İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, “2021 Yılı Türkiye Hapishanelerinde Hak İzleme Raporu”nu açıkladı.
Geçen yıl yalnızca İHD Genel Merkezi’ne, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yer alan hapishanelerde bulunan 901 mahpus mektup, aileleri veya avukatları aracılığıyla başvuru yaptı. 27 şube ve 8 temsilciliğe iletilen başvurular da göz önüne alındığında derneğine yapılan başvuruların binlerce olduğu tespit edildi.
Başvurular çoğunlukla sağlık hakkı, işkence ve kötü muamele ve ayrımcılık gibi hak ihlalleri alanında yoğunlaştı.
52 sayfalık rapor, şu başlıklardan oluşuyor: Hapishanelerin Genel Durumu, Sağlık Hakkı Ve Hasta Mahpuslar, Hapishanelerde Temel Haklara Erişim Ve Yaşanan Hak İhlalleri, COVID-19 Salgını Ve Hapishaneler, İnfaz Yasası Değişikliği, Açlık Grevleri, Kadınlar - LGBTİ+ - Çocuklar.
Hak ihlalleri her yere yayılmış durumda
İHD, haritadan da görüleceği üzere derneğe Türkiye’nin neredeyse tamamındaki hapishanelerden hak ihlali başvurusu yapıldığını belirtti:
“Yalnızca bu haritadan bile hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin bir bölgeyle sınırlı olmadığı, Türkiye’nin tamamına yayıldığı ve mahpusların değişen düzeylerde hak ihlallerine maruz kaldığı ortaya çıkıyor.”
Koğuşlar soğuk ve havasız
Raporun hapishanelerdeki sağlık hakkı ihlalleriyle ilgili bölümünde, mahpusların maruz kaldığı ihlaller şöyle sıralandı:
- Mahpus sayısındaki artış nedeniyle koğuşların aşırı düzeyde kalabalık olması
- Hasta mahpusları revire geç çıkarılması, revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde uzun sürelerle sıra beklenmesi
- Yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşullarının olmaması
- Revirlerde her zaman doktor bulunmaması
- Bazı hapishanelerde güvenlik görevlilerinin kelepçeleri açmadığı ve hekimlerin de açılmasını talep etmemesi
- Hastane sevklerinin geç yapılması ya da hiç yapılmaması
- Sevklerde arama baskısı ve (özellikle astım hastalarını kötü etkileyen) tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlaması
- Ağır hasta mahpusların, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmemesi
- Gerek hapishane revirlerinde gerek hastanelerde, hasta mahpusların gerçekten tedavi edilmeyip (ağrı kesici gibi) geçici ilaçlarla baştan savılması
- Adli Tıp Kurumu’nun tahliye kararlarını siyasi tutum izleyerek vermemesi, hastane raporlarının Adli Tıp Kurumu tarafından kabul edilmemesi
- Atak geçirme riski bulunan ve/veya kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması
- Yetersiz iaşe bedelleri
- Isıtılmayan ve havalandırılmayan koğuşlar
- Mahpusların gün ışığından yeterince faydalandırılmaması
- Diyet yemeklerinin verilmemesi
- Temiz suya erişim sorunları
Çözüm önerileri
İHD, iktidarın uzun zamandır gündeminde bulunan infaz kanunu değişikliğinin, COVID-19 salgını da göz önüne alınarak infazda koşullu salıverme sürelerinin eşitliği ilkesine uygun yapılması gerektiğini ifade etti:
“Düzenleme, hasta mahpuslar başta olmak üzere dezavantajlı grupların kısa sürede tahliyesini sağlayacak düzeyde düzenlemeler içermelidir.”
İHD’nin tespit edebildiği kadarıyla Türkiye hapishanelerinde 651’i ağır hasta olmak üzere toplam 1517 hasta mahpus bulunuyor.
Raporda sağlık hakkı ihlallerinin giderilmesi için, şu önlemlerin alınması gerektiği ifade edildi:
“Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhal salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalı.
“Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalı. Adli Tıp Kurumu siyasal otoritenin baskısına göre değil tıp bilimi ve etiği doğrultusunda kararlar vermeli.
“Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmeli.
“Hasta mahpusların infaz ertelemesi önündeki “toplum güvenliği bakımından tehlike” kriteri kanundan çıkarılmalı.
“Hasta mahpusların infaz ertelemesinin önündeki engel teşkil eden infaz kanununun 25. maddesindeki “infaza ara verilemeyeceğine” dair düzenleme ile 107. maddenin 16 fıkrasındaki düzenleme kaldırılmalı.
“AİHM’in Kaytan-Türkiye kararı uyarınca mahpusların müddetnamelerinde yaşları ve sağlık durumları dikkate alınarak tahliye olabilecekleri uygun bir tarih yer almalı.
“AİHM’in Gülay Çetin- Türkiye kararında belirttiği hususlara uyulmalı, hasta mahpusların tahliye edilmemesinin AİHS’in 3. maddesinin ihlali olduğu hatırda tutulmalı.
“Cumhurbaşkanının sağlık sebebi ile mahpusları af yetkisini düzenleyen genelgesi değiştirilmeli, Adli Tıp Kurumu tek belirleyici olmaktan çıkarılmalı, Cumhurbaşkanı ağır hasta mahpuslar ile ilgili yetkisini ayrım gözetmeksizin kullanmalı.”