AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cuma günü planlanan Diyarbakır ziyaretinde "Diyarbakır anneleri" ile de buluşacağını söyleyerek, "Yakında başka müjdeler de verecek" dedi.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
BÜTÜN FOTOĞRAFLARINI ÇEKİYORUZ, MİMİKLERİNİ BİLİYORUZ: "Irak'ta, Suriye'de bir derinlik yaratmaya çalışarak, boşluklardan istifade ederek terör yapılanmaları, terör devletçikleri kurmaya çalışanların ulaşabileceği hiçbir amaç, hiçbir hedef yoktur. Türkiye Cumhuriyeti bütün gücünü, imkanını kullanarak bunların hepsini berhava edecektir, hepsini imha edecektir. Bunların arkasına kimlerin saklandığını, bunlara kimlerin destek verdiğini, bu terör örgütlerinin ideolojilerinden bağımsız olarak kimlerin hangi siyasi projeleri hayata geçirmeye çalıştığını görecek kadar da Türkiye Cumhuriyeti'nin yüksek ve köklü bir devlet tecrübesi vardır. Bu arkaya saklanmaya çalışanlar, gri alanda iş yürütmeye çalışanlar da bilsinler ki bizim baktığımız yerden hiçbiri gri alanda gözükmüyor, hepsini net bir şekilde görüyoruz. Baktığımızda sadece siluetlerini görmüyoruz, bütün fotoğraflarını çekiyoruz, bütün mimiklerini biliyoruz.
TÜRKİYE SİCİLİ EN TEMİZ DEVLETTİR: (ABD'nin 'çocuk asker' suçlaması) En son Amerika Birleşik Devletleri'nin İnsan Ticareti Raporu'nda Türkiye'nin suçlanması asla kabul etmeyeceğimiz bir yaklaşımdır. Türkiye hiçbir şekilde 'çocuk asker' denilen, 'çocuk terörist' denilen bir unsur kullanmamıştır, açık ve net bir şekilde de iddia ediyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyada bu konuda sicili en temiz devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bu şekilde suçlamaya çalışan birileri varsa ya bilgi eksikliğinden dolayı yapıyordur ya da kötü niyetten dolayı yapıyordur. Net bir şekilde söylüyorum bu 'çocuk terörist, çocuk savaşçı' denilen meselede Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın en temiz devletidir, bu konuda en kararlı mücadeleyi yürüten devletidir. Türkiye bu konularda iftira bile atılamayacak bir devlettir. Bu raporlarda birtakım STK'lerin çalışmalarına yer veriliyor. Tek tek bu STK'lerin bağlantılarını burada paylaşmayacağım ama biz bunların çoğunu Afganistan'dan tanıyoruz, Afganistan'dan daha sonra Suriye'ye geldiler, Irak'ta faaliyet gösterdiler ve Afganistan'da yaptıkları yalan, yanlış haberleri, yalan, yanlış raporlamaları şimdi aynen devam ettirdiklerini maalesef görüyoruz.
YUNANİSTAN'DAKİ İÇ HUKUK YOLLARINI TÜKETMİŞ OLDU: (İskeçe Türk Birliği'nin statüsünün iadesi ve tescil talebinin reddedilmesi) Batı Trakya'daki azınlığın, Türk kimliğinin inkarına dönük Yunanistan'ın sistematik politikasının bir neticesidir bu. Hukuk kararlarına rağmen 13 yıldır bunu hayata geçirmiyorlar. Oradaki 'Türk' ibaresinden rahatsız olarak bu derneğin, İskeçe Türk Birliğinin 38 yıldır yürüttüğü bu mücadeleye saygısızlık ediyorlar. İskeçe Türk Birliği'nin bu haklı mücadelesinin yanındayız. Tabii ki biz başka bir devletin yargı kararları konusunda herhangi bir şekilde bir müdahalede bulunacak durumda değiliz. Ortada bir durum var, o da şu: Bir sivil toplum örgütünün 38 yıldır taşıdığı ismindeki bir kelimeye itiraz ederek ve burada bu kelimeye itirazı da bir inkar politikası temelinde yaparak, en temel hakkını ihlal ediyorlar ve yargı kararlarına rağmen bu yargı kararlarını yerine getirmiyorlar. O sebeple buna güçlü itirazımızı sürdürmeye devam ediyoruz.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET SUÇLARI ANALİZ EDİLECEK: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı açıklandı. Burada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, STK'ların ortak görüşü ile ortaya çıktı. 5 ana hedef, 227 faaliyet şeklinde hayata geçecek. Çok önemsediğim konulardan biri şudur. Toplumda kadına yönelik şiddet suçlarının analiz edilmesi için araştırma yapılacak. Nerede eksiklik var, nerede eğitimle ilgili çalışma yapılması. Şiddetin cezalandırılması konusunda nasıl bir algı oluşuyor, bunun sonuçlarının çıkarılması çok önemli. Eylem Planı çerçevesinde risk haritalarının çıkarılacak olması mücadelede nerelere yoğunlaşılacak olmasını göstermesi açısından da önemlidir.
MÜSİLAJDA SON TABLO SEVİNDİRİCİDİR: Çevre konuları ile ilgili takiplerimizi sürdürüyoruz. Doğaya pozitif dediğimiz bir yaklaşımla bakmamız gerekiyor. Hasar kontrolü sürdürülebilirlik meselesi değil, daha iyi noktaya gelmek için çalışmaların nasıl yapılması gerektiği konusunda da kafa yoruyoruz. Doğa yanlısı bir yaklaşımın bir takım çalışmalar yapmak gerekiyor. Büyük bir ağaçlandırma faaliyetini yürütüyoruz. Güneş enerjisi olmak üzere çevre dostu kaynaklara yönelmeye devam ediyoruz. Arıtma tesislerini açmaya devam ediyoruz. En aktüel konu müsilaj konusudur. Sürekli takip ediyoruz. Bakanlığımız Marmara'daki müsilajı bertaraf etmek için seferberlik başlatmıştı. 11 bin metreküp müsilaj toplandı. Yüzeyde ciddi anlamda azalma olmuştur. Son tablo sevindiricidir. Görüntü doğal haline dönmeye başlamıştır. 7 ilde bu noktaya geldik. Bu kirliliğin sebebi olanlara köklü çözüm getirmek gerekiyor. Mevzuata aykırı faaliyet gösteren 140 tesise para cezası verildi. Bu kirlilikle bir daha karşılaşmamak için ne yapmamız gerekir? Bununla ilgili bir çalışmayı biz de burada takip ediyoruz. Bundan sonra önemli olan bir daha bu noktaya gelmemektir.
SALGINDA TEHLİKENİN BOYUTLARI DEĞİŞİYOR: Dünyada pandemi ile ilgili yeni tartışmalar var. Delta varyantından bahsediliyor. Dünyada çeşitli yerlerde gördük, bakım evlerine terkedilmiş insanlar, yoğun bakımlara erişemeyenler... O dönemlerde Türkiye güçlü bir devlet olarak bütün bu süreçleri atlattı. Kazanımlarımızı korumamızın yolu aşılama çalışmalarına güçlü destek vermekten geçiyor. Her gün açıklamalar görüyoruz. Buna siyaset karar vermiyor. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu... Bu kurulun kararları doğrultusunda alınması gereken tedbirler alınıyor. Sağlık Bakanlığımızın verilerine göre bir milyondan fazla aşı bir günde gerçekleşebiliyor. Mücadele sürerken tehlikenin de boyutları değişiyor. Tedbirleri devam ettirmek gerekiyor. Çeşitli sektörlerdeki esnaf, çiftçi ve emekliyi korumak için hükümetimizin açıkladığı destekler var. Yıl sonuna kadar 196 milyar liraya ulaşacak. 12.7 milyon vatandaşımıza Kurban Bayramı ikramiyesi içinde olmak üzere 38 milyarlık bir ödeme yapılıyor.
CUMHURBAŞKANI, DİYARBAKIR ANNELERİ İLE BULUŞACAK: Niye Diyarbakır annelerini her seferinde anıyorum? Bu olay Türkiye'nin en büyük vicdan olaylarından bir tanesidir. Çocukları dağa kaçırılmış. Bu dağa kaçırmalar da belli siyasiler aracılığıyla yapılmış. İlk defa bu kadar sivil, anne vicdanının bir araya gelerek talep ettiği tek bir şey var, evladını istiyor. Dünyada bundan daha meşru ve haklı bir talep olabilir mi? Olamaz. Annelere selam göndermekten, destek vermekten daha doğal ne olabilir. Annelere saygısızlık yapanların gündem olması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız, anneleri ramazanda kabul etti. Şimdi onlarla yine bir araya gelecek. Bu sefer anlamlı bir buluşma olacak. Kadın vekillerimizin daha yoğun bir talebi olduğunu görüyoruz. 10 bine yakın yurttaşımız bu anneleri ziyaret etti. İnşallah yakında başka müjdeler de verecek. Kapsamlı bir Diyarbakır programı gerçekleşecek.
KIBRIS'TA KÖLELİK DÜZENİNİ ASLA KABUL ETMEYİZ: Sağda solda Cumhurbaşkanımızın 20 Temmuz törenleri için KKTC'ye gidecek olmasından rahatsızlık duyanlar olduğunu görüyoruz. Kendi işinize bakın. Kimsenin rahatsızlık duymaya hakkı yok. Heyetin geniş ya da dar olmasına dair tartışmaların yapılması saygısızlıktan başka bir şey değil. AB iki devletli çözüme meşru bakmıyorsa, hangi çözüme meşru bakıyor. Hangi çözüme meşru baktıklarını biliyoruz. Verilen sözlerin ne olduğunu biliyoruz. Hem Türkiye hem KKTC 'evet' kampanyası yaparken Yunanistan ve Kıbrıs'ta 'hayır' kampanyası yapıldı. O zaman Avrupa Komisyonu Başkanı Barroso idi. KKTC sözünü tuttu, Yunanistan ve Güney Kıbrıs sözünü tutmadı. Sınır sorunu olan ülkeyi AB üyesi yaptılar. Güney Kıbrıs'ın şımarıklığına teslim eden AB'nin bu yanlış kararıdır. Ondan sonraki süreçte de karşı taraf net bir şekilde Türk tarafının onurlu davrandığını net şekilde söyledi. Kölelik düzenini asla kabul etmeyiz. İki devletli çözümden başka herhangi bir çözüm modeli kalmamıştır. Masaya oturalım diyorlar. Binlerce kez oturmuşuz masaya. KKTC egemen bir devlettir.
YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI YALAN SÖYLÜYOR: Atina Anlaşması'nı ihlal edecek şekilde turizm sezonunda 15 Eylül'e kadar yapılmaması gereken bir tatbikat yaptılar. Cumhurbaşkanımız ile Miçotakis arasında NATO'da yapılan görüşmede elde edilen kazanım Yunanistan tarafından zedelenmiş oldu. DEAŞ'la mücadeleye Türkiye'nin destek vermediği konusunda Yunanistan Dışişleri Bakanı yalan söylüyor, net. Bilerek yalan söylüyor. Türkiye, DEAŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyon'un üyesidir. Türkiye'nin bertaraf ettiği terörist sayısı bellidir. Yunanistan, DEAŞ'la mücadelenin neresinde acaba. Benim anladığım şudur. Yunanistan Dışişleri Bakanı, Yunanistan hükümetinden bağımsız hareket ediyor."