Gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Soylu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- Salgınla mücadele sürecinde 4 temel ilke belirledik. Bu 4 temel ilke: Kamu düzeni ve güvenliğinin devamı, üretim ve tedarik zincirinin aksamaması, sağlık sisteminin devamı ve temizlik-maske-mesafe üçlüsünün temini.
- Derdimiz şu, Ramazan, yaz ve Kurban Bayramı, sosyal izolasyonda zorluk çekeceğimiz dönemler olacak. Tarımın en önemli dönemindeyiz. Tarımı devam ettirmemiz lazım. Ekonomik olarak hareketlenmemiz gereken dönemin arifesindeyiz.
- Türk halkını eve kapattık ama hepsi sağlığımız için. Milletimizden Allah razı olsun. Bu dönemde hepimiz yakınlarımızı kaybettik. Ben de yakınlarımı kaybettim. Tüm Türkiye olarak fedakarlıklarda bulunduk.
- Muhalefet bu istemezükçü tavrını şehir hastanelerinde de gösterdi. Bu hastaneler, Türkiye'nin sağlık sitemini ve alt yapısını, Dünya'nın ve Avrupa'nın sağlık sisteminde en güvenli ülkesi haline gelmesine sebebiyet verdi.
- Kapanma dönemlerinde büyük zorluklarla karşılaştık. Ben önceki kapanma döneminde de büyük zorluk çektik. Tüm halkımızdan evlerine kapanmasını istemek kolay değil.
'Sosyal medyada "Tarak yasak, Süleyman Soylu'nun saçları yok diye" diyorlar'
- Niye İçişleri Bakanlığı ikide bir genelge yayınlıyor denildi. 2 önemli husus var. Birincisi, ilk Hıfzıssıhha Kurulları karar veriyor. İkincisi, bizim pandemi eylem planımız var. Koordinasyon İçişleri Bakanlığı'na verilmiş, biz de kabinemizin aldığı kararları halkımıza duyurabilmek için bunu ortaya koyuyoruz.
- Tam kapanmanın 19 Mayıs'a uzaması konusunda böyle bir değerlendirmemiz yok.
- Toplumun bütün taraflarını dinliyoruz. Esnaf diyorlar ki, gıdayı anladık, temel ihtiyaç maddelerini anladık. Tabi sosyal medyada şey diyorlar, "Tarak yasak, Süleyman Soylu'nun saçları yok diye".
- Alkol meselesi kendiliğinden çıkmış bir şey değil. 2 ay süreyle Avrupa'yı takip ettik. Onları takip ederek, onlar nasıl kapanıyorlar, hangi tedbirleri alıyorlar, işten kaçta çıkıyorlar. Bunlar bizim için örnek oldu, öğretici oldu. Kendi tecrübelerimizle bunları pekiştirdik ve kendimize bir yol haritası belirledik.
'Alkol meselesini siyasallaştırmaya gerek yok bu bir sağlık meselesi'
- Dünya Sağlık Örgütü, bu işin başında kuralı koymuş. Demiş ki, alkolden kaçınarak bağışıklık sisteminizi koruyun diyor. Ayık kalın diyor. Alkolün limitiyle alakalı, fazla bir alkol almayın diyor. Alkol kullanımı sırasında evde bile olsa sosyal mesafenin korunmama riski yüksektir diyor, temel derdi bu aslında. Siyasallaştırmaya gerek yok bu bir sağlık meselesi.
- Niye kapatmıyorsunuz diyenler, şimdi niye kapatıyorsunuz diyorlar.
'İmamoğlu'na özel bir durum yok, soruşturma söz konusu değil'
- Camilerde ve mezarlık yerlerinde eller arkaya konmaz. Saygı, edep ve terbiyedir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, orada belediye başkanı sıfatıyla var. Vatandaş, Fatih Sultan Mehmet'e saygısızlık olduğunu düşünüyor. Bu görüntüleri gördükten sonra ben de saygısızlık olduğunu düşündüm. Bu bir vatandaşımızın şikayeti. Birçok şikayet var böyle. Başka bir şikayet daha var bunun dışında. O da şu: Terör örgütünün desteklediği siyasi partinin belediye başkanına gidiyorsunuz, suçluyu övüyorsunuz, bu kanunda yok diyorsunuz. Vatandaş onu da şikayet ediyor. Birçok yerden geliyor şikayetler, toplanıyor. Bu şikayetler bize direkt olarak gelir, valilik veya bakanlığa. Diğer şekilde savcılığa suç duyurusu gelir.
- Burada kişiye özel bir durum söz konusu değil. Ve soruşturma söz konusu değil.
'Akşener'i iyi tanırız, o da bizim onu iyi tanıdığımızı bilir'
- Akşener benim için 'Aptal' dedi. Bir hanımefendiye. 6 ay İçişleri Bakanlığı yaptı, 6 ay... Stajyer İçişleri Bakanı. Ben siyaset meydanına çıkarsam, bu tür sözler ağzımdan ağır çıkar. Biz sayın Akşener ile aynı partide, Doğru Yol Partisi'nde siyaset yaptık. Biz onu iyi tanırız o da bizim onu iyi tanıdığımızı bilir. Sayın Devlet Bahçeli'ye hakaret etti. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımız'a yaptığı hakaret, bir insana yakışmaz, bir hanımefendiye hiç yakışmaz. Üzüldüm, doğru da değil. Bu kadar kibir, bu kadar gurur... Bu kadar kendini bilmezlik. Bana 'aptal' demiş, Hz. Ali'nin meselesini biliyorsunuz, ben bunu Allah'a havale ederim, nefsileştirmem. Ama Cumhurbaşkanımız'a söylediği söz, siyasi hayatta kaldırılabilir bir söz değildir. Size başka bir hikaye anlatayım. Biz aynı partide siyaset yaptık. Yine o dönem benden önceki il başkanı vardı, şimdi de meclis başkan vekili. Şu kulaklarımla duydum. Hepimize Meral Akşener dedi ki, "Bu Celal abi var ya" dedi, "Benim hayatımın her zor anında bana yardımcı olmuş elini vermiştir. Allah ondan razı olsun ben hayatım boyunca onun yaptıklarını ödeyemem" dedi. Kendi parti grubunda ona da iftira attı. Biz iyi tanırız. Değer sistemi olmadığını da biliriz. Karakterini de biliriz. 6 ay İçişleri Bakanlığı yapacaksın, gelince 'ben onu görevden alırım'.. Devlet bilmez. Ben bu kadar söyleyeyim.
- Polisler kanunun verdiği hakları yerine getirir. Kişisel mahremiyete müdahale söz konusu olmamalı. Kanun, kural ne diyorsa biz onu uygulamaya çalışıyoruz. Bunun basın özgürlüğüyle herhangi bir ilgisi yoktur. Fransa izin vermiyor, bizde böyle bir durum yok.
- Bu adam (Alparslan Kuytul) Türkiye düşmanlığının sözcüsüdür. Bir Türkiye düşmanlığı ve karşıtlığı olduğu belli.