Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlim Yayma Ödülleri törenine katıldı. Törende açıklamalarda bulunan Erdoğan sosyal medyadaki bazı uygulamaları örnek göstererek “ahlaki açıdan ciddi bir yozlaşma yaşandığını” söyledi.
"BATI'DA YENİ NESİLLER TOPLUMLARIN ELİNDEN KAYIP GİDİYOR"
Yeni nesli iletişim mecralarının yıkıcı etkilerine karşı korumak zorunda olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Bir milletin varlığını sürdürebilmesi, geleceğine güvenle bakabilmesi yetiştirdiği nesillerin donanıma bağlıdır. Batı ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde toplumların endişelerinin en önemli sebebi yeni nesillerin adeta avuçlarından kayıp gittiğini görmektedir.
"AHLAKİ AÇIDAN CİDDİ BİR YOZLAŞMA YAŞANIYOR"
Biz de kendi evlatlarımızın yeni iletişim mecralarının sinsi ve yıkıcı etkilerine karşı korumak zorundayız. Son dönemde, yabancı sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla ahlaki açıdan ciddi bir erozyon hatta yozlaşma yaşandığını görüyoruz. Yine bu platformlar vasıtasıyla milli bünyemizi tahrif ve tahrip eden sapkın akımların toplumumuza sirayet etmeye başladığına şahit oluyoruz.
"İNSAN YETİŞTİRMEK VE ÜRETİM TOPLUMLARI AYAKTA TUTAN İKİ ÖNEMLİ UNSUR"
Bunun için önce yine Sabahattin Zaim hocamızdan ilhamla bugüne nasıl geldiğimize bakmamız gerekiyor. Otomobil insanları sokağa çıkarttı. Televizyon insanları eve kapattı. İnternet insanları dijital dünyaya hapsetti. Toplumları ayakta tutan iki önemli unsur vardır. Birincisi insan yetiştirmektir. İkincisi ise üretimdir. İnsan ailede yetişir. Üretim ise iktisadi işletmede yapılır. Eğer ailede güzel insan yetiştirilirse işletmede de helal rızık üretimi olur. Helal rızık insanları refaha kavuşturur. Saadeti ailesinde refahı işletmesinde aramayan toplumlar nihayetinde yıkılıp gitmeye mahkumdur.
"ÇIĞIRLAR AÇMA POTANSİYELİNE SAHİP TELİF ESER SAYIMIZ BİR HAYLİ DÜŞÜK"
Sabahattin Zaim hocamıza göre izafi gelip geçici bir uğraş olan bilimi değerli kılan sürekli düzeltile düzeltile kendini geliştirmesidir. Kendi alanındaki en önemli 80 kitabın diğerini nakşettiğini belirten hocamız, asıl olanın yaratıcı ile irtibatı kesmeden bunlardan istifade etmek olduğunu söylüyor. Kainatta söylenmemiş söz olmadığı bu gerçeği bilen ilim adamı telif eser vermekten, kendisini takip edecek öğrenciler yetiştirmekten asla geri duramaz. Ülkemiz bu bakımdan maalesef kurak bir süreçten geçmektedir. Kendi alanında yeni çığırlar açma potansiyeline sahip telif eser sayımız bir hayli düşüktür. Tercüme eserler elbette önemlidir; ama bunlar telif eserlerle taçlandırılmadıkça hedeflerimize varmamız mümkün değildir.
"DÜNYA SİYONİZMİ FİLİSTİN'DEKİ SÖMÜRÜYÜ DAHA İLERİ GÖTÜRMENİN GAYRETİ İÇİNDE"
Hayırlı insan yerine nefsinin ve hırsının kölesi bireyler yetiştiren yapıdan helal rızık ve onun getirdiği refah çıkmaz. Eskiden çocuklara ilmihal; yani hayatın içinde nasıl davranmamız gerektiğini hatırlatan kurallar öğretilirdi. Bu terbiye eğitimini veren sosyal ve kurumsal yapı I. Dünya Savaşı ile birlikte yıkıldığı için uzun bir süre tabir yerindeyse pusulasız kaldı. Sömürgeci emperyalistlerin haricindeki dünyanın tamamı benzer bir savrulmaya maruz bırakıldı. II. Dünya Savaşı sonrasında İslam dünyasında pek çok bağımsız devlet ortaya çıktıysa da bunların kağıt üzerinde kaldığını gerçekte durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz. 1947'deki Filistin'i düşünün ve şu andaki Filistin'i düşünün. Nereden nereye? Nasıl sömürdüler? Dünya siyonizmi işte Filistin'de yaşananları nasıl bu mahkumiyeti, bu sınırları belirlediyseler şu an itibariyle bunu daha da ileri götürmenin gayreti içindeler.
"ÜLKEMİZİ İÇİNDE ÇIRPINDIĞI BATAKLIKTAN ÇIKARDIK"
Ülkemizdeki darbeleri, 'Bizim çocuklar başardı' cümlesiyle kendi yöneticilerine işaret ettiği gerçek işte budur. En son örneklerini sosyal kaos boyutuyla Gezi'de, silahlı kalkışma boyutu 15 Temmuz'da hayasız akını Allah'a hamdolsun göğsümüzü siper ederek durdurduk. Çok büyük bedeller ödedik. Ülkemizi üç çeyrek asırdır içinde çırpındığı bataklıktan çıkarmakta başardık. Türkiye artık demokrasi, güvenliği, ekonomi, savunma, diplomasisiyle çok daha hürdür, geleceğine çok daha güvenle bakabilmektedir. Biz siyasi, askeri ve ekonomik olarak güçlendikçe umutlarını bize bağlamış olan dost ve kardeşlerimizin özgüvenleri de arttı. İslam alemi ve Türk dünyasında geçmişe göre olumlu, cesur bir hava vardır. Karabağ'ın işgalden kurtuluşu bu havayı daha da güçlendirmiştir.
"GAZZE'DEKİ KATLİAMIN ÖNÜNE GEÇECEĞİMİZ GÜNLER YAKIN"
Zalim İsrail devletin Batı devletlerinden desteği ile sürdürdüğü Gazze'deki katliamın önüne geçeceğimiz günler de endişe etmeyin Allah'ın izniyle yakındır. Yakaladığımız bu ivmeyi sürdürebilmek için çocuklarımızı medeniyetimize, tarihimize ve kültürümüze uygun şekilde yetiştirme meselesini önceliklerimizin en başına koyma mecburiyetiyle karşı karşıyayız. Bunun yolu da eğitim vasıtasıyla çocuklarımızın maddi ve manevi beslenme kaynaklarını millileştirmekten geçiyor. Devletin görevi bu sürecin önünü açmak ve kolaylaştırmak işinde rol oynamaktır.
Sizin bıraktığınız her boşluğu doldurmak için emperyalist beslemesi nice yapılar hazır bekliyor, dünya siyonizme hazır bekliyor. Onlara bu fırsatı veremeyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Bu duygularla ödüllerini takdim ettiğimiz bilim insanlarımızı tebrik ediyorum. Sizleri sevgi, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.