Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları'na 2018'den beri uygulanan yasak; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın 8 Kasım'da Meclis'teki Plan ve Bütçe Komisyonu'nda "Cumartesi Anneleri'nin yaşadığı mağduriyettir. En kısa sürede çözüm üreteceğiz" açıklamasının ardından kaldırıldı.
Kaldırılan yasağın ardından Galatasaray Meydanı'nda dördüncü kez açıklama yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltına alınan ve sonrasında kaybedilen Hüseyin Taşkaya için adalet istedi.
Eyleme; AP Türkiye Raportörü Amor da gözlemci olarak katıldı. Amor, bölgeyi gözlemledikten sonra Cumartesi Anneleri'nin basın açıklamasını dinledi.
AP Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor, daha sonra İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) giderek basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Amor açıklamasında, "Yargıtay'ın akıl almaz kararı, AYM'yi hedef göstermesi ve üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması Türkiye'de yargının içinde bulunduğu sorunun ve uyuşmazlığın bambaşka bir göstergesi. Türkiye, insan haklarının polis memurlarının elinde olduğu, AYM'de olmadığı sürece saygı görmeyecek bir ülke olarak anılacak" dedi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 975. hafta basın açıklaması şöyle:
"Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan insanların aileleri ve insan hakları savunucuları olarak, “Kayıpların bulunması ve adaletin sağlanması” talebimizi kamuoyu ile paylaşmak üzere buradayız.
Buradayız çünkü iktidarların unutturmaya çalıştıklarını hatırlamak, geçmişle yüzleşmenin, demokratikleşmenin, hukuka ve insan haklarına yönelmenin önemli bir parçasıdır. Bizim unutmama ısrarımız aynı zamanda hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayanan demokratik bir devlet talebidir.
975. haftamızda bir kez daha devleti yönetenlere sesleniyoruz: hakikati bilme ve adalete ulaşma hakkımızı ihlal etmeye son verin; kayıplarımızın akıbetlerini açığa çıkartacak, adaleti sağlayacak etkili soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin.
975. haftamızda gözaltında kaybetmelerde kesintisiz devam eden inkar ve cezasızlık politikaları sonucunda 30 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan Hüseyin Taşkaya için adalet istiyoruz.
42 yaşındaki 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya, Siverek’te yaşıyor ve müteahhitlik yapıyordu. 6 Aralık 1993 tarihinde amcasının Siverek / Bağlar Mahallesi’ndeki evine 30 araçlık bir konvoyla gelen asker, polis ve Bucak aşiretine mensup korucular Hüseyin Taşkaya’yı gözaltına aldı. Gözaltını engellemek isteyen akrabaları ağır biçimde darp edildi. Taşkaya askeri araca bindirilerek götürüldü.
Ailesi Hüseyin Taşkaya’yı sormak için jandarmaya, emniyete, savcılığa, valiliğe başvurdu. Ancak tüm girişimleri sonuçsuz kaldı, Hüseyin Taşkaya’dan bir daha haber alınamadı.
Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini açığa çıkartacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. Akrabalarının ve tüm mahallenin tanıklığında gözaltına alınmış olmasına rağmen, savcılık konuya ilişkin suç duyurusunu ailenin soyut iddiası olarak değerlendirdi ve dosyada takipsizlik kararı verdi. Hüseyin Taşkaya’nın akıbeti karanlıkta bırakıldı, failleri cezasızlıkla korundu. Ailesi dört kuşaktır Hüseyin Taşkaya’yı aramayı sürdürüyor.
975. haftamızda adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: gözaltında kaybetme suçunun devam eden ihlal niteliği taşıdığını dikkate alın. Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini açığa çıkartacak ve faillerin yargılanmalarını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin.
Kaç yıl geçerse geçsin; Hüseyin Taşkaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."