HDP Hakkari Kadın Meclisi tarafından İstanbul Sözleşmesine ilişkin yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi:
- "AKP-MHP erkek ittifakı, bu kararla bir kez daha kadın düşmanlığını tescillemiş oldu. Meclis’te tüm partilerin ortak kararı ile 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmak eril tahakkümcülüğün bir darbesidir. Tek adam rejiminin ilk adımlarından biri olarak kadın kazanımlarını gasp eden iktidar, bu kararname ile; Kadına yönelik şiddetin önünü açmaktadır, Kadın katliamlarını meşrulaştırmaktadır, Mülteci ve göçmen kadınların yaşam hakkını gasp etmektedir, Kadın erkek eşitliğini reddetmektedir, Kadınları yaşamın her alanından dışlayarak ev içine hapsetmektedir, Kadına yönelik her türlü şiddeti, mobingi, eşitsizliği onaylamakta ve kadına yönelik şiddet uygulayan erkeği korumaktadır, Kadın özgürlük mücadelesine ve kazanımlarına darbe yapmaktadır!
- Kadın mücadelesi ve kadın dayanışmasından aldığımız güçle buradan tek adam hep adam rejimine sesleniyoruz; Kadın kazanımlarımızdan ve haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek isteyenlere karşı 8 Mart’tan aldığımız coşku ve umut ile bir kez daha sesimizi en güçlü şekilde Newroz alanlarından yükselteceğiz. Partimize yönelik saldırılara karşı olduğu gibi İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçemeyeceğimizi Newroz alanlarından haykıracağız. Haklarımızı ve kazanımlarımızı bir kararname ile ortadan kaldırmak isteyen AKP-MHP erkek ittifakı kadınlar nezdinde feshedilmiştir."
"Bu karar açıkça Anayasamızı da yok saymaktır"
CHP Hakkari Kadın Kolları Başkanı ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Suzan Duran Çivi de yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
- "Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için devlete sorumluluk yüklemektedir. Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, cinsel ve ekonomik şiddet de dahil olmak üzere kadınları her türlü şiddetten koruyan en kapsamlı sözleşmedir. Şimdi AKP hükümetine soruyoruz: “Bu sözleşmenin neyinden rahatsız oldunuz?” Kadını yok sayan düzenden doğan kadına yönelik şiddetin ateşini harlamak, şahsım hükümetinin haddi değildir. Kadına karşı vahşet ve aile içi şiddet vakalarında yaşanacak artışın vebali, İstanbul Sözleşmesi’ni feshedenlerin boynundadır. 20 Temmuz sivil darbesinin failleri durmuyor, haksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamalarına devam ediyor. Dün gece TBMM’ye bir darbe daha yapıldı ve kadınların uzun mücadeleler sonucunda elde ettiği kazanımlar heba edildi, evrensel değerlerden uzaklaşıldı. Meclis’te oy birliğiyle kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi, milletin iradesi yok sayılarak feshedilemez. İnsan hakları, temel hak ve özgürlükler alanındaki sözleşmeler TBMM kararıyla; yani kanunla alınır. Bu karar açıkça Anayasamızı da yok saymaktır. Kadın cinayetleri politiktir. Biz, Erdoğan’ın TBMM’yi ve hukuku yok sayarak aldığı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını tanımıyoruz, tanımayacağız!
- Biz kadınlar korkmuyoruz, sinmiyoruz, zalimlere itaat etmiyoruz, geri durmuyoruz. Onlar korku yaymaya çalıştıkça, bizim örgütlü gücümüz her geçen gün büyüyor. Onlar dallarımızı budamaya çalıştıkça, bizim köklerimiz güçleniyor. Başta TBMM olmak üzere her platformda bu sözleşmenin gereklerinin yapılmasını sağlamak için kadın hareketiyle birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Bundan sonra bulunduğumuz her alan; sokaklar, mahalleler, meydanlar dahil bizim için mücadele alanıdır. Vicdan sahibi her erkeğin annesi, eşi, kardeşi, arkadaşı olan ve yaşamın eşit ortağı olan kadınlarla beraber olacağını biliyoruz. Biz, hep birlikte bu zulme dur diyeceğiz. Türkiye’ye aydınlık günleri bizler getireceğiz.”