Tarihi Erzurum Kalesi önünde toplanan sağlık çalışanları, Türkiye ve Filistin bayraklarıyla etkinlik alanında yürüyüş yaptı.
Yürüyüşün ardından grup adına açıklama yapan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi Ahmet Yusuf Yılmaz, binlerce masum Müslümanın İsrail tarafından düzenlenen saldırılarda hayatını kaybettiğini ve kaybetmeye devam ettiğini söyledi. Yılmaz konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
"Türkiye'deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak sessiz yürüyüşümüzün 46. haftasında yeniden Gazze'yi hatırlamak ve hatırlatmak için bir araya geldik. Bizler sebat etmeyi, sabretmeyi Filistinlilerden öğrenmeye çalışan sağlık çalışanlarıyız. Gazze'de 1 yıla yakın süredir gerçekleştirilen soykırım, Lübnan'da ki sivillerin kalleş İsrail tarafından bombalanmasıyla genişliyor. Vicdanı hür insanlar dünyanın dört bir tarafında eylemlerini sürdürürken; bu terörist sahte devlete dur diyemeyen kukla yönetimler yüzünden yeni katliam alanları açılıyor. İsrail'i ve onu meşru gören çürümüş insan müsveddelerini lanetlediğimizi ve her alanda boykot ettiğimizi ilan ediyoruz. Özellikle meslektaşlarımızın reçetelerinde, hastanelerde ve eczanelerdeki ilaç alımlarında tercihin yerli olandan yana olması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. eczacısına "ben yerli muadillerini istiyorum evladım" diyen her teyzenin her dedenin de ilaç alanındaki boykota katılabileceğini hatırlatıyoruz.
Tüm devlet kurumlarını, işletme sahiplerini ve halkımızı aktif boykota ve milli sermayeye destek çıkmaya davet ediyoruz. Boykot ürünlerine elimizi uzatırsak şehit olan her bir çocuğa ihanet etmiş olacağımızı bilmeliyiz. İsrail ve destekçilerinin ürünlerine güven olmayacağını anlamak için patlattıkları çağrı cihazlarına bakmak yetmez mi? Evlatlarımıza yerli malı bilincini kazandırmalı, boykotu nesilden nesle aktarmalıyız. Zulme karşı durmak ve hakkı söylemek bu dünyada evlatlarımıza bırakabileceğimiz pek şerefli bir mirastır. Fakat daha da şereflisi dün İstiklâl Harbinde, Bosna'da, Karabağ'da; bugün Suriye ve Kuzey Irak'ta olduğu gibi yarın Filistin'de, Doğu Akdeniz'de ve Doğu Türkistan'da vaadi dolan hak sözlerimizin yerini tetiğe bırakmak olacaktır. Daha fazlasını yapana kadar daha azını yapamayız, onun için kanıksamayacağız, normalleştirmeyeceğiz, sindirilmeyeceğiz. Sabırla ve azimle zulme karşı duranlardan olacağız"
Konuşmanın ardından protesto eylemi yapılan dua ile sona erdi.