Hakkari Valiliği ve Hakkari Belediyesi tarafından, Gençlik Merkezi spor salonunda gerçekleştirilen seminerde konuşan Vali Ali Çelik, Anadolu coğrafyasının yüzde 80'ine yakınının deprem gerçekliğiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Doğu Anadolu ve Kuzey Doğu Anadolu fay hatlarının dünyanın en uzun fay hatlarından olduğunu belirten Çelik, bu iki fayın geçtiği güzergahlarda onlarca depremin meydana geldiğini, bunlardan en büyüğünün Erzincan depremi olduğunu anlattı.
Bu durumun Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından değiştiğini belirten Çelik, "Bundan sonra da bu coğrafyada depremler olacak. Hakkari, Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alıyor. Başta biz idareciler olmak üzere ülkenin her ferdi, deprem kaygısını taşımak zorunda. Hepimiz deprem gerçeğini fark etmek ve kaygılanmak, kaygılandığımızda da çözüm bulmak zorundayız. Hepimiz bu depremlere hazırlıklı olmalıyız." ifadelerini kullandı.
Bunun için en önemli hususun depreme dayanıklı yapılar inşa etmek olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Hakkari'de yapı stokunun güncellenmesi ve yapı stokunun risklerinin belirlenmesi için belediye ve üniversiteyle çalışma başlattık. Orada iyi mesafe almayı planlıyoruz. Ondan sonraki süreç kentsel dönüşüm süreci. O süreci de tüm kentle birlikte yönetmek ve yürütmek zorundayız. Devlet olarak en önemli görevimiz vatandaşın kamusal anlamda güvende kalmasıdır. Onun için deprem yönetmelikleri çıkarılıyor. Bu bir eziyet olsun diye değil, insanların güvende kalması içindir. Bu bilimsel hesaplama ve analiz işi. Hepimiz bir ve beraber olup aynı amaca doğru gidersek başarırız, yoksa sorunu çözme iradesi güçlenmez."
"Binayı yumuşak zeminde yaparsak sonu felaket olur"
Yüksek inşaat mühendisi ve deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki ise Türkiye'de meydana gelen depremler hakkında bilgi vererek, bu depremlerin domino etkisi yarattığını ifade etti.
İzmir'de 4 yıl önce yaşanan depremde yıkılan binalarda kötü malzemenin kullanıldığını gördüklerini belirten Moriwaki, Ege'de küçük fay hatlarının çok olduğunu, bu yüzden sık sık depremlerin meydana gelebileceğini ama çok büyük bir deprem beklemediklerini aktardı.
Türkiye'nin her yerinin deprem açısından tehlikeli olduğunun söylenebileceğini vurgulayan Moriwaki, "Türkiye de Japonya da deprem konusunda tehlikeli bölgede yer alıyor. Japonya'da her türlü afet olabiliyor. Depremin olduğu noktada tekrar depremler oluyor. Burada da deprem biz yaşıyorken olmayabilir ama sonraki nesilleri düşünmemiz lazım. Hakkari'yi çok beğendim. Buranın yapısı genellikle kaya. Sert zemin olduğu için çok sallantı olmuyor." diye konuştu.
Dünyadaki büyük depremlerle Türkiye ve Japonya arasındaki depreme ilişkin önlemlerin farklılıklarına değinen Moriwaki, "Artık Japonya'ya gitmeyeceğim. Sonuna kadar Türkiye'de çalışacağım. Türkiye, depremde can kaybının yüksek olması konusunda üçüncü sıraya yükseldi. Bazı ülkelere göre çok fazla büyük deprem olmamasına rağmen can kaybı fazla. Binayı yumuşak zeminde yaparsak sonu felaket olur." dedi.
Çocukların deprem konusunda bilinçlendirilmesinin ve yapılarda sismik izolatörlerin kullanılmasının önemine işaret eden Moriwaki, "Evlerde eşyaları uygun yere bırakıp sabitlemek çok önemli. Merdivenler yapılarda zayıf noktalar. Hayat üçgenine yönelmek lazım. Hakkari'de büyük depremin üzerinden yaklaşık 100 yıl geçti. Bu süreçte deprem geliyorsa fikrimce daha iyi olur. Çünkü küçük olabilir. Ne kadar enerji biriktirirse daha kötü olabilir. Anladığım kadarıyla kötü malzeme kullanılmış çok yapı var. Her an gelebilir düşüncesiyle herkesin hazırlıklı olması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
"Hakkari'de 1996'dan önce yapılan yapılar yüksek risk taşıyor"
Yüksek inşaat mühendisi ve afet yönetimi uzmanı Faruk Görünüş de depremsellik konusunda binalarla ilgili çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi.
Bu çalışmalarla olası bir depremde kimsenin zarar görmemesini amaçladıklarını belirten Görünüş, şunları kaydetti:
"Hakkari nüfusuna oranla büyük bir depremde yüksek can kayıplarının yaşanabileceği bir şehir. Hakkari ciddi önlemler almaya başlamış. Bu çok önemli. Hakkari'ye hazır beton 2010'da girmeye başladı. O döneme kadar beton elle dökülürdü, dereden alınan malzemelerle yapılıyordu. O zaman düz demirler kullanılıyordu. Bu binalar ciddi anlamda risk taşıyor. Hakkari'de 1996'dan önce yapılan yapılar yüksek risk taşıyor. Çünkü o dönemdeki işçilik ve malzemeler kötüydü. 2011'den önce yapılan yapılar da riskli. 2018'den sonra yeni yönetmelik yürürlüğe girdi. Bu yönetmeliğin şartları biraz daha ağırdı. Deprem bölgesinde bu yönetmeliğe uygun yapılan yapılarda çok fazla hasar görmedik. İşçilik hatalarından kaynaklı yıkılan çok sayıda bina gördük. Eski binalarda hayat üçgeni görmedik. Asıl tehlike eski binalarda. Bir binanın çökmeyeceğini bilseniz korkmazsınız. Halkın bu çalışmalara destek vermesi geriyor. "
Moriwaki ve Görünüş, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.
Programa Hakkari Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Pakiş, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Necip Çarıkcıoğlu, İl Emniyet Müdürü İdris Yılmaz, vali yardımcıları, kaymakamlar, kurum amirleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, gönüllüler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.