İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle hazırladığı raporunu paylaştı.
Rapor, 2021 yılının 10 ayında (Ocak-Ekim) Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi kadına yönelik şiddet bilançolarını, bölgede yaşanan kadına yönelik şiddet olaylarının ve politikalarının değerlendirmesini içeriyor.
İHD, aile içi ve toplumsal alanda gerçekleşen erkek şiddeti sonucu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 30 kadın katledildiğini, 37 kadının ise şüpheli bir biçimde ölü olarak bulunduğunu açıkladı.
Bölgedeki kadın intihar vakalarındaki artışa dikkat çeken İHD, "Son 10 aylık dönemde tespit edebildiğimiz kadarıyla 19 kadın intihar ederek yaşamını yitirmiş, 7 kadın ise intihar teşebbüsünde bulunmuştur" dedi.
İstanbul Sözleşmesi'nin feshi
İHD, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedildiği 19 Mart 2021 tarihinden sonra bölgede aile içi şiddet sonucu 10 kadının, toplumsal alanda uğradığı şiddet sonucu ise 6 kadının yaşamını yitirdiğini belirtti:
"Yine İstanbul sözleşmesinin feshedilmesi sonrası birçok kadın kuşkulu bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Onlarca kadın ise yaralanmıştır. Bu göstermektedir ki İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması kadını daha fazla hedef haline getirmiş, erkeğe ise kadına karşı ne yaparsa yapsın sonucun cezasızlık olacağını düşündüren bir güç vermiştir.
"Nitekim kadına yönelik şiddet sonucu açılan davaların hemen hepsinde İstanbul Sözleşmesi'nin görmezden gelinerek verilen beraat kararları, adli para cezaları, hükmün açıklanmasının geri bırakılması vs gibi göstermelik hükümler şiddet yanlısı erkeğin şiddet uygulasa dahi ceza almayacağı yönündeki düşüncesini destekler niteliktedir."
Savaş ve çatışma ortamı
Ortadoğu'da devam eden savaşların en çok kadınları ve çocukları etkilediğini vurgulayan İHD, şöyle dedi:
"Savaş ve kaos ortamında Suriye'de yaşanan savaşta da tecrübe edildiği üzere Kadınlar, LGBTİ+'lar ve çocuklar ayrımcılığa maruz bırakılmakta, kaçırılma, cinsel istismar, fuhuşa zorlanma veya işkence gibi birçok suçun mağduru olmaktadırlar. Yine savaş sebebiyle göçmek zorunda bırakılan, farklı ülkelerde mülteci statüsünde bulunan birçok kadın ve çocuk ırkçı ayrımcı saldırılara maruz kalmaktadır.
"Sadece diğer ülkelerde değil Türkiye'de de benzer birçok politika yürütülmektedir. Özellikle Hakkâri, Şırnak, Dersim gibi kolluk kuvvetlerinin sayıca fazla olduğu bölge illerinde yürütülen, kamuoyuna yansıyan ve kamu otoritelerinin de çoğu zaman sessiz kaldığı, etkin idari ve yargısal soruşturmalar yürütmediği durumlar neticesinde fuhuş zorlanma, madde bağımlılığı, kadınlara yönelik birçok hak ihlali de yaygınlaşmaktadır."
Kolluk kuvvetlerinin dahil olduğu suçlar
İHD, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde kolluk kuvvetlerinin faili olduğu olaylarda herhangi bir cezai müeyyidenin uygulanmamasının faili cesaretlendirdiğinin altını çizdi:
"Özellikle kolluk kuvvetlerinin dahil olduğu suçlar cezasızlık zırhıyla taçlandırılmaktadır. Uygulanan cezasızlık politikası kolluk kuvvetlerinin artık alenen suç işlenmesi gerçeğini karşımıza çıkararak cezasızlık politikasının en acı sonucunu yaşatmaktadır. 90'lı yıllarda başlayan Musa'lar 20'li yıllarda Musa Orhanlarla sürdürülmektedir. Bilançoda da görüldüğü üzere toplumsal alanda gerçekleşen şiddet sonucu yaralanmaların çoğu cinsel şiddet, taciz ve tecavüz sonucu gerçekleşmiştir."
Kadın hakları savunucularına yargısal taciz
İHD, kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın hak savunucularının yargısal tacize (gözaltı, tutuklama vb.) maruz bırakılmalarının kadın mücadelesini engellemeye yönelik olduğunu belirtti.
Pandemi süreci
Pandemi süreciyle birlikte aile içi kadına yönelik şiddetin tırmandığı bir dönem yaşandığını hatırlatan İHD şöyle dedi:
"Evde kalma sürelerinin artması ve bu süreçte İnfaz Yasasında yapılan değişiklikler sonucu şiddet uygulayan erkeklerin serbest kalması ile birlikte kadınların şiddete maruz kalma oranları da artmıştır. Yine COVID-19 salgını gerekçesiyle kadın sığınma evlerinin işlevsizleştirilmesi ve şiddet mağduru kadınların başvuracağı, sığınacağı bir alanın bırakılmaması da ev içi şiddet vakalarının artışına sebep olmuştur."
Cezasızlık politikalarından vazgeçilmeli
Devletin kadına karşı şiddeti önlemek için her türlü tedbiri almak zorunda olduğunu hatırlatan İHD, "Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmak için politikalar üretmelidir. Cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmalıdır. Kadına karşı şiddet uygulayan failler hakkında etkili cezalandırma yoluna gidilmeli ve cezasızlık politikalarından vazgeçilmelidir" dedi.