Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 40 binin üzerinde kişinin yaşamını yitirdiği depremin yaralarını sarmak için tüm ülke seferber oldu. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü de, ilk günden Marmara Bölgesi Kriz Koordinasyon Merkezi’ni kurup harekete geçti. Çalışmalar kapsamında 250 gönüllü ile birlikte 50 TIR gıda, giyim, ilaç ve hijyen ürünleri gibi temel ihtiyaç malzemelerini deprem bölgesine gönderen koordinasyon merkezi, İstanbul’a göç eden 150 ailenin de barınma ihtiyacını karşıladı. Koordinasyon ayrıca çadır üretim atölyesi kurdu.
HDP İstanbul İl Eş başkanı Ferhat Encü, depreme ve sonrasında yaşanılanlara, gösterilen dayanışmaya dair değerlendirmelerde bulundu.
DAYANIŞMA VE ÖRGÜTLENME
Depremin yaşandığı ilk andan itibaren HDP Genel Merkezi’nin daha önce oluşturduğu seçim örgütleme komisyonlarını, deprem kriz koordinasyonlarına dönüştürdüğünü belirten Encü, bu koordinasyonla hemen harekete geçtiklerini söyledi. Encü, ülke tarihinin en büyük felaketlerinden biri olarak gördükleri depreme karşı yürütülen çalışmalarla büyük bir dayanışma örgütlediklerini ifade etti.
Ortaya çıkan tablonun sorumlusu olarak iktidarı gösteren Encü, iktidarın deprem sonrası tutumuna dair şunları söyledi: “Maalesef devletin ve siyasal iktidarın aklı, birilerini düşman ilan etmek ve bu düşman algısı üzerinden bir alt yapı oluşturmak oldu. Deprem alanlarının hiç olmaması bu konuda hiçbir hazırlığın ve alt yapının olmaması, ilk müdahalelerin hiçbir şekilde gerçekleşmemesi can kayıplarını daha da artırdı. Deprem sürecinde halkın öfkesi ve tepkisinden de anladık ki devlet ve iktidar o molozların altında kaldı.”
İSTANBUL’DAN 250 TIR
Kriz koordinasyonunun çalışmalarına dair bilgi veren Encü, “İlk gün temel ihtiyaç listesini hazırladık. Başta çadır, gıda, su, battaniye, mont, ayakkabı, soba gibi insanları ayakta tutacak şeylerin listesini oluşturduk. Daha sonra bu listeleri kamuoyuyla paylaştık, halkımız o konuda elinde avucunda ne varsa HDP ilçe binalarına getirdi. Tüm engellemelere rağmen Marmara Bölgesi olarak Dîlok, Semsûr, Hatay ve Mereş’e 50 TIR ve 250’ye yakın gönüllü arkadaşı gönderdik. İstanbul’da büyük bir koordinasyon oluşturarak halkımızın ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir seferberlik başlattık.
150 AİLEYE DESTEK
İstanbul’a gelen 150 depremzede aileyi ziyaret ettik. Temel ihtiyaçları olan barınmanın yanı sıra kaygılarını dinleyip cevap olamaya çalıştık. Özellikle depremde yaşamını yitiren ailelerin çocuklarının nereye götürüldüğü meselesinin, sosyal medyada ve bize gelen telefonlardan ‘Dersim’in Kayıp Çocukları’ meselesine dönüşmesine dair kaygılar olduğunu ifade etmek istiyoruz. Yardımlarımız ve dayanışmamız devam edecek” dedi.
ÇADIR ÜRETİM ATÖLYESİ
Ne devlet ne de iktidar yetkilerinin göndermediği çadır sorununa çözüm bulmak için üretim atölyesi kurduklarını aktaran Encü, “Deprem bölgesindeki halkın barınma ihtiyacını karşılamak için kısa vadeli bir atölye kurduk ve şu anda o atölyede çadır üretiyoruz. Bununla ilgili çok sayıda sipariş verildi ve bu siparişler peyderpey akmaya başladı” ifadelerini kullandı.
DEVLET VE KURUMLARI
Devletin ve tüm kurumlarının depremde sınıfta kaldığını söyleyen Encü, “Sivil kurumlar ve dayanışma olmasaydı daha büyük bir felaketle karşı karşıya kalabilirdik. Devletin kurumları, depremden 5 gün sonra bazı bölgelere gitti, bazı bölgelere ise hala gidilmemiş. Dolayısıyla bu koordinesizliği ortadan kaldırma, mağduriyeti ortadan kaldırmak adına halk müthiş bir dayanışma örgütleyerek, acıları paylaştı, ihtiyaçları gidermek için bir mücadele verdi” diye belirtti.
KAYYIM ZİHNİYETİ
Partilerinin gösterdiği dayanışmanın engellenmesi ve depremin merkez üssü Maraş'ın Pazarcık ilçesinde kurulan Kriz Koordinasyon Merkezi’ne 15 Şubat’ta kayyım atanmasını hatırlatan Encü, şöyle devam etti: “Bir kez daha kayyım atayarak toplumsal barışa zarar verildi. HDP, deprem bölgelerinde şu ana kadar 113 köye ulaşarak, yardım dağıttı ve insanların ihtiyaçlarını gideren bir koordinasyon kurdu. Kayyım politikaları bugün enkazı kaldıramayan anlayışın sonucudur. HDP’li belediyelere kayyım atanmamış olsaydı seferberlikle halkın ihtiyaçlarını tek başına giderebilirdi. Maalesef kayyımlarda rant anlayışı olduğu için hiçbir yerden bir müdahale gerçekleşmedi. Elimizde kalan iki belediyemizin yardımlarına el koyup, engellemeye çalışarak bir kez daha hukuksuzluğunu göstermiş oldu iktidar.
‘YARDIM MİZANSENİ’
Depremden 10 gün sonra (15 Şubat) ortak yayında ‘mizansen’ bir kampanya yapıldı. Madem bu kadar paranız vardı, neden insanların enkaz altında olduğu süreçte devreye sokup, ihtiyaçları gidermediniz? İktidar, popülist bir tarzla böylesi bir organizasyonla kendisini halka pazarladı. Bu gibi oyunlarla insanları televizyon ekranlarında bir araya getirip, o enkaz altında kalan itibarınızı kurtaramazsınız.”
DAYANIŞMA BÜYÜTÜLMELİ
Herkesi dayanışmayı büyütmeye davet eden Encü, “İstanbul’dan şu çağrıyı yapmak istiyoruz; ihtiyaçların giderilmesi için yardımların devam ettirilmesi gerektiğini buradan ifade etmek."