Brüksel merkezli sivil toplum kuruluşu Sağlık ve Çevre Birliği-HEAL, 2015 yılından bu yana Türkiye'nin kömürle çalışan elektrik üretimi kaynaklı hava kirliliğinin sağlık yükü ve maliyeti üzerine çalışmalar yürütmeye devam ediyor. HEAL’in 2021 yılındaki araştırmasına göre, Türkiye'deki kömürlü elektrik santralleri yılda 6 milyon euro sağlık maliyetine neden oluyor, bu neredeyse Türkiye'nin sağlık harcamalarının yüzde 27'sine eş değer. Ayrıca rapora göre önlem alınırsa 100 bin kişinin erken ölümü engellenebilir.
KÖMÜRLÜ ELEKTRİK SANTRALLERİ KAPATILIRSA...
HEAL'in 2022 yılı sonunda yayımlanan bir diğer araştırması ise kömürlü elektrik üretim santrallerinin 2030 yılına kadar kapatılması halinde hava kirliliğinin nasıl azalacağına ilişkin önemli veriler ortaya koydu. 2030 yılının referans alınmasının nedeni, geçen yıl duyurulan resmi 2053 net-sıfır hedefine ulaşmak için 2030'un kömürlü termik santrallerin kapatılması bakımından en uygun yıl olmasından kaynaklanıyor. Bu çalışmaya göre, kömürlü termik santrallerin resmi izin sürelerinden daha önce (ortalama 2050 yılına denk geliyor) 2030 yılına kadar kapatılması hem elektrik sistemi için herhangi bir güvenlik sorunu yaratmazken, hem de azaltılacak hava kirletici emisyonlar sayesinde 102 bin kişinin erken ölümü ve 194 milyar euro sağlık maliyeti engellenebilir.
HEAL aynı zamanda yaptığı araştırmalarla son teknolojiyle donatılmış, baca kirliliği kağıt üzerinde “temiz”, yönetmelikle uyumlu kömürlü termik santrallerin kirlilik yaratıp yaratmadığını açıklığa kavuşturmayı hedefliyor. Araştırmalar “Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği”ne uyumlu bu santrallerin dahi temiz olmadığını ve işletmeye alınmaları halinde 46 bin erken ölüme, 185 milyar sağlık maliyetine neden olacağını gösteriyor. TUİK verilerine göre ülkemizde her yıl 565 bin insan çeşitli nedenlerle hayatını kaybediyor. Ortalama 35 yıl çalışacağı tahmin edilen ve “temiz” olduğu varsayılan bu santrallerin ‘mevzuata uyumlu’ baca gazı kirlilik seviyeleri nedeniyle tahmin edilen erken ölüm sayısı yıllık resmi ölümlerin neredeyse onda biri.
Sağlık ve Çevre Birliği-HEAL, 35 yıl çalışacağı düşünülerek, çalışma süreci boyunca sadece baca gazlarındaki kirlilik nedeniyle ortaya çıkacak erken ölümler ve erken ölümlerin yanı sıra diğer sağlık sorunlarına bağlı sağlık maliyetlerini gösteren bir tablo hazırladı.
Tabloyla ilgili tespitler ise şöyle:
ÇED raporlarında hava kalitesi modellemelerine yer veriliyor ve mevzuata uyumlulukları bunun üzerinden denetleniyor. Ancak tabloda çok açıkça görülen bir nokta daha var; bu “temiz” santrallerin kapasitesi santralin ne kadar elektrik üreteceği ve dolayısıyla ne kadar kömür tüketeceğini gösterse de, santrallerin neden olacağı hava kirliliği ÇED raporlarında sınırlı tutulan hava kirliliği dağılım bölgesinin çok daha ötesinde. Hava kirletici emisyonlar doğası gereği kaynağından uzaklaşabilir ve atmosferdeki diğer kirleticiler ve doğal kaynaklarla tepkimeye girebilir; örneğin, atmosferdeki oksijen ve azot oksitler güneş ışığına maruz kaldığında, yer seviyesi ozon oluşumu gibi birçok reaksiyon gerçekleşebilir. Ayrıca hava kirleticiler, havanın sıcaklığı, nem oranı ve diğer faktörler gibi çevresel koşullara bağlı olarak hareket ederler. HEAL’in bu araştırmasında, santrallerin mevcut diğer kömürlü santrallerin yanı sıra, mevcut hava kirliliği ile tepkimeye girdiği de göz önünde bulunduruldu. Aynı zamanda, “temiz” sanılan ve baca gazı kirletici emisyonları mevzuata uyumlu bu santrallerin, hangi bölgede ne kadar sağlık etkisinde bulunacağı bölgedeki nüfusla doğrudan ilişkili.
2023 Nisan ayında aşağıda listelenen santrallerin pek çoğu rafa kalkmış olsa da, bu tablo baca gazına odaklanan mevzuatlara uyumlu olmasına rağmen kömürlü termik santrallerin temiz olmadığına en güzel örnek. Tabloda 2021 yılında ülkede planlanmış (izin süreci, ÇED süreci, lisans almış vb.) santrallerin “arıtılmış” baca gazı kirletici emisyonları nedeniyle, 35 yıllık işletme süresi boyunca neden olacağı tahmin edilen erken ölüm ve sağlık maliyetleri gösterilmekte.