Tarihten bu yana toplumsal kodlarla biçilen rollere ve beklentilere bağlı olarak yapılan cinsiyet ayrımı, kadınların yaşamında pek çok eşitsizliği beraberinde getirmekte. Ortaya çıkan bu eşitsiz alanlardan biri de sağlık alanı. “Toplumsal normlar” nedeniyle kadının biyolojik özelliklerinden kaynaklı özgün hastalıklarına tanı konulmaması yine erken yaşta evlilik ve çok sayıda çocuk doğurmak gibi dayatmalar kadının sağlık sorunlarını derinleştiriyor.
Kadın hastalıkları alanında uzman olan doktorların sayısının az olması da birçok kez kadınların gerektiği tedaviyi almalarına engel oluşturuyor.
HASTALIKLAR
Dismenore (Ağrılı adet görme), miyom (İyi huylu rahim kası tümörü), over kistleri (Yumurtalık kistleri), premenstrüel sendrom (Regli döneminin ikinci yarısında oluşan davranışsal ve fiziksel değişiklikler), endometriozis (Rahim içi zar tabakasının vücudun farklı bölgelerine yerleşip büyümesi), polikistik over sendromu (Hormonal bozukluklar neticesinde, hiç adet görememe ya da düzensiz görme ile karakterize genetik bir hastalık), meme kanseri, rahim kanseri ve kısırlık (İntertilite) gibi hastalıklar sık karşılanan sağlık sorunlarından bazıları.
MA'dan Özlem Yayan'a konuşan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Doktor Ruhat Karakuş, bölge kentlerindeki kadınların en çok karşılaştığı sağlık sorunlarına değinerek, kimi uyarılarda bulundu.
ERKEN YAŞTA EVLİLİK
Erken yaşta evlilik ve çok sayıda çocuk doğurmanın sağlık sorunlarını arttırdığına dikkati çeken Karakuş, kadınların "Adolesan" olarak adlandırılan olgunlaşma ve büyüme sürecinde evlendirilmelerinin ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu kaydetti. Karakuş, "Adolesan gebelerimiz çok fazla. Adolesan gebelikler riskli gebeliklerdir. Hastalarımız ilk doğumdan sonra da doğum yapmaya devam ediyor. Durum böyle olunca kadın fizyolojisi olumsuz etkileniyor. Kadının vücudunda tükenmişlik oluşuyor. Çok fazla çocuk doğurma ve bu çocuklara bakma, kadın bedeninde bazı sağlık problemlerine neden oluyor. Ne kadar çok doğum o kadar çok problem demektir. Bu durum da kadın sağlığını etkiliyor” diye belirtti.
Sık doğum yapan ve emziren kadınlarda adet düzensizliğinin yaşandığını belirten Karakuş, “Kadınların emzirme döneminde adetleri kesilir ya da düzensiz olur. Çok sık doğum ve emzirme arka arkaya olduğu zaman kadınlarda adet düzensizliği de yaşanıyor. Bölgede kadınların kafası bu durumdan dolayı çok karışıyor. Emziren kadının regl görmemesi çok normaldir. Rahimde miyom dediğimiz kistler oluşmadığı sürece genelde adet düzensizliği gibi enfeksiyon olabilecek problemleri medikal tedaviler ile halledebiliyoruz. Ancak rahim içerisinde oluşan polipler var. Bu kistlerin bazıları iyi huylu bazıları da kötü huylu olabiliyor" diye belirtti.
SEZARYEN DOĞUM
Sezaryenle doğum yapma durumunda kadınlarda, Adenomiyoz, Anormal Uterin kanamalar gibi sorunların da yaşanabileceğine değinen Karakuş, “Sezaryen doğum yapan kadının bir sonraki doğumu da sezaryenle oluyor. Üçten fazla doğum yapmaması gerekiyor. Sezaryen, anne için tehlikelidir. Normal doğum en sağlıklı olanıdır" ifadelerini kullandı.
DOKTOR SAYISI
Yüksek doğum oranına paralel olarak bölgede yeterli doktorun bulunmadığını da aktaran Karakuş, aynı zamanda kadın hastalıkları alanında da uzman doktor sayısının yetersiz olduğunu kaydetti. Karakuş, şöyle devam etti: "Günde 60-70 hastaya bakıyorum. Düşündüğünüz zaman çok fazla hasta demek ve yetişemiyoruz. Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3 buçuk yıl çalıştım. Benim durumum iyiydi. Ancak bu yoğun tempoya alışık olmayan arkadaşlarımız mecburi hizmetleri bitince hemen gidiyorlardı. Çünkü inanılmaz bir tempo oluşuyor. Doktorların da fiziksel ve ruhsal durumu bazen bu durumu kaldıramıyor. Durum böyle olunca bölgede doktor sayısı da az oluyor."
Karakuş, son olarak kentte kadın alanında uzman 25 civarında doktorun bulunduğunu ve bu sayısının yetersiz olduğunu sözlerine ekledi.