HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini iki yıl daha uzatan tezkerenin bugün görüşüleceğini hatırlan Buldan, "Halkın gündemi, yoksulluk, işsizlik, geçim derdi ve adaletsizlik iken iktidara bakıyoruz gündemleri yine savaş tezkereleridir" dedi.
'GİDİCİ OLDUKLARINI KENDİLERİ DE GÖRMEKTE'
"Irak/Suriye Birleşik savaş tezkeresi bugün genel kurulda görüşülecek. Her yıl tezkerenin süresini bir yıl uzatan iktidar, bu kez süreyi 2 yıl uzatmak istiyor. Demek ki İktidar, bir yıl sonra AKP grubunun kalıp kalmayacağından ve meclisi toplayamayacağından endişe ettiği için süreyi 2 yıl uzatarak tezkereyi garanti altına almaya çalışmaktadır. Gidici olduklarını kendileri de görmektedir. Bu tezkere iktidarın aynı zamanda gidiş tezkeresidir.
'KÜRT DÜŞMANLIĞI TEZKERESİ'
2023’e kadar parlamentoyu savaş siyasetinin ipoteği altına almaya çalışan tezkerenin adını doğru koyalım: Uluslararası hukuka aykırı olan bu tezkere içeride ve dışarıda çözümsüzlük tezkeresidir. Çürümüş yolsuzluk ve rant düzenini ayakta tutma tezkeresidir. İflas etmiş ekonominin, büyük çöküşün üzerini kapatma telaşıdır. Suriye barışını sabote etme, çatışma ve istikrarsızlıktan nemalanma tezkeresidir. Bu tezkere Kürt düşmanlığı tezkeresidir. Suç örgütleri; ÖSO’ya, IŞİD’e, El Nusra’ya nefes aldırma tezkeresidir. Bu tezkere, toplumsal desteğini her geçen gün kaybeden AKP iktidarının seçim kampanyasıdır."
'MAĞDURİYETİN GİDERİLMESİ LAFTA KALMIŞ DURUMDA'
30 yıl hapis cezası verilen Özgür Kadın Hareketi (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın fotoğraflarının da taşındığı toplantıda, HDP grubuna Evim Mağdurları da katıldı.
AK Parti döneminde 'mağdur olmayan hiçbir toplumsal kesimin kalmadığını' dile getiren Buldan, “Faizsiz ev ya da araba almak isteyen yaklaşık 54 bin yurttaşımız dolandırıcılık sisteminin mağdurlarıdır. Seslerini duyurmak için buradalar. Bütün devlet kurumlarının kapısını çalıyorlar, TMSF’yle görüşüyorlar ama maalesef sonuç alamıyorlar. Paralarının nerede olduğuyla alakalı aylardır herhangi bir açıklama yapılmıyor. Mağduriyetlerin giderilmesi sadece lafta kalmış durumdadır. Alacak cetvelinde mağdurlar birinci sıraya konulmuş değildir. Kimin parasının önce ödeneceği bilinmemektedir. Bu mağduriyetlerin biran önce çözülmesi iktidarın ve devlet kurumlarının birinci derece görevi ve sorumluluğudur. Bu ailelerin sesleri mutlaka duyulmalıdır” dedi.
'GÖKKAN'DAN İNTİKAM ALMA ÇABASI'
Gökkan’a 30 yıl hapis cezası verilmesine dair Buldan, “Bu ceza; bugüne değin 83 kez gözaltına alınan, defalarca tutuklanan ancak kadın mücadelesinden asla geri adım atmayan Ayşe Gökkan’dan elbette ki intikam alma çabasıdır. Karar hukuki değil siyasidir. Kürt düşmanı, kadın düşmanı politikanın bir sonucudur. Bu hukuksuz cezayı kadınlar olarak tanımıyoruz, tanımayacağız” diye konuştu.
'AYSEL TUĞLUK'UN YERİ CEZAEVİ DEĞİLDİR'
Buldan, şöyle devam etti:
“Kayyım atamalarından, kadın merkezlerinin kapatılmasına, siyasetçilerimizin gözaltına alınıp tutuklanmasına kadar kadına yönelik baskı ve sindirme politikaları bugün içeride, dışarıda her yerde olağanca hızıyla devam etmektedir. Yine DTK Eşbaşkanı Sevgili Leyla Güven ve Diyarbakır İl eşbaşkanımız sevgili Hülya Alökmen’in de aralarında olduğu kadın tutuklulara Kürtçe şarkı söyledikleri ve halay çektikleri için iletişim ve görüş yasağı verilmişti. Karara yapılan itirazda mahkeme, verilen cezada bir isabetsizlik bulmamış. Kürtçe düşmanlığını isabetli bulan bu yargı zihniyeti, iktidarın Kürt düşmanlığından cesaret almaktadır. Sevgili Aysel Tuğluk ciddi sağlık sorunları yaşamasına rağmen cezaevinde tutulmaya devam etmektedir. Tuğluk’un yeri cezaevi değildir, tedavisi için zaman kaybetmeden acilen tahliye edilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum. Aynı zamanda Adalet Bakanlığına çağrımızı ve uyarımızı yapıyoruz.
Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadın tutuklu Garibe Gezer’e yapılan insanlık dışı işkence ve cinsel saldırı kamuoyuna yansımıştır. Avukat ve ailesinin aktardığına göre 22 günlük hücre cezasının ardından üç kişilik koğuşa geçmek isteyen ancak talebi kabul edilmeyerek tek kişilik hücrede tutulan Gezer, bu durumu protesto ettiği için süngerli oda denilen hücreye götürülmek istenmiş, bu esnada erkek ve kadın gardiyanların saldırısına maruz kalmıştır. Erkek gardiyanlar, postalları ile Gezer’in boynuna basmış, saçlarından tutarak yerlerde sürüklemiş, üzerindeki şalvarı çıkartarak; yarı çıplak bir şekilde erkek tutukluların bulunduğu bölümden geçirmiştir. Baygın bir biçimde saatlerce hücrede tutulan Gezer, intihar girişiminde bulunmuş, ancak çarşafın kopması üzerine yere düşerek başından yaralanmış ve tıbbi müdahale yapılmamıştır.
'TUTUKLULAR SAHİPSİZ DEĞİLDİR'
Bu insanlık dışı işkenceyi yapanları, onlara göz yumanları buradan en yüksek sesle lanetliyorum. Adalet Bakanını da insanlıktan nasibini almamış bu işkence sürüsü karşısında derhal harekete geçmeye ve sorumluları derhal yargı önüne çıkartmaya davet ettiğimizi HDP olarak davet ettiğimizi bir kez daha buradan belirtiyorum. Grubumuz bu işkenceyi soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. HDP olarak cezaevlerindeki gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. Her bir ihlalin ve hukuk dışılığın takipçisi olmaya, girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Tutuklular yalnız ve sahipsiz değildir. Bunu bir kez daha ifade ediyorum."