HDP, TÖP, TİP, EHP, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve EMEP, 25 Ağustos’ta “Emek ve Özgürlük İttifakı” kurduklarını açıklamıştı. Eylül ayında yol haritasını açıklayacak olan ittifakla ile ilgili EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
İttifak tartışmalarının toplumsal sorunların çözümü üzerine başladığını aktaran Akdeniz, Türkiye’nin çok ciddi bir ekonomik kriz yaşadığını, bu krizin halk ve emekçilerin sırtına yüklenmeye çalışıldığını söyledi. Akdeniz, “Kapitalist sistem kriz yaşıyor. Bu kriz emekçi ve halka yıkılmaya çalışılıyor. İnsanların çok ciddi geçim sorunları var. AKP iktidarında zenginler daha çok zenginleşirken, fakirler ise daha çok fakirleşti. Bu artık dayanılmaz bir boyuta geldi” dedi.
Demokratik güç birliği
AK Parti’nin tabanının her geçen gün kaydığını, bu nedenle daha zora başvurduğunu dile getiren Akdeniz, “Faşist bir sistemin inşasına yöneliyor. Bu nedenle Türkiye’nin emek, demokrasi, ilerici ve sosyalist güçlerinin yanı sıra işçi sınıf ve halk bir araya gelip birleşik bir cephe ve demokratik güç birliği oluşturması gerektiği kanaatine vardık. Bunun da birleşeceği zemin bir halk ittifakı zemini olması lazım. Buna ihtiyaç var ülkede. Hepimiz ayrı partiler olarak mücadele ediyoruz ama böyle bir cepheye de ihtiyaç var” diye konuştu.
İttifakın farkı
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde demokrasi isteyenler ile işçi sınıfının yeri olmadığını dile getiren Akdeniz, bu nedenle sistemin değişmesi gerektiğini ifade etti. Bu durumun öncelikli amaçları arasında yer aldığını aktaran Akdeniz, sisteme karşı kurulan Millet İttifakı’nın güven vermediğini vurguladı. Akdeniz, şöyle belirtti:
“Her iki ittifakta da bu yok. Bizler de bu boşluğu doldurmak üzere geliyoruz. Tam tersine uluslararası sermayeyi ve onların işbirlikçilerini karşınıza almanız gerekiyor. Yani şöyle olmaz; İktidara biz gelince her şey güzel olacak, işçiler emekçiler rahat edecek, halk rahat edecek. Peki nasıl rahat edecek? Krizden zenginleşenlere servet vergisi koymayacaksan, yaptırım uygulamayacaksın, ülkenin kaynaklarını soyanlarla yola devam edeceksen burada bir çıkış şansı yok. Biz bunu yapacağız. Farkımızı biz burada ortaya koyduk.”
Nasıl bir yönetim?
Türkiye’de rejim sorunu yaşandığını kaydeden Akdeniz, şöyle devam etti:
“Nasıl bir yönetim sistemiyle var olan sorunlardan çıkış sağlayabiliriz? Şimdi tek adam rejimini gördük. Bu olmaz. Karşısındaki Millet İttifakı tarafından söylenen nedir? ‘Güçlendirilmiş parlamenter’ sistem. Ancak bu sistemin ise ne olduğu belli değil. Altı doldurulmamış bir şey. 90 yıl boyunca çok parlamenter sistem gördük. Bu sistemlerde katliamlar oldu, sömürü oldu, Türkiye birçok badireler yaşadı ve hep zenginlerin Türkiye’si ve fakirlerin Türkiye’si oldu.”
Var olan yönetim biçimlerinin ülke sorunlarına çözüm olmadığını ve buna karşı yerelden yönetimi önerdiklerini belirten Akdeniz, şunları söyledi:
“Yerellerden başlayarak halkın kendi iradesini kendi eline aldığı örgütlenmeler, halk meclisleri, konseylerinin kurulmasını ve halk egemenliği ile taçlanan bir yönetim biçimini öngörüyoruz. Halkın doğrudan siyasete katıldığı, yöneticilerini seçtiği, seçtiği yöneticileri istediği zaman görevden alabildiği, sadece milletvekilleri ve belediye başkanlarını değil kaymakamları, valileri ve bütün bürokrasiyi değiştirebildiği bir halk gücünden bahsediyoruz. Biz bu iki sistemin karşısında halk egemenliği sistemini öneriyoruz. Güçlü bir demokrasi, demokratikleşme ve bunu da demokratik bir anayasa ile taçlandıracağız. Burada da toplumun ezilen, itilen kesimlerinin bütün talepleri yer bulacak.”
‘Savaşa hayır diyoruz’
Önerdikleri yönetim biçimiyle birçok sorunun çözüleceğinin altını çizen Akdeniz, şunları kaydetti:
Şimdi dünya yeni bir döneme girdi. Ukrayna savaşında da bunu gördük. Dünya, artık savaşlar dönemine girdi. Bu yüzden ittifakların söylemleri önemlidir. Örneğin dış politikada neler söylüyorsunuz? Biz diğerlerinden farklı olarak şunu söylüyoruz: Çok açık bir biçimde savaş tezkerelerine ‘hayır’ diyoruz. Türkiye’nin komşu ülkeleri başta olmak üzere dünya halklarıyla kardeşlik ilişkisine dayanan bir dış politikayı örgütlemesini benimsiyoruz. Millet İttifakı da dahil olmak üzere her iki ittifakta da bunu göremiyoruz. Savaş tezkerelerine el kaldırarak sorunlar, krizler, göçler ve yoksulluklar bitmez. Öncelikle burada kesin bir duruş lazım.
İttifakın ilkeleri
Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini savunduklarını vurgulayan Akdeniz, “Ret ve inkar politikaları ile bunun çözülmediğini yıllardır görüyoruz. Biz bunu çözeceğiz, bu iddia ile geliyoruz. Nasıl olduğuna gelirsek; Bölgede ve Türkiye’de halkların kendi kaderini tayin ilkesini güçlü bir temelde ele alırsak bu çözülür. Yani bırakalım Suriye halkları kendi geleceğine kendi karar versin. İran halkları da Irak halkları içinde geçerli bu” diye belirtti.
Sermaye ve güç odaklarından bağımsız bir şekilde hareket edeceklerini söyleyen Akdeniz, bağlılık ilişkilerine son vererek bölge hakları ile kardeşlik hukuku içinde hareket edeceklerini dile getirdi. Kürt sorununda demokratik çözümün ittifak için “kalın ilke” olduğunu aktaran Akdeniz, “Türkiye’nin ilerici güçleri bundan kaçamaz ve buna ihtiyaç da var. İnançlar konusunda eşit yurttaşlık hedefimiz var. Örneğin laiklik istismar edilmiş hali ile olmayacak. Bugüne değin tesis edilemeyen gerçek anlamda bir laiklik vurgusu da bu yer alacak. İttifak sömürüye karşı açılmış bir bayraktır” ifadelerini kullandı.
Sosyalist güç birliği ile görüşme
İttifakın isminin belirlenme sürecine değinen Akdeniz, ittifakın dışında kalan aydın, emekçi ve işçilerin yanı sıra toplumun büyük kesiminden çok sayıda öneri aldıklarını ifade etti. Bu isimleri aylardır tartıştıklarını dile getiren Akdeniz, Eylül’de duyuracakları “Yol Haritası”nın ardından Türkiye’nin sosyalist, demokratik, solcu ve ilerici parti ve örgütlerin kapılarını çalacaklarının bilgisini paylaştı. İttifakı genişletmek için temaslarını sürdüreceklerini söyleyen Akdeniz, yeni kurulan Sosyalist Güç Birliği ile de görüşeceklerini paylaştı. Akdeniz, “Onların metnine baktığımızda ikimizin ortaklaşmayacağı bir şey yok. Bu halkın ihtiyaç duyduğu bir birliktelik. Neyin ayrılığı olabilir ki? Onlar kuruluşunu ilan etmeden önce metinlerini bizlerle paylaştılar. Görüş ve önerilerimizi sunduk” dedi.
‘Final değil, yeni başlıyoruz’
DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve benzer örgüt ve platformlarının da kapılarını çalacaklarının bilgisini paylaşan Akdeniz, şöyle devam etti:
“Bunların siyasi parti ittifakına katılma gibi bir durumları yok. Ancak zaten mücadele birliğinden söz ediyoruz. Böyle bir süreç olacak ve ardından gençlik grupları, kadın örgütlenmeleri, doğa-yaşam savunucuları, aydınlar, entelektüeller, toplumun bütün kesimlerine doğru ulaşacak bir halk örgütlenmesini gündeme getireceğiz. ‘Biz kurduk, siz katılın’ demeyeceğiz. ‘Biz bu konuda anlaştık, siz ne diyorsunuz, bunu nasıl geliştirebiliriz, nasıl ilerletebiliriz?’ temelinde olacak. Gerçek anlamda halkın içinde olduğu bir ete kemiğe bürünmüş Emek ve Özgürlük İttifakı için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu bir final değil, yeni başlıyoruz.”
‘Halkı seçeneksiz bırakmayacağız’
İttifakın genişlemesi açısından Millet İttifakı ile temas kurmayacaklarını kaydeden Akdeniz, “Çünkü onlar zaten bir yol haritası çizdiler ve biz bunu restorasyoncu bir program olarak görüyoruz. O yüzden görüşmenin de bir faydası olacağını düşünmüyoruz” şeklinde konuştu.
İttifak olarak henüz seçimi tam olarak gündemlerine almadıklarını aktaran Akdeniz, halkı seçimde seçeneksiz bırakmayacaklarını vurguladı. Akdeniz, şunları ifade etti:
“Cumhurbaşkanlığı seçimi konusu ise değerlendirilir. Millet İttifakı’nın nasıl bir programı var, nasıl bir aday çıkarır? Buna da bakarız. Çünkü ‘tek adam’ yönetiminin gönderilmesi önemlidir. Biz ‘onlar yapsın biz bakalım’ çizgisinde olmayız. Biz de bir seçenek yaratacağız. İlk tur için aday çıkarıp çıkarmamayı konuşacağız.”