Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin Fethullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu, 13'ü firari 76 sanığın yargılandığı davada, karar 26 Mart'ta açıklanacak.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Ercan Gün, Muharrem Demirkale, Okan Şimşek ve Veysal Şahin ile başka suçtan tutuklu sanıklar Hamza Celepoğlu, Mehmet Uçar, Ali Poyraz, Osman Gülbel, Yavuz Karakakaya, Tamer Bülent Demirelbulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın da aralarında bulunduğu 16 tutuksuz sanık ile müdahil Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, daha önce tanık olarak dinlenilmesine karar verilen Kezban Demirdelen ile Hüseyin Çal'ın ifadeleri alındı. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, daha önce bu duruşmada karar verileceğinin açıklandığını ancak dosyaya bakan üye hakimlerden birinin kalp ameliyatı geçirdiğini belirtti. Heyet, hakimin sağlık raporu alması nedeniyle kararı açıklamak üzere duruşmayı 26 Mart'a erteledi.
'Henüz Hrant Dink için adalete ulaşamadık'
Duruşma öncesi Hrant'ın arkadaşları adliye önünde basın açıklaması yaptı. Grup adına konuşan Bülent Aydın, Hrant Dink cinayeti davasının 2007'den bu yana 14 yıldır sürdüğünü belirterek, cinayete ilişkin önce tetikçilerin yargılandığı aşamanın kararını arkadaşlarıyla birlikte dinlediklerini ve o davanın skandal bir kararla sonuçlandığını söyledi.
Tetikçilerin yargılandığı davaya ilişkin kararın daha sonra bozulduğunu, 10 yıl süren adalet mücadelesinin sonucunda davanın 2016'da yeniden başladığını anlatan Aydın, "Bugün biten dava işte bu dava. Türkiye'de bugüne kadar bu kadar çok kamu görevlisinin yargılandığı bir siyasi cinayet davası olmadı. Hrant Dink cinayetine ilişkin bütün hususların aydınlandığı ve bu cinayete katılan bütün tarafların gerçekten yargılandığı bir aşamanın sonucunda 'Acaba adalete ne kadar yaklaştık?' derseniz, henüz Hrant Dink için adalete ulaşamadık" diye konuştu.
Dink cinayetinin yıllarca süren bir hazırlık aşamasından sonra gerçekleştirildiğini ifade eden Aydın, şunları dile getirdi:
"Hrant Dink, hedef haline getirilerek, sonra asılsız davalardan yargılanarak mahkum edilerek, tehdit edilerek ve peş peşe işleyen organize bir sürecin sonunda adeta tetikçilerin önüne atılarak, öldürülmesi mümkün kılınarak, önceden bütün ayrıntılarıyla bilinen hazırlık sürecinden sonra öldürüldü. Maalesef cinayet öncesi sürece ilişkin büyük eksiklikler var. O aşamaya ilişkin hiçbir sanık bu davada yargılanmadı. Yine Hrant Dink ailesinin avukatlarının ısrarlı hukuk çabalarına rağmen, bu cinayetle ilgili çok sayıda kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmadı. İhlal davası Anayasa Mahkemesinde görüldü ve 'Önce mahkeme aşamasının sona ermesi gerekir' gibi tartışılacak bir kararla reddedildi, önümüzdeki aşamalarda bu davanın farklı dönemleriyle biz yeniden yüz yüze olacağız."
Aydın, Dink cinayetine ilişkin adalet mücadelesinin bu davayla bitmeyeceğini kaydederek, şunları söyledi:
"Aksine bu kararla birlikte adalet mücadelesi yeni bir aşamaya geçmiş olacak. O yüzden Beşiktaş'ta süren, tetikçilerin yargılandığı ilk duruşma bittiğinde söylediğimiz gibi, biz bugün bir kez daha buradan sesleniyoruz: 'Biz bitti demeden bu dava bitmez.' Adalet mücadelesi bundan sonra da devam edecek. 'Hrant için adalet için' demeye devam edeceğiz. Bu cinayetten hemen sonra, yüzbinlerce kişilik kalabalıkla Hrant Dink'in arkasında yürürken söylediğimiz gibi bu cinayetin üstündeki karanlık perde kalkana, bu cinayetin tüm ortakları gerçekten yargılanana ve hak ettikleri cezayı bulana kadar hepimiz 'Hrant'ız hepimiz Ermeniyiz' demeye devam edeceğiz."