosyaya giren birtakım delilleri avukatlarla paylaşmaktan kaçınıyor. Geçtiğimiz celse heyet, bazı taleplerimizi reddederken hukuk bilmez şekilde ‘daha önceden karar verildiği’ gerekçesini sunmuştu. Oysa ki tek gerekçe heyetin dosyayı bilmemesiydi. Bugün aynı zamanda İstanbul'da, 10 Ekim Katliamı'nı protesto ettikleri için avukatlar yargılanıyor. Ancak katliama yol veren kamu görevlileri yargılanmıyor!
Kafa kesen IŞİD'liler tahliye ediliyor, katliamı protesto edenler cezalandırılıyor. Bu yargı pratiğinin değişmesi gerekiyor. Heyete, 8 yıldır talep ettiğimiz ancak reddedilen taleplerimizi yineliyoruz. Bu katliamın aydınlatılmasında atılması gereken adımları atmaya karşı koyan yargı mekanizmasının sorumluluklarını hatırlatıyoruz.”
Mahkeme ara kararında, avukatların tüm taleplerini reddetti.
Bir sonraki duruşma, 26 Şubat saat 10.00'da görülecek.