Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Dışişleri Bakanlığı bütçesine dair konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Komisyon üyesi Garo Paylan, bakanlıkta kadın sayısının olmamasını eleştirerek, sözlerine başladı.
Paylan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sunumunun mottosunun girişimci dış politika olduğunu vurgulayarak, “Girişimci olmak gerçekten önemlidir. Her girişimde fizibilite yapılır. Akılcı fizibilite yapılır. Rasyonel çalışmalar yapılır ve ona girişimler yapılır. Maalesef sizin son yıllarda yaptığınız girişimlerin pek çoğu hezimetle sonuçlandı” dedi.
‘KAYBET KAYBET SİYASETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Türkiye olarak soğukkanlı bir şekilde girişimlerin sonuçlarının değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Paylan, “Maceracı dış politikanız Türkiye’deki yurttaşların ekmeğini de etkiliyor. Bakın 5 yıl öncesine kadar toplanan vergilerin 15’te biri güvenlikçi politikalara gidiyordu. 2022 yılında ödenecek her 5 TL verginin 1 TL’si güvenlikçi politikalara gidecek. Bunda da maceracı dış politikanın etkisi var. Doğu Akdeniz ve Ege’de maceracı politikalara girdiniz. Navteksler ilan ettiniz. Savaş gemileri, uçakları karşılıklı uçtu. Sonuç ne oldu. Yunanistan kendini güvende hissetmedi. Çünkü şöyle söylemler oldu; Bir gecede geliriz, ezeriz, geçeriz. Yunanistan ABD ve Fransa ile anlaşma imzaladı. ABD orada üst kuruyor. Yunanistan halkının bütçesinden ABD ve Fransa şirketlerine para akıyor. Bunun karşısında bizde silahlanma yarışına gireceğiz. Sonuçta ne olacak yoksul Yunan köylüsü ve Türkiye köylüsü kaybedecek. Kaybet kaybet siyasetiyle karşı karşıyayız” diye belirtti.
’LİBYA, AFGANİSTAN POLİTİKASININ SONU ENKAZ’
Yunanistan ile geçmişte Dışişleri Bakanlıkların görüşebildiğini hatırlatan Paylan, “Biz bu politikadan çıktığımız için Yunanistan bekasını ABD’de alıyoruz. Bizde silahlanma yarışına girdik. Afganistan sonucunu değerlendirdiniz. Maalesef oradaki işgalin bizde bir parçası olduk. ABD ve NATO’nun işgali anlamında söylüyorum. 20 yılın sonunda enkazla karşı karşıyayız. Afgan halkının yıkımı var. Libya politikasının sonunda en kaz var. Türkiye’nin bir kazancı yok, bölünmüş bir Libya var. Suriye politikamıza bakalım. 10 yıldır yangın var biz o yangına su mu döktük, benzin mi döktük” diye sordu.
‘YUMUŞAK GÜCÜNÜ KULLANAMAYAN BİR ÜLKE HALİNE GELDİK’
Suriye politikasının sonucuna dair de değerlendirmede bulunanPaylan, “Orada bazı cihadist grupların varisi olarak gözükmek bize ne kazandırdı. Suriye’deki agresif politikanın sonucu Suriye’ye ABD ve Rusya yerleşti. Biz Osmanlı bakiyesiyiz. Bütün o topraklarda hepimizin izi var. Arap’ın da, Süryani’nin de, Türk’ün de ne oldu, kutuplaştık. Sınırın bu tarafı Türk-Kürt, o tarafı Arap yurdu gibi gözüküyor. Biz bir arada yaşayan halklar iken şu anda o Türk o Ermeni o Kürt politikasına döndük. Türkiye’de Kürt sorununda barışçıl politikalar yapabilirdik. PYD Temsilcileri 6 yıl önce Dışişleri Bakanlığı’nda görüşmeler yaparken, şimdi başka bir anlayışla bakabiliyoruz. Oysa sert gücümüzle değil yumuşak gücümüzle davranabilirdik. Maalesef yumuşak gücünü kullanamayan bir ülke haline geldik” ifadelerini kullandı.
Türkiye’yi bir fil gücüne benzeten Paylan, “Ama unutmayın zücaciye dükkanına giren bir fil her agresif hareketinde bir yıkım yaratır. İşte bu filin yumuşak gücüde olmalı. Yurtta sulh, cihanda sulh ilkeleriyle komşularıyla barışçı politikalarla çözüm üretmesi gerekir. Suriye rejimiyle de Kürtlerle de Araplarla da başarabilirdik, bunun için paradigma değişikliğine ihtiyaç var” dedi.
ERMENİSTAN-AZERBAYCAN POLİTİKASI
Ermenistan- Azerbaycan savaşı sırasında “Bu savaşın gereksiz olduğunu Ermeni ve Azeri halkının yıkımına yol açacağını söyledim” diyen Paylan, “Erivan’da Azeriler, Bakü’de Ermeniler yaşardı. Rusya halkları birbirine düşürür. On binlerce Azeri ve Ermeni genci öldü. İnsan ayrımı yapmadan Azeri ve Ermeni halkı kaybetti. Kim kazandı. Rusya Karabağ’a yerleşti. Rusya şimdi Karabağ’da. Rusya zaten Erivan’daydı, Bakü’ye girdi. Rusya Ermenistan ve Azerbaycan’ı daha fazla pençesi altına aldı. Biz neredeyiz, maalesef yokuz. Bu anlamda etki alanımızı acaba sert gücümüzle mi yoksa barışçı politikalarla mı daha güçlü olabilirdik. Anlaşma yapıldı, her yerde Rusya var. Geçmişte pek çok hikayemiz vardı. Kürt meselesinin demokratik çözümü. Aşırı milliyetçiliğinden herkes kaybeder. Yapmamız gereken 30 yıl önce bir arada yaşadığımızı hatırlamak, barışçı çözümlerin parçası olmaktır” diye konuştu.