Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu ve “HDP’yi savunuyoruz” hukuk ekibi, partinin kapatılmasına yönelik açılan davaya karşı hazırladıkları esasa ilişkin savunmayı 19 Nisan’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) sundu.
Üç aylık çalışmanın ardından hazırlanan 228 sayfalık savunma iki bölümden oluşuyor.
Birinci bölümü “İddianamede HDP’ye Yöneltilen Gerçek Dışı İthamlara Yanıtlarımız”, ikinci bölüm ise “İddianamede Odak Olma İddiasının Dayandırıldığı Eylem Ve Davranışlar Hakkında Yanıtlarımız” başlığı altında yer aldı.
MA’da Zemo Ağgöz’ün haberine göre; HDP’nin belediyecilik anlayışına dair iddialara ilişkin yanıtların da yer aldığı savunmada, “Başsavcılığın HDP üyesi olmayan belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin fiillerini iddianame kapsamına almasının hukuka aykırı” olduğu belirtildi.
HDP’li belediye başkanları ve meclis üyeleri hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar hukuki olmadığı, “HDP’li belediye başkanları ve meclis üyeleri 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’na kaybettirdiği için cezalandırıldığı” ifade edildi.
Eşbaşkanlık sistemi
Savunmanın geniş bir bölümü partinin kadın mücadelesi, eşbaşkanlık sistemine yönelik iddialara verilen yanıtlardan oluştu.
Bu bölümde, “Kadınların mücadele tarihi, Kürt kadın hareketi, kadınların barış mücadelesi, IŞİD ve kadın katliamlarına karşı HDP kadın meclislerinin rolü ve önemi” anlatıldı.
Savunmada, 6-8 Ekim 2014 yılında İŞiD’in Kobanî’ye saldırıları karşısında gerçekleştirilen eylemlere dair iddialara da yanıt verildi. Kobanî eylemlerinin arka planı anlatılarak HDP’nin o döneme dair verdiği araştırma ve soru önergeleri hatırlatıldı.
Tanık itirafları
Açık, gizli tanık ve itirafçılardan alınan beyanlara dair de değerlendirmenin yer aldığı savunmada, söz konusu beyanların tamamının HDP’ye tebliğ edilmediği ve bu durumun adil yargılama hakkını ihlali olduğu ifade edildi.
İddianamede yer alan tanık ve itirafçı beyanlarının kolluk tarafından alındığı ve bilgi alma tutanağı mahiyetinde olduğu delil değerinin olmadığını aktarıldı. Ayrıca söz konusu beyanların doğruluğunun araştırılmadığı da belirtildi.
HDP öncesi soruşturmalar
Savunmanın ikinci bölümünde ise siyaset yasağı istenen 451 siyasetçi hakkındaki iddialara dair yanıtlar yer aldı. Bu kısımda, “Siyaset yasağı istenen 451 kişi arasında hakkındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile mahkûmiyet kararları HDP üyesi olmadan veya HDP kurulmadan öncesine ait olanlar vardır. Siyaset yasağı istenen 451 siyasetçi hakkındaki fezlekeler ile devam eden soruşturma, kovuşturmalar ve HDP’nin tüzel kişiliği arasında bir bağ kurulmadığı/kurulamadığından bu iddialar HDP’nin kapatma gerekçesi yapılamaz” denildi.
Anayasa'nın maddelerine uygun değil
Savunmanın sonuç kısmında, söz konusu iddianamenin 5271 sayılı yasanın 160. ve 170. maddeleri ile Anayasanın 69. maddesinde belirtilen şartlara uygun olarak hazırlanmadığı vurgulandı.
İddianamede ayrıca HDP’nin ve HDP’lilerin lehine olan, hak ve özgürlüklere ilişkin Anayasa ve AİHS hükümleri ile Yüksek Mahkeme ve AİHM içtihatlarının da görmezden gelindiği aktarıldı.
Savunmada, AYM’nin iddianamenin ilk halini iade kararında belirttiği usul eksikliklerin neredeyse tamamının son halinde de tekrar edildiği vurgulandı.
İddialar dayanaksız
Anayasa’nın 69’uncu maddesinde bir siyasi parti hakkında kapatma kararı verilebilmesi için Anayasanın 68. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı fiillerin merkez organları tarafından “yoğun bir şekilde“ ve “kararlılık içinde“ gerçekleştirilmiş olması gerektiği belirtildi.
Savunmada, “Oysaki iddianamede HDP merkez organlarının hiçbirinin Anayasa’nın 68. maddesinin 4’üncü fıkrasına aykırı bir fiil gerçekleştirdiklerine dair iddia bulunmamaktadır. HDP açısından 69. maddenin altıncı fıkrasında belirtilen ‘odak olma’ halinin ne şekilde gerçekleştiği izah edil(e)memiştir” denildi.