CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin peşini bırakmayacaklarını söyledi. Altay, “128 milyar dolar meselesinin takipçisi olmaya Erdoğan çatlasa da patlasa da devam edeceğiz. Çünkü burada çok net bir şekilde bir kul hakkı vardır. Merkez Bankası'nın nasıl döviz satacağı bellidir. 2002'den beri Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, satışları liste halinde de duyurur. Bu listede kime ne kadar satıldığı dövizin bellidir. Bunlar ihaleyle olur, orta yerde bir ihale de yoktur. Orta yerde bir 128 milyar doların özellikle düşük kur sürecinde buharlaşması var” ifadelerine yer verdi.
ALTAY’DAN ERDOĞAN’A BEŞ SORU
Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 5 soru yönelterek şöyle konuştu:
“128 milyar deyip geçmeyin; 128 milyar şudur: Türkiye'ye son 10 yılda gelen doğrudan yabancı sermaye, 129 milyar dolardır. Tüm dış borç stokumuzun yüzde 30'una eşit bir rakamdır 128 milyar dolar. 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinin yüzde 75'idir. Bu şüpheden damadınla birlikte arınman lazım. Onun için çok basit, tane tane 5 soruya da cevap vermen lazım. Bu satışı hangi yöntemle yaptın? Hangi tarihlerde yaptın? Hangi kurdan ve kusurlardan veya yaptın? Bu satıştaki alıcı ve veya alıcılar kimlerdir? Bu işlemin altında kimin imzası var? Çık bunu söyle. 30 ülkede enflasyon sıfırın altında, 29 ülkede enflasyon yüzde 1'in altında. Toplam 60 ülkede enflasyon yüzde 1'in altında Erdoğan; sende enflasyon 15. Senin devraldığın Türkiye'de de böyle bir enflasyon yoktu ve 21 ülkede de enflasyon yüzde 2'nin altında. Hamaset yapıp duruyorsun Erdoğan. Türkiye enflasyonda Nijerya, Haiti, Etiyopya, Kongo, Zambiya ve Angola ile aynı ligde top oynuyor.”
ZENGİNLİK DEĞİL BORÇLAR BÜYÜYOR
Engin Altay sözlerine şöyle devam etti:
Enflasyon kötü de milli gelir iyi mi değerli arkadaşlar? Dünya terazisinde sadece bir yılda 43 milyar dolar küçüldü Türkiye. Bakın 2017'de milli gelir 859 milyar dolar, 2018'de 797'ye düşmüş, 2019'da 760 milyar dolara düşmüş ve 2020'de 717 milyar dolara düşmüş. 2020'de kişi başına düşen milli gelir 615 dolar azaldı. 2013'ten bu yana ise kişi başına düşen milli gelirimiz 4 bin dolar azaldı. Bu kaybın hesabını birinin vermesi gerekmiyor mu? Ak Parti'nin ekonomistleri, ey Erdoğan'ın avenesi, ey Saray'ın İletişim Başkanı, ey Sarayın Sözcüsü! Her konuda çıkıp çıkıp açıklama yapmayı, CHP'ye küfretmeyi biliyorsunuz. Çıkın deyin ki: ‘Engin Altay yalan söylüyor."
Allah'tan korkmadan, kuldan utanmadan, doludizgin dörtnala israfa koşan bir Erdoğan tablosu var. Cumhurbaşkanlığının 2020 yılı sadece koruma maliyeti ne kadar biliyor musunuz? Yeni parayla 263 milyon 627 bin lira. Cumhurbaşkanımızı korumak için bu devlet para harcıyor, millet para harcıyor. Korkma Erdoğan; darbe devri bitti, darbe günleri geride kaldı. Biz senin canını koruruz. 13 tane özel uçağı olan bir cumhurbaşkanımız var. Yazlık-kışlık saraylar; bunlar israfın önde gidenleri. Bir inat uğruna yapacağım dediği Kanal İstanbul, cumhuriyet tarihimizin en büyük israfıdır. Beştepe Sarayı'nın bir günlük millete ve devlete maliyeti ne kadar olsa iyi? Bir günlük, yeni parayla 10 milyonun üstünde. Özetle Türkiye bu enflasyonla dünyaya rezil rüsva olan, ekonomik göstergeleri çökmüş olan Türkiye, dünyanın en pahalı cumhurbaşkanını kullanan bir ülkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kızılay'da. Beştepe Sarayı da Külliye'de, Beştepe'de. Arası yaklaşık 6 kilometre, bir saatlik yürüme mesafesi. Ey 83 milyon! Türkiyemizin Cumhurbaşkanı sarayından çıkıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne muhalefete küfretmeye gelirken 110 araç ve 2 helikopterle geliyor. Bundan büyük israf olur mu? 6 kilometreye ya, 6 kilometre. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentindesin. 110 araç ve 2 helikopter... Demek ki neymiş? Cumhurbaşkanımız pahalı ve masraflı imiş.
TÜRKİYE’NİN ERDOĞAN’DAN KURTULMASI LAZIM: Erdoğan, gemi batarken şarkı söyleyip, masal anlatma gibi bir moda girdi. Batan gemiyi şarkı söyleyerek, masal anlatarak kurtaramazsın Erdoğan. Yani İnsan Hakları Eylem Planı masalıyla, uzay şarkısıyla, yerli uçak türküsüyle, yeni Anayasa fıkrasıyla, milli tank hikayesiyle batan gemiyi kurtaramazsın, nokta! Peki nasıl kurtulur? Valla bu saatten sonra bir tek kurtuluş reçetesi var: O da, Türkiye'nin önce Erdoğan'dan kurtulması ve onun yerine kimi koyarsanız koyun, Türkiye ekonomisi belini doğrultur. Erdoğan İnsan Hakları Eylem Planını açıklamadan önce,
Boğaziçili öğrencilerden özür dilemesi gerekirdi. Osman Kavala işi bir hukuk faciasıdır. Adam bin 200 gündür cezaevinde. Önce ‘Haksız, hukuksuz yere tuttuğumuz için de yanlış yaptık’ diyecektin, belki seni bu planında ne var diye bir bakardık. Sana hakaret etti diye bırak yetişkini, 900 çocuk hakkında ceza kovuşturması sürüyor. Sen mi insan haklarından bahsedeceksin?
YARGI AKP VESAYETİ ALTINDAYKEN DOKUNULMAZLIK KALKMAMALI
Sandalye çoğunluğu ile dokunulmazlık kaldırmak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmakla aynı şeydir. Bu, bir adalet arayışı değildir. Bu bir siyasi hesaplaşmadır. Neredeydin 6 senedir? Şimdi Kobani soruşturması başlatıyorsun, yargıya talimat veriyorsun. Bir grup başkanvekiliniz, ‘HDP'yi kapatacağız’ diyor. Öteki, ‘hukuk bilir’ diyor. Hangi Ak Partiye ya da hangi Ak Parti yöneticisine inanacağız? Gerçi Ak Parti yöneticilerinin çok hükmü kalmadı. Şimdi Erdoğan'dan sonra, iki kişi çok kıymetli. Birisi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, birisi de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun. Asıl dokunulmazlık onlar için vardır. Fahrettin Altun'un adını ananın adliyede hesaba çekildiği, emniyette hesaba çekildiği bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yargının, AK Parti vesayet ve boyunduruğunda olduğu bu süreçte, dokunulmazlıkların kaldırılması, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmanın cisimleşmiş hali olacaktır.
PARTİLERİ MİLLET KAPATIR: Öyle görülüyor ki Devlet Bahçeli'den sonra, AK Parti de tavrını belirlemişti diyecektim. Bugün Sayın Özkan açıklamasını bir parça düzeltmeye çalışmış. Erdoğan parti kapatma, mağaraları kapat. Parti kapatma, Kandil'i kapat. Parti kapatma, terör kamplarını kapat. Nasıl kapatırsan yap kapat; imha et, yok et, hallet. Teröre Türkiye geçit veremez, yol veremez. Hep söylediğim bir şeyi tekrar burada söyleyeyim: Hiçbir hak talebi, terörizme meşruiyet, teröriste masumiyet sağlamaz, nokta. Terörle katı, kesin, amansız bir mücadele ama temel hak ve özgürlüklerde de sınırsız imkân ve fırsatlar. Türkiye'nin terörle mücadelesinin, Türkiye'nin terörden kurtulmasının yegâne yolu budur ve sonsöz: Partileri millet açar, millet kapatır.”