CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Sincan Cezaevi’nde tutuklu ile Ajans Muhbir editörleri gazeteciler Süha Çardaklı ve Serkan Kafkas ile Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu’nu ziyaret etti.
Gazeteciler TBMM’deki bütçe görüşmelerinde “Gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde tutuklu gazeteci yok” diyen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a Çakırözer aracılığıyla gönderdikleri mesajlarla yanıt verdi.
Dicle Müftüoğlu, Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mesajında şunları söyledi:
“15 yıllık gazeteciyim. Beni ‘örgüt kurmak ve örgüt yönetmekle’ suçluyorlar. Hakkımdaki iddiaların hiçbir tutarlılığı yok. 15, 20 yıl önce benim öğrencilik döneminde ailemin bana gönderdiği parayı bile 'örgütsel yardım faaliyet'i sayıyorlar.
İnternet fenomenlerinin nasıl kara para akladığının peşine düşmeyenler çıkmışlar benim 15, 20 yıl önceki okul harçlıklarımın peşine düşmüşler. Adalet Bakanı ‘cezaevinde gazeteci yok’ diyor. Onlar için kimse gazeteci değil zaten, sadece her şeyi pembe gösteren makbul gazetecileri gazeteci sayıyorlar.”
“Bizim üzerimizden basına gözdağı”
Süha Çardaklı ve Serkan Kafkas da yaptıklarının gazetecilik olduğunu söyledi.
Süha Çardaklı, “Serkan da, ben de İletişim Fakültesi mezunuyuz. Ben yıllarca Yeniçağ Gazetesi’nde çalıştım. Sonra Serkan ile ikimiz Ajans Muhbir’i kurduk. Paylaşımlarımızda yalan yok. Anadolu Ajansı’nın, valiliğin, kaymakamlığın yaptığı açıklamaları kullanıyoruz. İddianamede de önümüze yine 41 haberimiz konuldu. Yılmaz Özdil yazısı, TRT’de, AA’da yayınlanan haberler var. Tamamen siyasi yönlendirme ile buradayız” dedi.
Çardaklı “Yaptığımız haberlerin kendilerine oy kaybettireceklerini düşündükleri için bizi buraya koydular. Bizi üzerimizden basına, topluma gözdağı vermek, susturmak istiyorlar. Suriyeliler konusunda haber yapılmasını istemiyorlar. Yaptığımız iş gazetecilik. En anlı şanlı gazeteler bile 10 bin, 20 bin tiraj yaparken bizim hesabımız ayda 500 milyon kez görüntüleniyor. Yine bu davada tutuklanan ve sonradan tahliye olan Batuhan Çolak’ın Aykırı sitesinin 800 milyon izlenmesi var. Takipçilerimiz arasında gençler çoğunlukta. Bu yüzden de bizi susturmak da istiyorlar” diye konuştu.
“Yaptığımız bal gibi gazetecilik”
Serkan Kafkas da “Bizim yaptığımız bal gibi gazetecilik. Adı da vatandaş gazeteciliği. Bütün dünyada da bu böyle bilinir. Geçen yıl çıkan sansür yasası olarak bilinen ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alanen yayma’ suçu gerekçe gösterilerek en uzun tutukluluğu bize yaşatıyorlar. Yatarı olmayan bir suç ama yine de inatla bizi burada tutuyorlar. Deprem felaketi sonrası iktidarının eksiklerini, ihmallerini ortaya koyan yayınlarımız ve seçimde ortaklık yaptıkları HÜDA PAR’ın geçmişteki söylemlerini bulup çıkaran yayınlarımız Erdoğan ve çevresini çok rahatsız etti. Ama yaptığımız haberlerin tümü gerçek. Bazen AA’da, bazen TRT’de, bazen de iktidar basınında çıkan, bazen de üstü örtülmeye çalışılan haberler” dedi.
“Düşünceyi hapsetme ayıbı artık bitmeli”
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise ziyaretleri sonrasında Sincan Cezaevi önünden seslendi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde tutuklu gazeteci yok” sözlerini hatırlatan Çakırözer “Sincan Cezaevi’nde Süha Çardaklı, Serkan Kafkas ve Dicle Müftüoğlu ile görüştüm. Her üçünün de yaptığı gazetecilik. Haber yaptıkları için yeni yıla özgürlüklerinden mahrum cezaevinde girmek zorunda bırakılıyorlar. Sadece onlar değil, öğrenciler, ev hanımları, sıradan vatandaşlar da eleştirel paylaşım yaptıkları için yargılanıyor, cezaevine konuyor. Bu adaletsizlik, bu hukuksuzluk bir an önce bitmeli ve gazeteciler özgürlüklerine kavuşmalılar. Düşünceyi hapsetme ayıbı artık bitmeli. Sansür yasası dediğimiz düzenlemenin kaldırılması yönündeki mücadelemiz sürecek” ifadelerini kullandı.