Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖiB) programı kapsamında hazırlanan haziran ayı raporunun detaylarını duyuran Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin; AK Parti ve MHP tarafından hazırlanıp TBMM’ye sunulan, internet medyası ve sosyal medyaya bazı yeni yaptırımlar öngören kanun teklifi ile ilgili değerlendirmeler yaptı.
Yasal düzenleme girişiminin, meslek örgütleri tarafından uzun yıllardır benzeri görülmemiş biçimde birlikte hareket edilmesi sonucunda durdurulduğunu belirten Bilgin, 1 Temmuz itibarıyla TBMM’nin, yaz tatiline girmesi kararıyla birlikte yasa teklifi görüşmelerinin 1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılına ertelendiğini hatırlattı.
Meslek örgütlerince kararlılıkla mücadeleye devam etme iradesi konulduğunu belirten Bilgin süreci şöyle özetledi:
“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın yargı kararıyla Anayasa’ya aykırılığı tespit edilmiş olan basın kartı yönetmeliğini yasalaştırmayı amaçladığı teklif ile internet medya kuruluşları için yasal zemin yaratılacak olması olumlu adım olarak sunuldu. Ancak teklifte Basın İlan Kurumu’nun (BİK) resmi ilan dağıtımıyla internet alanındaki haberciliği de iktidar denetimi altına alacağı düzenlemeler ön plana çıktı. Teklif, Anadolu’daki yazılı yerel medya kuruluşları açısından son yıllarda döviz kuru artışına bağlı ekonomik kötüleşmeyi resmi ilan geliri kayıplarıyla daha derinleştirecek olmasıyla da tepki çekti.
AKP-MHP ittifakı, TBMM’deki müzakere sürecinde tali komisyon olan Dijital Mecralar Komisyonu’nda eleştirileri dikkate alma sözü vermesine rağmen Adalet Komisyonu’nda teklifte taleplere yönelik değişikliklerde bulunmadı. Tam tersine; Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hakim İhsan Baştürk’ün 'muğlak, çelişkili sonuçlara yol açabilecek ve basın-yayın yoluyla işlenecek olması nedeniyle öncelikle gazetecilere yönelik olduğu’ açıklamasını yaptığı yeni suç oluşturma maddesinden de vazgeçilmedi. Teklifle ‘dezenformasyon ile mücadele’ iddiasıyla üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı tanımlamasıyla ‘hatalı bilgiyi alenen yayma’ şeklinde yeni suç yaratılması gerektiği savunuldu.
İktidardaki ısrarcı tutuma karşı basın meslek örgütleri ise ilk kez uzun yıllar sonra Anadolu’daki yerel basın temsilcileriyle birlikte hareket etme tavrını ortaya koydu. Meslek örgütlerince ortak eylemler ve açıklamalar ile ‘Sansür yasası istemiyoruz’ tepkisi gösterilmesiyle teklif, TBMM Genel Kurulu’nda ele alınmadı. Gelecek yasama yılı başlangıcında görüşüleceği açıklanan teklife karşı Gazeteciler Cemiyeti’nin de içerisinde yer aldığı Medya Dayanışma Grubu mücadeleyi sürdüreceğini açıkladı.”
Ayrıca, "Haziran ayında erişim engelleme kararlarıyla yolsuzluk, usulsüzlük iddialarına yönelik sansür süreci devam etti” diyen Bilgin, RTÜK’ün uluslararası medya kuruluşları DW Türkçe ile VOA Türkçe’nin internet siteleriyle ilgili erişim engeli kararının uygulamaya geçtiğini anımsattı. Bilgin sözlerine şöyle devam etti:
“Gazeteciler aleyhine açılan soruşturmalar gerekçesiyle Diyarbakır’da 16 gazeteci tutuklandı. İl Emniyet Müdürlüğü’nün kameralar, fotoğraf makineleri ve bilgisayarları suç aletleri olarak sergilemesi tepkiyle karşılandı. Basın mensupları aleyhindeki yargılamalar kapsamında ÖİB’in açık kaynaklardan derlediği bilgilere göre, Haziran ayı sonunda cezaevlerinde 19’u hükümlü ve 38’i tutuklu olarak hapishanelerde toplam 57 gazeteci vardı. Mayıs ayı sonunda cezaevlerinde 19’u hükümlü ve 22’si tutuklu olarak hapishanelerde toplam 41 gazeteci bulunuyordu.
Ülke genelinde yürüyüş, basın açıklaması gibi her türlü etkinliğe yönelik sert polis müdahalesi sürdü. Gözaltına alma işlemlerinde ters kelepçe uygulaması arttı. Yargı kararına rağmen Emniyet Genel Müdürlüğü’nün toplumsal eylemlerde gazetecileri hedef alan engellemeleri devam etti.”